1. Hukuk Dairesi 2016/8052 E. , 2019/5319 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 6 parça taşınmazın kütük sayfalarında Veli oğlu ..."ın baba isminin köy muhtarlığından verilen bir ilmuhaber ile ...olarak düzeltildiğini, ancak söz konusu düzeltme işlemine dayanak teşkil eden ilmuhaber ve nüfus kayıt örneğinin yapılan aramalara rağmen bulunamadığını, ... oğlu ... ile Mehmet oğlu ..."ın farklı kişiler olduğunu ve malik sütununda yapılan düzeltme işleminin yolsuz tescil niteliği taşıdığını, davalı ..."ın dava konusu taşınmazları ..."e devrettiğini, daha sonra ... tarafından bu taşınmazlardan 501 parselin davalı ..."a temlik edildiğini, davalıların tescil işlemlerini hukuka aykırı olarak ve kötüniyetle gerçekleştirdiklerini ileri sürerek 501 parselin tapusunun iptali ile Veli oğlu ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., iyiniyetli olduğunu, taşınmazı dava dışı ... ve ..."ın aracılığı ile davalı ..."ten bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuş; davalı ..., ..."ı tanımadığını, tüm işlemlerin ... tarafından yapıldığını, davalı ..."ı tanımadığını bildirmiş, diğer davalı ... davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece, tescilin yolsuz olduğu ve davalı ..."in iyiniyetli olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı ... vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17.10.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı Hazine vekili Avukat ...geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... ve davalı ... gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı ..."ın yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 3.782.37 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalı ..."tan alınmasına, 17/10/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dava yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı ... idaresi, dava dışı bir çok taşınmazla beraber 501 parsel sayılı taşınmazın ...oğlu ... adına kayıtlı iken, davalı ... oğlu ... tarafından alınan ilmühaberle yaptığı başvuru sonucu, baba adı hanesindeki ...kaydının Mehmet olarak idari yolla düzeltildikten sonra davalı ..."e devredildiğini, ..."in de davalı ..."a devrettiğini, düzeltme işleminin sahte belgeye dayalı olarak yolsuz olduğunun anlaşıldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptaliyle önceki malik ...oğlu ... adına tesciline karar verilmesini istemiş, davalı iyi niyetli alıcı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüyle ilk malik ...oğlu ... adına tesciline karar verilmiş, sayın çoğunluk tarafından hüküm onanmıştır.
Dairenin sayın çoğunluğu ile, kayıt malikinin baba ismiyle ilgili sahte belge kullanılarak yapılan idari düzeltme sonrası, gerçek malik olmayan kişi tarafından yapılan devrin yolsuz tescil niteliğinde olduğu konusunda aramızda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, son kayıt malikinin TMK"nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağı ile ilgili yapılan incelemenin yeterli olup olmadığı hususundadır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan eski Tapu Sicili Tüzüğünün 85. maddesi (yeni Tapu Sicil Tüzüğü 74. maddesi) " Kütük üzerinden belgelere aykırı tescil veya yazımın düzeltilmesi için ilgililerinin yazılı olurunun alınması ve yevmiye defterine kaydedilmesi gerekir.Belgeye aykırı yazımın veya tescilin düzeltilmesine, ilgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, müdür, defterdarlık veya mal müdürlüğünden düzeltme için dava açılmasını talep eder. Hazine avukatı bulunmayan yerlerde bu düzeltmeler için müdürlük tarafından re’sen dava açılır. İkinci ve üçüncü fıkralardaki durum, ayrıca kütük sayfasının beyanlar sütununda belirtilir. Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde belgesine aykırı olarak basit yazım hatası yapıldığının tespit edilmesi halinde, müdür tarafından nedeni düzeltmeler sicilinde açıklanarak re’sen düzeltme yapılır.” şeklinde olup, doğrudan dava açmaya engel bir yasal düzenleme içermemektedir.
Bilindiği üzere, hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla TMK"nın 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK"nın 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddesinde; "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 08.11.1991 tarih l990/4 Esas l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
Somut olayda, sahte ilmühaber ile idari yoldan kayıttaki baba ismi değiştirilerek ilk el davalı ..."e yapılan satışın sahtecilik nedeniyle geçersiz olduğu kuşkusuzdur. Ne var ki, son kayıt maliki olan davalı ... için Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi kapsamında yeterli araştırma yapılması gerektiği açıktır.
Hal böyle olunca, ilk kayıt maliki ölü ...oğlu ... mirasçılarının dosyadaki nüfus aile kayıt tablosuna göre, mirasçıları tespit edilerek ihbar suretiyle beyanlarının alınması, dava açmaları halinde her iki davanın birleştirilmesi, sahte işlemlerle ilgili Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesine açılan ceza davalarındaki ifadeler ile varsa verilen hükümler ve davalı tanığının beyanıyla beraber tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi, dava konusu taşınmazı iktisap eden kayıt maliki davalı ..."in iyi niyetli olup olmadığının yukarıdaki ilkeler çerçevesinde TMK"nın 1023. maddesi kapsamında araştırılması ve varılacak sonuca bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturmayla yetinilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de;TMK’nın 28/1. maddesinde; “Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.” düzenlemesi karşısında, ölü kişi adına tescil kararı verilmesi de hatalıdır.
Bu açıklamalara göre, hükmün bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.