10. Hukuk Dairesi 2010/15548 E. , 2012/3557 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Dava, 506 sayılı Kanun hükümleri kapsamındaki zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalı işverene ait işyerinden adına 13.08.2004 – 28.02.2006 döneminde tam gün üzerinden eksiksiz bildirim ve prim ödemeleri gerçekleştirilen davacı sigortalının istemi, 15.09.2003 – 19.02.2006 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin olup, mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının arkadaşı olan tanıkların iddiayı doğrulayan anlatımlarına dayanılarak istem hüküm altına alınmış ise de, dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile toplanan kanıtlar karar vermeye elverişli değildir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79’uncu maddesinin onuncu fıkrası olup, anılan Kanunun 6’ncı maddesinde yer alan, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği yönündeki düzenleme ile anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi göz önünde bulundurulduğunda, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davaların kamu düzeni ile ilgili olduğu ve özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri gerektiği açıktır. Bu bağlamda, hak kayıpları ile gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi ve temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği dikkate alınmalıdır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava irdelendiğinde öncelikle belirtilmelidir ki, taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığı 13.08.2004 – 19.02.2006 dönemine ilişkin istemin hüküm altına alınmasında hukuki
yarar bulunmamaktadır. 15.09.2003 – 13.08.2004 dönemi yönünden ise, işyerinin ve yapılan işin niteliği saptanmalı, dönemsel sigorta primleri bordrolarında ve aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı ... adlı sigortalılar ile yöntemince saptanacak aynı çevrede faaliyet yürüten işyerlerinin işverenleri ve çalışanlarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, belirdiği takdirde anlatımlar arasındaki çelişkiler giderilmeli ve toplanan kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, 20.05.2006 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5502 sayılı ... Kanununun 36’ncı maddesine göre, ilgili kanunlarda yer verilmemiş olsa dahi, Kurumun taraf olduğu davalar, icra kovuşturmaları ile ilâmların harçlardan bağışık olduğu dikkate alınmaksızın, davalı Kurumun harç tutarından sorumluluğuna karar verilmesi de, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davalı ...’a geri verilmesine, 01.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.