11. Hukuk Dairesi 2016/5409 E. , 2018/1687 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29/02/2016 tarih ve 2015/1037-2016/110 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 06/03/2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından nakliyat emtia sigorta poliçesi ile teminat altına alınan davalıya ait emtianın 30/10/1999 tarihinde hasarlandığını, davalıya rücu edebileceği kanaati bulunduğundan taahhütnameleri imzalatarak 104.130 TL hasar bedelinin 23/06/2000 tarihinde ödendiğini, müvekkilinin TTK"nin 1301 maddesi gereğince dava dışı taşıyıcı firma aleyhine açtığı davada emtiadaki hasarın 94.297,38 TL olduğu ve taşıyıcı ve emtia sahibinin %50"şer oranda kusurlu olduğu belirtilerek 47.148 TL’nin hüküm altına alındığını, kararın kesinleştiğini, müvekkilinin taahhütname gereğince sigortalısına müracaat ederek bakiye bedelin ödenmesini istediğini, bedelin ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve takibin devamına ve inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, zamanaşımı, görev, yetki ve husumet itirazlarında bulunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ... tarafından taşıyıcı hakkında açılan dava, sebepsiz ödeme nedeniyle sigortalı hakkında açılacak davada zamanaşımını kesmeyeceği gibi sürenin işlemesini durduran bir sebep de olmadığı, davalı tarafından verilen taahhütnamede alacağın muaccel olacağı tarihe ilişkin düzenleme bulunmadığı, mülga 6762 sayılı TTK"nin 1268. maddesi gereğince takibe konu alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 06/03/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, emtia nakliyat sigorta tazminatının ödenmesi sırasında sigortalı ile sigortacı arasında düzenlenen protokol gereğince sigorta tazminin istirdadı amacıyla girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece icra takibine konu alacağın 6762 sayılı kanunun 1268 maddesinde öngörülen zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda emtia nakliyat sigorta tazminatının ödenmesi sırasında davalı sigortalı, ödenen tazminatın davacı sigortacı tarafından halefiyet hakkına dayanarak açacağı davanın tamamen veya kısmen reddedilmesi halinde davanın reddedilen tutarını sigortacıya ödemeyi 19.06.2000 tarihli taahhütname ile üstlenmiştir. Davacı sigortacı, sözkonusu taahhütnameye konu alacağın tahsili için icra takibine girişmiş, davalı sigortalının itirazı üzerine işbu dava açılmıştır.
Yukarıda açıklandığı gibi icra takibinin dayanağı taahhütname ile taraflar arasında sigortacının açacağı rücu davasının kısmen veya tamamen akim kalması halinde iadeyi taahhüt etmesi nedeniyle davanın sigorta sözleşmesinden değil taraflar arasında sigorta sözleşmesi ilişkisi dışında iade borcu doğuran taahhütnameden kaynaklanan yeni bir sözleşme ilişkisinden kaynaklanması nedenilye olayda 6762 sayılı Yasa"nın sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara uygulanacak zamanaşımı değil Borçlar Kanununun sözleşmeye ilişkin genel zamanaşımı kurallarının uygulanması gerektiği ve bu 125 mad. 10 yılık zamanaşımı süresi dolmadığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.