Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7908
Karar No: 2019/5317
Karar Tarihi: 17.10.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/7908 Esas 2019/5317 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/7908 E.  ,  2019/5317 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL



    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17.10.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:


    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal tescil ve bedel, mümkün olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakanları ..."ın 3479 ada 12 parseldeki 1/2 payını davalıya devrettiğini, taşınmazda kat irtifakı tesisi ile oluşan 1, 2, 8, 9 ve 13 numaralı bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edildiğini, mirasbırakanın 345 ada 33ve 320 ada 333 parsellerdeki payının tamamını davalıya temlik ettiğini, davalının 02/03/2004 tarihinde 2368 ada 5 parsel sayılı taşınmazda da pay satın aldığını, bu payın daha önce mirasbırakanın davalıya devrettiği 7845 ada 10 parseldeki 2 ve 4 nolu bölümlerin satışından gelen para ile alındığını, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline, 3. kişilere temlik edilen taşınmazların bedelinin mirasbırakanın ölüm tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve 2368 ada 5 parsel sayılı taşınmaz yönünden tapu iptal tescil istemleri yerinde görülmezse saklı payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, mirasbırakanın 15 senedir diyabet hastası olup sürekli olarak bakıma ihtiyacı olduğunu, ağır tedavi süreci geçirdiğini, sağlık harcamalarına kaynak oluşturmak ve borçlarını ödemek için taşınmazları değişik tarihlerde gerçek bedelleri üzerinden devrettiğini, diğer mirasçılarına da nakdi ve ayni paylaştırmada bulunduğunu, aynı zamanda temliklerin minnet duygusu ile yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakanın 31.07.2011 tarihinde öldüğü, geride ilk eşi Nazime’den olan davacı çocukları...,...,...,...,...,...,ile ikinci eşi davalı ... ve ...’den olan dava dışı çocukları ...,...ve ...’nın mirasçı olarak kaldığı, mirasbırakanın maliki olduğu 3479 ada 12 parseldeki ½ payını 21.07.2000 tarihinde davalı ...’ye devrettiği, aynı taşınmazda daha sonra kat irtifakı tesisi ile oluşan 13 nolu bağımsız bölümü 14.02.2011 tarihinde, 1 ve 2 nolu bağımsız bölümlerdeki ½ payının tamamını 10.04.2008 tarihinde, maliki olduğu eski 745 ve 413 parselleri 08.12.2006 tarihinde davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiği, 3479 ada 12 parseldeki 8 ve 9 nolu bağımsız bölümlerdeki ½ payının tamamını 09.04.2008 tarihinde dava dışı 3. kişilere devrettiği, 2368 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümün davalı ... adına 02.03.2008 tarihinde satış işlemi ile tescil edildiği, mirasbırakan, davalı ... ve davacı ... ile dava dışı ...arasında akdedilen 27.06.2007 tarihli adi yazılı belgede 3479 ada 12 parseldeki 12 ve 13 nolu bölümlerin satışı gerçekleştirildiğinde davacı ...’nin ileride doğacak miras payına mahsuben satış bedelinin 1/5ini alacağının kararlaşıtırıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin (bir başka ifade ile malın bedelinin) ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edilmelidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 29.04.2009 günlü 2009/1-130 sayılı kararı). Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 günlü 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır.
    Somut olaya gelince, davacılar 3479 ada 12 parselin arsa vasfında iken davalıya temlik edilen 1/2 payı ile anılan taşınmazda daha sonra kat irtifakı tesisi ile oluşan 1, 2, 8, 9 ve 13 numaralı bağımsız bölümler ve 345 ada 33, 320 ada 333 parseller ile 2368 ada 5 parseldeki 3 numaralı bölüm için muris muvazaasına dayalı tapu iptal-tescil, bedel ve 2368 ada 5 parseldeki 3 nolu bölüm yönünden tapu iptal ve tescil istekleri kabul edilmediği takdirde tenkis istemli olarak eldeki davayı açmışlardır.
    Hemen belirtilmelidir ki, davacılar 2368 ada 5 parseldeki 3 nolu bölümün daha önce mirasbırakanın davalıya devrettiğini bildirdikleri 7845 ada 10 parseldeki 2 ve 4 nolu bölümlerin satışından gelen para ile alındığını ileri sürmüş olup kaynağını Türk Borçlar Kanununun 19. maddesinden alan, muris muvazaası iddiasına dayalı çekişmelerin, l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı gözetilmek suretiyle çözüme kavuşturulacağı açıktır. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre, mirasbırakanın sicil kaydı üzerinde bulunan tapulu taşınmazını temlik etmesi durumunda, koşulların varlığının ispat edilmesi halinde uygulanabilirliği gerek Yargısal uygulamalarda, gerekse öğretide duraksamaya yer bırakmayacak şekilde kabul edilmiştir. Bu durumda 2368 ada 5 parseldeki 3 nolu bölüm bakımından 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı; koşulların varlığı halinde, anılan bu işleme karşı, 4721 sayılı TMK"nun 560 ila 571. maddeleri arasında düzenlenen tenkis hükümlerinin uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.
    Hal böyle olunca, öncelikle 7845 ada 10 parseldeki 2 ve 4 nolu bağımsız bölümler ile 3479 ada 12 parseldeki 13 nolu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının, tapu kütük sayfalarının ve resmi akitlerinin getirtilmesi, 3479 ada 12 parselde kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile mirasbırakan ve davalı ...’ye isabet eden bağımsız bölümlerin denetime açık bilirkişi raporu ile tespit edilmesi, bu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının ve dava dışı kişilere devredilmiş ise resmi akit tablolarının dosya arasına alınması, mirasbırakanın davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiği taşınmazılar ile ölüm tarihinde terekesinde bulunanan taşınmazların saptanması, ayrıca mirasbırakan, davalı ... ve davacı ... ile dava dışı ... arasında akdedilen 27.06.2007 tarihli belgenin de muris muvazaası iddiası bakımından değerlendirilmesi, öte yandan 2368 ada 5 parseldeki 3 nolu bölüm yönünden de tapu iptal ve tescil istemi reddedilerek koşullarının varlığı halinde tenkis iddiası bakımından gerekli incelemenin yapılması, iddia ve savunma doğrultusunda yukarıda açıklanan ilke ve olgular uyarınca sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi