10. Hukuk Dairesi 2010/7979 E. , 2012/3608 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İşveren ... üst düzey yönetici olduğu iddiasıyla, 2003 – 2007 yılları arası dönemdeki sigorta ve işsizlik prim borçlarının tahsili amacıyla, 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılan takip kapsamında davacıya ödeme emirleri gönderilmesi üzerine; davacı, açtığı işbu dava ile; söz konusu ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiş, Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda “davanın 6183 sayılı Kanun’un 58’inci maddesinde öngörülen yedi günlük hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
5510 sayılı Kanun’un geçici 7’nci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanun’un 80’inci maddesi; prim borçlarından dolayı tüzel kişilerin üst düzey yönetici ve yetkililerinin Kuruma karşı işveren tüzel kişiyle birlikte müteselsil sorumluluklarını düzenlemiş, 3917 sayılı Kanun’un 1’inci maddesi ile yapılan düzenleme sonrasında ise, Kurum alacaklarının takibinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda davanın yasal dayanağı 6183 sayılı Kanun’un 54 ve devamı maddeleridir.
Kamu alacağının tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun’un 55’inci maddesi uyarınca düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan Kanun’un 58’inci maddesi uyarınca “...7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir...”
Öncelikle belirtilmelidir ki; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.04.2001 gün ve 21-201-297; 24.03.2004 gün ve 10-164-170; 02.11.2011 gün ve 21-571-680 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere itiraz için öngörülen yedi günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir ve bu nedenle re’sen nazara alınmalıdır.
6183 sayılı Kanun’un 58’inci maddesinde “vergi itiraz komisyonu”na itiraz edilebileceği öngörülmüş ise de; 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’la kurulan vergi mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle, itiraz komisyonlarının görevleri son bulduğundan, anılan 2576 sayılı Kanun’un 13 ve 15’inci maddeleri uyarınca, madde metninde geçen “itiraz komisyonu” terimi “vergi mahkemeleri”; “itiraz” terimi ise “dava” olarak anlaşılmalıdır. Söz konusu kamu alacağının... alacağı olması durumunda ise; mülga 506 sayılı Kanun’un 80 ve 5510 sayılı Kanun’un 88’inci maddesinin Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun’un uygulanacağı ve bu uygulamadan doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesinde iş mahkemelerinin görevli olacağı yönündeki düzenlemesi gereği, “itiraz komisyonu” teriminin “İş Mahkemesi” olarak anlaşılması gerekeceği açıktır.
Öte yandan; hak arama özgürlüğü ... 40’ıncı maddesi uyarınca güvence altına alınmış olup, .... alacaklarının tahsilinde ilgili mevzuatın vergi alacaklarının ve ... alacaklarının tahsil uygulamalarındaki farklılıklar nazara alınarak ilgiliye, işleme karşı başvurabileceği kanun yolu ve süresinin açıkça belirtilmesi; bu kapsamda da alacağının tahsili amacıyla gönderilen ödeme emrinde 6183 sayılı Kanun’un 58’inci maddesi ile öngörülen itiraz hakkının kullanılabilmesi için yedi günlük süre içinde iş mahkemesine dava açabileceğinin ihtaratını içerir şekilde düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda; davalı Kurum tarafından prim alacaklarının tahsili amacıyla davacıya ödeme emrinin 19.11.2009 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 24.11.2009 tarihinde davalı Kurum itiraz komisyonuna itiraz ettiği, itirazın reddine ilişkin kararın 14.12.2009 tarihinde tebliğinin ardından 17.12.2009 tarihinde işbu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Anılan ödeme emrinde itiraz yolu olarak iş mahkemelerine dava açılabileceği ihtarında bulunulmayıp, aksine sadece vergi itiraz komisyonundan bahseden 6183 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı ihtarında bulunması; Kurumun davacının itirazını usul yönünden reddederek itiraz merciinin iş mahkemeleri olması gerektiği yönünde kanun yollarını açıkça gösterici işlem tesis etmeyip, bir anlamda davacıyı yanıltıcı şekilde itirazını esastan inceleyerek reddine karar vermesi karşısında; davacının hak arama özgürlüğünün zedelendiğinin ve Kuruma ödeme erminin tebliğinin ardından yaptığı başvurunun hatalı mercie (görevli olmayan yere) yapılan başvuru ve dolayısıyla sonrasında açtığı davanın 7 günlük süresi içerisinde açılmış bir dava olarak kabulü gerekir .... Bu durumda; Mahkemece, işin esasına girilerek, konuya ilişkin kanıtlar ve mevzuat ışığında yapılacak değerlendirme sonucuna göre hüküm kurulması gereği gözetilmeksizin, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 01.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.