Esas No: 2022/8705
Karar No: 2022/21426
Karar Tarihi: 01.11.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/8705 Esas 2022/21426 Karar Sayılı İlamı
4. Ceza Dairesi 2022/8705 E. , 2022/21426 K."İçtihat Metni"
KARAR
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan sanık ...'in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 123/1 ve 62. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ... Asliye Ceza Mahkemesinin 20/12/2019 tarihli ve 2019/64 esas, 2019/188 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin ... Ağır Ceza Mahkemesinin 11/02/2020 tarihli ve 2020/135 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/05/2022 gün ve 2022/57295 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/04/2018 tarihli ve 2014/15-487 esas, 2018/151 sayılı kararında belirtildiği üzere, temyiz veya istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddî boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği gözetilerek yapılan incelemede;
Dosya kapsamına göre, sanığın diğer sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile birlikte 2019 yılındaki yerel seçimler sürecinde belediye başkan adayı olan katılanı seçim çalışmaları sırasında takip ederek işledikleri iddia edilen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan haklarında verilen mahkûmiyet kararı ile ilgili olarak adı geçen inceleme dışı sanıklar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 08/12/2020 tarihli ve 2020/679 esas, 2020/1937 sayılı kararı ile "...yerel seçim sürecinde belediye başkan adayı olan katılanın seçim çalışmalarının başka bir aday lehine seçim çalışması yürüten sanıklarca takip edilmiş olması şeklinde gerçekleşen olayda atılı suçun unsurlarının oluşmayacağından bahisle sanıkların hükümlülüğüne karar verilmiş olması ..." gerekçesiyle adı geçen inceleme dışı sanıkların beraatlerine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın da katılan gibi bilinen bir kişi olup, başka bir başkan adayı için seçim çalışması sürdürürerek, yerel seçim sürecinde adayların veya adaylarla birlikte seçim faaliyeti yürüten kişilerin kamuya açık alanlarda birbirlerinin seçim çalışmalarını takip etmelerinin olağan bir seçim faaliyeti olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla, atılı suçun oluşmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için, anılan maddenin 6. fıkrasında belirtilen objektif ve subjektif koşulların bulunması ve öncelikle sanığın isnad edilen suçu işlediğinin yapılan yargılama sonucu belirlenmesi gerekmektedir.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı CMK’nın 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup "İtiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, o yer Cumhuriyet savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK'nın 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
İnceleme konusu somut olayda; sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik mahkeme kararına, itirazda bulunması üzerine, itirazı inceleyen merciice, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının yalnızca CMK'nın 231. maddesindeki koşullar yönüyle incelenebileceği gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği görülmektedir.
Yukarıda yer verilen Ceza Genel Kurulu kararında da vurgulandığı üzere, itirazı inceleyen merciin hem usul hem esas yönünden inceleme yaparak, her türlü hukuka aykırılıkları denetleyebileceği anlaşıldığından, itirazın yalnızca hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığı ile sınırlı yapılması ve itiraz konusu incelenmeksizin itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce farklı gerekçeyle yerinde görüldüğünden,
1- ... Ağır Ceza Mahkemesinin 11/02/2020 tarihli ve 2020/135 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- CMK’nın 309. maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.