10. Hukuk Dairesi 2019/3958 E. , 2020/2160 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, fer’i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince, fer’i müdahil Kurum vekilinin istinaf talebinin kabulüne, Dörtyol 2. İş Mahkemesinin 2016/38- 2017/83 E.- K. sayılı hükmünün düzeltilmek üzere ortadan kaldırılmasına, davacının hizmet tespiti davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, fer’i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili; müvekkilinin eşi müteveffa ..."ın 02.05.2011 tarihinden vefat ettiği 17.01.2014 tarihine kadar davalıya ait halı sahada çalıştığını ancak sigortasının yatırılmadığını, müteveffa ..."ın 02.05.2011 tarihinden itibaren vefat ettiği tarihe kadar davalıya ait iş yerinde çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir.
II- CEVAP:
Davalı asil; Müteveffanın 2010 yılından vefat ettiği tarihe kadar yanında çalıştığını beyan etmiştir.
Fer"i müdahil Kurum vekili; Açılan davada zamanaşımı ve hak düşürücü süre bulunduğundan davanın usul hukuku açısından reddi gerekmekte iken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, müvekkili kurum merkez müdürlüğünde yapılan inceleme neticesinde davalı şirket adına kayıtlı olan ...,... sicil sayılı dosyanın tespit edildiğini, davacının 02.05.2011 tarihinde davalı nezdinde işe başladığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığını, sadece tanık beyanlarına itibar edilerek karar verilemeyeceğini, 5510 sayılı Yasa"nın 86. maddesine istinaden açılan hizmet tespit davalarında re"sen araştırma ilkesi çerçevesinde görüleceğinden; kurumdaki belgelerin, işyeri ve sigortalı sicil dosyasının getirtilmesini, bu tür davalar kamu düzenine ilişkin olduğundan davanın tanık ile ispatına muvafakatları bulunmamakla birlikte sayın mahkeme aksi kanaatte ise iş yerinde aynı tarihlerde çalışan, bordrolarda ismi olan işçiler ile aynı durumdaki komşu işyeri çalışanlarının tanık olarak dinlenmesini, davacının dava konusu tarihlerde sosyal yardımlaşma vakıflarından yardım alıp almadığının araştırılmasını, işyerinde yapılan işin niteliğinin araştırılmasını, işyerinin kanun kapsamına alınış ve çıkarılış tarihinin müvekkili kurumdan sorulmasını, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kabulüne, Müteveffa ... T. C."ın 02.05.2011 - 17.01.2014 tarihleri arasında davalı ..."in işçisi olarak 992 gün hizmet akti ile sigortalı bir şekilde asgari ücretten kesintisiz ve sürekli çalıştığının tespitine, karar verilmiştir.
İSTİNAF:
Fer’i müdahil Kurum vekili tarafından anılan karara yönelik istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
B- BAM KARARI
Fer"i müdahil Kurum vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK"nin 353/1-b.2 maddesi gereğince Dörtyol 2. İş Mahkemesinin 2016/38 - 2017/83 E.- K. sayılı hükmünün aşağıdaki şekilde düzeltilmek üzere ortadan kaldırılmasına, davacının hizmet tespiti davasının kısmen kabulü ile,Davacının murisi Müteveffa ... (T.C. ...)"ın davalı iş yerinde 02.05.2011 - 04.04.2012 tarihleri arasında asgari ücretle kesintisiz olarak çalıştığının tespitine, diğer hizmetleri ile birleştirilmesine,
Davacının 04.04.2012 - 17.01.2014 tarihleri arasındaki çalışması Kuruma bildirildiğinden bu tarihler arasındaki tespit talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Fer’i müdahil Kurum vekili tarafından anılan karara yönelik temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Fer’i müdahil Kurum vekili tarafından; Açılan davada zamanaşımı ve hak düşürücü süre bulunduğundan davanın usul hukuku açısından reddi gerekmekte iken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu, davanın tümden reddi gerektiği, davacının 02/05/2011tarihinde davalı nezdinde işe başladığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, Kurum kayıtları resmi belge niteliğinde olup aksi ancak eşdeğerde yazılı belgelerle kanıtlanabilir olduğu, sadece tanık beyanlarına itibar edilerek karar verilemeyeceğinin çeşitli Yargıtay kararlarında belirtildiği, dosya kapsamında dinlenen tanıkların, müteveffanın davalı nezdinde hangi tarihlerde çalıştığına ilişkin Yargıtay kararlarında aranan şekilde net, somut ve kesin bir zaman belirtmedikleri,
Yine Mahkeme tarafından davacının dava konusu tarihlerde sosyal yardımlaşma vakıflarından yardım alıp almadığı, kuruma sigortasız çalıştığı hususunda herhangi bir başvurusu olup olmadığı ve bu hususta denetim yapılıp yapılmadığı sorulmadan eksik inceleme ile karar verildiği, davalının işveren sıfatına haiz olup olmadığı dahi araştırılmadan Sayın Mahkemece eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulduğu, tüm bu nedenlerle davacı tarafından ispatlanamayan haksız davasının reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek söz kararın bozulması istenmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, 506 sayılı Kanunun 79/10. (5510 sayılı Kanun’un m. 86/9.) maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re"sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim,m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında, Mahkeme kararının eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olduğu, tespiti istenen dönemde kabule konu dönem bordrolarının tamamı celp edilmeden ve dönem bordrolarında kayıtlı çalışanlar dinlenilmeden, davacının çalışmasının tereddüte mahal bırakmayacak derecede tespiti için yeterli araştırma yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre, Mahkemece yapılacak iş; Davalı işyerinde dava konusu dönemin tamamını kapsar şekilde bordroların celbi sağlanmak suretiyle, uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen bordro tanıkları Mahkemece resen belirlenerek çalışmaların varlığı ve süresi yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, tanık beyanları arasında çelişki oluşması halinde bu çelişki giderilmeli, bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, fer"i müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.