"İçtihat Metni"
Sanıklar ..... .... ve ..... .... haklarında, devlet ormanından fidan kesmek suçundan açılan kamu davasında değişen suç vasfı uyarınca haklarındaki kamu davasının, ön ödeme nedeniyle ortadan kaldırılmasına, suça konu emvalin TCK"nın 36. maddesi uyarınca müsaderesine, tazminat, ağaçlandırma gideri, nisbi harç ve vekalet ücretinin sanıklardan tahsiline ilişkin, İvrindi Sulh Ceza Mahkemesince verilen 25.08.2003 gün ve 179-284 sayılı hüküm, katılan vekili tarafından, eylemin 6831 sayılı Yasanın 91/2-4. maddesi kapsamında olduğu ve eksik ağaçlandırma gideri ile tazminata hükmedildiği gerekçeleriyle temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 15.09.2005 gün ve 17056-13698 sayı ile;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesinde "zaman bakımından uygulama" 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesinde ise, "lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul" kurallarının düzenlenmesi, ayrıca 5252 sayılı Kanunun 12. maddesi ile 765 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlükten kaldırılması, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun ve Kanunların hükümden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunması karşısında;
5237 sayılı TCK.nun 7. ve genel hükümleri ile 5252 sayılı Kanunun 9. maddeleri uyarınca, sanıkların hukuki durumunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun Hükümleri de nazara alınarak yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması" gerekçeleriyle sair yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise bu karara karşı 15.11.2005 gün ve 173395 sayı ile;
"5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 54. maddesinde eşya müsaderesi, 75. maddesinde önödeme kurumu düzenlenmiş, 11.05.2005 tarih ve 5347 sayılı Kanunla 5320 sayılı Kanuna eklenen Geçici 1. madde ile de ceza mahkemelerinde açılmış bulunan davalardaki şahsi hak taleplerinin bu mahkemelerce sonuçlandırılması öngörülmüştür. Somut olayımızda sözü edilen Kanunlarla lehe hükümler getirilmediğinden sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesine gerek bulunmamakta, hükmün esasa girilerek incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir." gerekçeleriyle itiraz yasayoluna başvurularak, Özel Dairenin 15.09.2005 gün ve 17056-13698 sayılı bozma kararının kaldırılması isteminde bulunulmuştur.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
...... köyü nüfusuna kayıtlı olup, aynı yerde ikamet eden Sanıklar Ersin Koç ve Üzeyir Koç"un,
...... köyü, ...... serisi, 157 nolu bölme, ....... mevki sınırlarında 487 adet fidan kestikleri iddiasıyla düzenlenen suç tutanağı üzerine, sanıkların 6831 sayılı Yasanın 91/2-4 ve TCK"nın 36. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmış, katılma isteminde bulunan Orman İdaresi sanıkların cezalandırılması ve 773.752.320 lira tazminat ve 107.848.585 lira ağaçlandırma giderinin sanıklardan tahsilini istemiştir.
Yapılan keşifte suça konu emvalin fidan vasfında olmayıp, sürgün niteliğinde bulunduğu, 39.840.000 lira tazminat ile 146.894.000 lira ağaçlandırma giderine hükmedilmesi gerektiğinin bilirkişi tarafından bildirilmesi üzerine, mahkemece her iki sanığa ek savunma hakkı verilip, önödeme önerisinde bulunulmuş, sanıkların süresi içerisinde önödeme önerisindeki para cezasını ve mahkeme masrafını yatırıp, makbuzlarını dosyaya ibraz etmeleri üzerine, sanıklar hakkındaki davanın ön ödeme nedeniyle ortadan kaldırılmasına, emvalin TCK"nın 36. maddesi uyarınca müsaderesine, suç tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 39.840.000 lira tazminat, 146.894.000 lira ağaçlandırma gideri, 18.673.400 lira nisbi ve 100.000.000 lira maktu vekalet ücretinin sanıklardan tahsiline karar verilmiştir.
Katılan vekili tarafından, eylemin 6831 sayılı Yasanın 91/2-4. maddesi kapsamında olduğu, eksik ağaçlandırma gideri ve tazminata hükmedildiği gerekçeleriyle temyiz edilen hüküm, Yargıtay 3. Ceza Dairesince 5237 sayılı TCK"nın 7 ve genel hükümleri ile 5252 sayılı Kanunun 9. maddeleri uyarınca, sanıkların hukuki durumunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun Hükümleri de nazara alınarak yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu" gerekçesiyle sair yönleri incelenmeksizin bozulmuş,
Yargıtay C.Başsavcılığınca hükmün, esasının incelenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği görüşüyle itiraz yasayoluna başvurulmuştur.
Özel Dairece, hükmün sair yönleri incelenmediğinden, Ceza Genel Kurulunca hükmün esasının incelenmesi ve bu aşamada suç vasfı ile önödeme miktarı yönünden bir belirleme yapılması olanağı bulunmamakta ise de;
Mahkemece yapılan nitelendirmeye göre eylem, özel ceza yasası olan 6831 sayılı Yasanın 91/5. maddesi kapsamında kalmaktadır.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nda suç vasfı yönünden anılan eylemle ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
5237 sayılı Yasanın, "Özel kanunlarla ilişki" başlık 5. maddesinde; 5237 sayılı Kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiş ise de, 11.5.2005 gün ve 5349 sayılı Yasanın 6. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"a eklenen Geçici 1. Madde ile "Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2006 tarihine kadar uygulanır." hükmü ile 5. maddenin uygulanması ertelenerek, özel yasalardaki aykırı düzenlemelerin, gerekli değişiklikler yapılıncaya kadar uygulanmasına olanak tanınmıştır.
Diğer yönden, sanıklar hakkındaki kamu davasının önödeme nedeniyle 765 sayılı Yasanın 119. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına karar verilmiş olması karşısında 5237 sayılı TCK"nın 75. maddesinde de önödeme kurumu düzenlenmiş ve bu düzenlemede önödemeye uyulmaması halinde hükmolunacak cezanın yarı oranında arttırılmasına yer verilmemiş ise de, önödemeye uyulmuş olması nedeniyle, madde ile sanıklar lehine getirilmiş herhangi bir husus bulunmamakta, kabul ve uygulama dikkate alındığında başkaca uygulanabilecek herhangi bir hükmün bulunmadığı da anlaşılmaktadır.
Yine 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nda şahsi hak davasına yer verilmemiş ise de, 11.05.2005 tarih ve 5347 sayılı Kanunla 5320 sayılı Kanuna eklenen Geçici 1. madde ile, ceza mahkemelerinde açılmış bulunan davalardaki şahsi hak taleplerinin bu mahkemelerce sonuçlandırılması öngörüldüğünden, katılan vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarının da Özel Dairece değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen hükümler kapsamında, Özel Dairece, 1412 sayılı Yasanın 320 vd. maddeleri uyarınca hüküm her yönüyle incelenmeli, varsa hukuka aykırılıklar saptanmalı, bu aşamadan sonra, yeni normların sanıkların hukuki durumlarını etkileyip, etkilemedikleri değerlendirilmeli, sonucuna göre sanıkların hukuki durumu belirlenmelidir.
Bu itibarla, hükmün esası incelenmek suretiyle sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, dosyanın esası incelenmeksizin yeni yasal düzenlemelerden bahisle verilen bozma kararı isabetsiz olup, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-
Yargıtay 3.Ceza Dairesinin 15.09.2005 gün ve 17056-13698 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 3.Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 13.12.2005 tarihinde yapılan ilk müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 27.12.2005 günü yapılan ikinci müzakerede oybirliği ile karar verildi.