14. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/4663 Karar No: 2019/5762 Karar Tarihi: 25.09.2019
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/4663 Esas 2019/5762 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacılar, murislerinden kalma taşınmazlarının mera kaydında bırakıldığını belirterek zilyetliğe dayalı tescil isteminde bulundular. Davalılar ise hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini savundular. Mahkeme, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığından dolayı davanın usulden reddine karar verdi. Ancak, mera komisyonu çalışmaları ile ilgili kesinleşmiş bir mera tahsis kararı olup olmadığı araştırılmadığı için karar bozuldu. Hükümden sonra belirtilen kanun maddeleri ise şöyle: 4342 sayılı Mera Kanunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu.
14. Hukuk Dairesi 2017/4663 E. , 2019/5762 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 17/05/2016 gününde verilen dilekçe ile tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 19/07/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacılar, murislerinden kalan taşınmazlarının kadastro çalışmaları sırasında ... İli, ... İlçesi 458 ada 1 mera parseli içinde bırakıldığını belirterek zilyetliğe dayalı tescil isteminde bulunmuşlardır. Davalı ... vekili hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece 4342 sayılı Mera Kanunun 21/2 maddesi gereği davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, mera olarak sınırlandırılan taşınmazın zilyetlik hukuksal nedenine dayalı tescil istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli görülmemiştir. Öncelikle dava konusu 458 ada 1 parsel sayılı taşınmazın mera sicil kaydı ile kadastro tespit tutanağının dosyaya getirtilmesi gerekir. 4753 sayılı Kanuna göre toprak tevzi komisyonlarınca çalışma yapılıp yapılmadığı sorularak, yapılmış ise belirtmelik tutanakları, mera norm kararı ve krokisi ilgili merciinden istenmelidir. Ayrıca dosya içinde bulunan evraklardan dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 4342 sayılı Mera Kanunu uyarınca komisyon çalışmaları yapıldığı, tahdit ve tespit kararlarının ilan edildiği anlaşılmaktadır. Ancak komisyon kararının kesinleşip kesinleşmediği, tahsise dair karar verip verilmediği araştırılmamıştır. Bilindiği üzere mera komisyonu çalışmaları ile mera kapsamına alınan taşınmazlar hakkında kesinleşmiş bir mera tahsis kararı yok ise bu aşamada dava açmakta da hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle dava konusu taşınmazın ne şekilde mera kapsamına alındığı kesin olarak tespit edilmelidir. Mera komisyonu çalışmaları kesinleşmemiş ve öncesinde kadastro tespiti veya toprak tevzi komisyonunca mera olarak tahsis edilmiş ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu ve 4342 sayılı Kanun hükümleri uyarınca; Mera Komisyonunun tahsis kararı var ise 4342 sayılı kanun hükümleri uyarınca hukuki durumu değerlendirilmeli ve dava hak düşürücü süre içinde açılmış ise işin esasına girilerek araştırma ve inceleme yapılmalıdır. Ayrıca davacıların beyanına göre dava konusu taşınmazın Ünye Kadastro Mahkemesinde davalı olduğu bildirilmiştir. Kadastro mahkemeleri taşınmazın nitelik ve geometrik durumunu tespitle görevlidir. Aidiyet tespiti ise genel mahkemelerin işidir. Bu nedenle Kadastro mahkemesindeki dava da araştırılmalı ve eldeki davaya etkisi değerlendirilmelidir. Mahkemece, tahsis kararı araştırılmadan davanın 4342 sayılı Mera Kanunun 21/2 maddesi gereği 5 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığından usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün eksik inceleme ve araştırma nedeniyle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.