Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7654
Karar No: 2019/5327
Karar Tarihi: 17.10.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/7654 Esas 2019/5327 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/7654 E.  ,  2019/5327 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -TENKİS

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli, davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17.10.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat gelmedi, diğer temyiz eden vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, devredilen şirket hisselerinin iptali ve tescili, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan babası ...’ün 113 ada 52 parsel sayılı taşınmazının ¼ payını davalı oğlu ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, kat mülkiyeti kurulurken davalının payı ¼, mirasbırakanın payı ise ¾ olmasına rağmen daha değerli bağımsız bölümlerin adı geçen davalıya verildiğini, ayrıca çekişme konusu 1720 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 7 no"lu bağımsız bölüm mirasbırakan tarafından 3. kişiden satın alınmasına karşın tapuda davalı adına tescil edildiğini, öte yandan davalının henüz 3 yaşını tamamlamadığı zamanda mirasbırakanın şirketine %1 hisse ile ortak olduğunu, 03.02.1995 tarihinde davalının şirket hissesinin %90’a yükseltildiğini, mirasbırakanın şirkkette kalan hissesinin tamamını 30.12.2013 tarihinde diğer davalı eşi ...’e devrettiğini, yapılan işlemlerin tamamının mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, 113 ada 52 parsel sayılı taşınmazdaki kayıtlı tüm bağımsız bölümler ile 1720 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 7 no"lu bağımsız bölümün tapu kayıtlarının ve davalıların şirket hisselerinin iptaliyle mirasbırakan veya payları oranında tüm mirasçılar adına tescilini istemiştir.
    Davalı ..., mirasbırakan eşi tarafından %10 şirket hisse devrinin şirket ana sözleşmesine uygun şekilde bedel karşılığında yapıldığını, mal kaçırma kastı bulunmadığını, mirasbırakanın oldukça fazla sayılabilecek mal varlığının kaldığını belirtip davanın reddini savunmuştur; davalı ... ise lise yıllarından itibaren mirasbırakan babası ile birlikte çalışıp, maddi-manevi tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, taşınmazın emek ve hizmetlerine karşılık temlik edildiğini, 7 numaralı bağımsız bölümü ise 3. kişiden bedelini bizzat ödeyerek satın aldığını, taşınır mal niteliğinde olan şirket hissesinin devrinin muvazaalı olduğu iddiasının ileri sürülüp dinlemeyeceğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, 113 ada 52 parsel sayılı taşınmazda davalı ... adına kayıtlı 2, 11 ve 12 no"lu bağımsız bölümler yönünden muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle miras payı oranında davacı adına iptal tescile karar verilmiş, 7 numaralı bağımsız bölüm yönünden mirasbırakan tarafından davalıya yapılmış bir temlik olmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş, şirket hissesinin devri iddiası bakımından ise 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanmayacağı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ..."ün 113 ada 52 parsel sayılı taşınmazının 3/4 payını kendi üzerinde bırakarak geri kalan 1/3 payını 07.12.1999 tarihinde davalı oğlu ..."a satış suretiyle temlik ettiği, taşınmazda kat irtifakı kurulması sonucu 2, 11 ile 12 no"lu bağımsız bölümlerin adı geçen davalı adına tescil edildiği, bedeli mirasbırakan tarafından ödendiği iddia edilen 7 no"lu bağımsız bölümün dava dışı ... tarafından 02.06.2003 tarihinde davalı ..."a satış suretiyle temlik edildiği, 1931 doğumlu mirasbırakanın 10.01.2013 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak davanın tarafları ile dava dışı kızı ..."nın kaldığı anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, 113 ada 52 parsel parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 2, 11 ve 12 numaralı bağımsız bölümler yönünden temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanarak iptal-tescil kararı verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalının temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Davacının temyiz itirazlarına gelince;
    Dava konusu 1720 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 7 no"lu bağımsız bölüme ilişkin davada ileri sürülen iddianın içeriğine göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, mirasbırakanın gerçekte bedelini bizzat ödeyip üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi (davalı) adına kaydettirmesi halinde 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Gerçekten, 01.04.1974 tarihli karar, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Somut olayda olduğu gibi bedeli ödenerek ‘gizli bağış’ şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanısıra, karara yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı, Hukuk Genel Kurulunun 30.12.19992 tarih 586/782; 21.09.1994 tarih 248/538; 21.12.1994 tarih 667/856; 11.10.1995 tarih 1995/1-608 sayılı kararında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmış olup dava konusu taşınmaz yönünden iptal tescil isteğinin reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Ancak yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere saklı pay sahibi mirasçıların gizli bağış iddiasına dayanarak tenkis isteğinde bulunabilecekleri açıktır.
    Bilindiği üzere; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Mirasbırakanın TMK"nin 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
    Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK"nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK"nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
    Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
    Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
    Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinin başlık kısmında dava türünü "dava: tapu iptali ve tescil-şirket hisse iptali-tenkis" şeklinde belirtmiş olup, ön inceleme duruşmasında, dava dilekçesinin talep sonucu kısmına tenkis talebini yazmayı sehven unuttuklarını tenkis istemlerinin de bulunduğunu beyan ettiği, mahkemece uyuşmazlığın "muris muvazası nedeniyle tapu iptali tescil, şirket hissesinin iptali, olmadığı takdirde tenkis" istemine ilişkin olduğunun tespit edildiği ve ön inceleme duruşma tutanağının taraflarca imzalandığı anlaşılmakla, HMK."nın 140/3. maddesinin son cümlesi gereğince tahkikatin bu tutanak esas alınarak yürütüleceği öngörülmekle davada terditli olarak tenkis talebinin de bulunduğu kabul edilmelidir.
    Öte yandan, içtihadı birleştirme kararları kapsamları ile sınırlı gerekçeleri ile yol gösterici ve sonuçları ile bağlayıcı kararlar olduğundan tapuda yapılan temlikler dışındaki işlemler yönünden belirtilen içtihadı birleştirme kararı uygulanamaz. Ancak, eldeki davanın konusunu oluşturan şirket hisselerinin devri yönünden, genel muvazaa hükümlerinin uygulanması gerekir. Gerçekten, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK"nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4-286 esas, 1999/293 karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.
    Ne var ki mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde 7 numaralı bağımsız bölümle ilgili olarak tenkis isteği yönünden gerekli araştırma ve incelemenin eksiksiz tamamlanması, taraf delillerinin toplanması, net terekenin saptanmasında murisin temlik dışı kalan taşınmazlarının gözetilmesi, bunun sonucu olarak saklı pay ve tasarruf nisabının belirlenmesi, murisin ölüm giderlerinin tespitiyle pasif terekesi içeresinde gösterilmesi, bu şekilde belirlenen pasif terekenin aktif terekeden indirilmesi suretiyle bulunan net tereke üzerinden tenkis hesabı yapılması suretiyle açıklanan hususları da kapsayacak şekilde uzman bilirkişilerden hükme ve denetime elverişli rapor alınması, şirket hisselerinin devri iddiası yönünden TBK"nın 19. maddesi kapsamında değerlendirme yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince temyiz eden taraflardan gelen davacı vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz edenden alınmasına, aşağıda yazılı 10.499.44. TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ..."ten alınmasına, alınan peşin harcın temyiz eden davacıya geri verilmesine, 17.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi