8. Hukuk Dairesi 2014/27019 E. , 2015/1778 K.
"İçtihat Metni"Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal rejiminden kaynaklanan alacak
.. ve .. aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının reddine dair Aile Mahkemesi"nden verilen 16.05.2013 gün ve 399/325 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı .. vekili, tarafların. Aile Mahkemesi"nin 2005/1045 Esas 2007/884 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, davacının Almanya da çalışmasının karşılığı olarak kazandığı maaş ile özürlü kızı ve diğer çocukları için aldığı para ile birlikte kredi çekilmesi sonucunda 2314 ada 273 (eski 769) parsel üzerindeki üç katlı bina ve.. kayıtlı yazlık evi edindiğini, ancak davalının üç katlı binayı sattığını, yazlık evi de davacının davalıya devrettiğini, taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğunu açıklayarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 30.000 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının ev hanımı olduğunu, hiçbir gelirinin olmadığını, dairenin davalı tarafından satın alındığını, Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/324 Esas, 2004/605 Karar sayılı ilamı ile aynı konu hakkında kesin bir hüküm bulunduğunu, yazlık evin ise davalının emekli ikramiyesi ile satın alındığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 31.12.1967 tarihinde evlenmişler, 28.12.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 06.05.2009 tarihinde boşanmışlardır. Sözleşme ile başka mal rejimi seçilmediğinden evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun m.202, 4722 sayılı Kanun m.10). Eşler arasındaki mal rejimi TMK"nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir.
Dava, 743 sayılı TKM"nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde evlilik birliği içerisinde edinilen ve üzerine bina inşa edilen 2314 ada 273 parsel sayılı taşınmaz ile kooperatif üyeliği yoluyla edinilen 1790 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki dubleks yazlık ev ile ilgili katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.
Kural olarak, 743 sayılı TKM"nin yürürlükte olduğu 01.01.2002 tarihinden önce edinilen malvarlığı yönünden karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir.
Hal böyle olunca,
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava konusu 1790 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 94 nolu dubleks yazlık evin kooperatif üyeliği ile edinildiğine, 28.07.2000 tarihinde üyelik hakkının davacı .. tarafından devralındığına, hiçbir yasal zorunluluk bulunmamasına karşın davacının isteği ile kooperatif üyelik hakkının 28.01.2001 tarihinde davalı tarafa devredildiğine, bu işlemin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 285 ve devamı maddeleri (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 234 ve devamı maddeleri) gereğince gizli bağış niteliğinde bulunduğunun ve davacının devir sırasında bağış kastı ve iradesi taşıdığının kabulü gerekeceğine ve hibe edilen taşınmaz ile ilgili olarak mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğinde bulunulamayacağına göre, davacı vekilinin 1790 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 94 nolu dubleks yazlık eve ilişkin temyiz itirazlarının reddine;
2-Davacı vekilinin 2314 ada 273 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili temyizine gelince; Her ne kadar mahkemece dava konusu 2314 ada 273 (eski 769) parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/324 Esas, 2004/605 Karar sayılı dosyasında davacı tarafından katkı payı alacak talebinde bulunulduğu, aynı taşınmaza ilişkin yeniden açılan davanın kesin hüküm oluşturacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır.
Şöyle ki; HMK"nun 303/1. maddesine göre “…hükmün, diğer davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Somut olayda Mahkemece kesin hüküm olarak nazara alınan Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/324 Esas, 2004/605 Karar sayılı dava dosyasındaki talep, muvaazaya dayalı tapuya tescil olmadığı taktirde taşınmazın değerinin tespiti ile bedelin ½ hissesine düşen kısmın istemine ilişkindir. Temyize konu eldeki davanın konusu ise, katkı payı alacağına ilişkindir.
Açıklandığı üzere, her iki davanın konusu birbirinden farklı olup hukuki sebep yönünden benzerlik bulunmamaktadır. Bu durumda, Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/324 Esas, 2004/605 Karar sayılı dava dosyası eldeki dava yönünden davacı aleyhine kesin hüküm teşkil etmez ise de; toplanan deliller itibarıyla davacının ev hanımı olduğu, çalışmadığı, dava konusu taşınmazın satın alınmasına katkısı bulunmadığı hususlarının eldeki dosya bakımından “güçlü delil” teşkil edeceğine, davacıyı bağlayacağına, eldeki dosyada dinlenen tanıkların da davacının iddialarını ispatlamaya yeterli olmadığına, davalının iddialarını doğrular nitelikte olduğuna göre mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, değişik gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değilse de redde ilişkin hüküm sonuç itibarıyla doğru olduğundan davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 24,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 3,40 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 29.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.