19. Hukuk Dairesi 2015/9028 E. , 2016/1292 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasında 02.03.2010 tarihinde 5 yıl süreli LPG Otogaz Bayilik Sözleşmesi imzalandığını ancak davalı tarafından keşide edilen ihtarname ile bayilik sözleşmesinin ... kararı doğrultusunda 18.09.2010 tarihinde sona erdiğini iddia ederek bu tarih itibariyle sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, müvekkili ile davalı arasında kısıtlayıcı bir kira ve intifa sözleşmesi bulunmadığını, bayilik sözleşmesinin 5 yıl süreli olduğunu ve 2002/2 sayılı tebliğe uygun olduğunu, davalının feshinin haksız ve bayilik sözleşmesine aykırı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 1.062,157,78 TL kar mahrumiyetinden şimdilik 30.000 TL, 247,200- USD cezai şart bedelinden şimdilik 30.000 TL olmak üzere toplam 60.000 TL"nin fesih tarihi olan 22.09.2010 tarihinden itibaren avans faizi üzerinden işletilecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin dava dışı ... ile 03.03.2010 tarihinde 5 yıl süreli olarak bayilik sözleşmesi imzaladığını ve aralarındaki sözleşme gereğince, müvekkil şirket davacı şirketin ..."in yan kuruluşu olması ve ... tarafından bu şirket ile sözleşme imzalanması önerildiği ve istenildiği için davacı şirket ile iş bu davaya konu olan sözleşmenin akdedildiğini, müvekkil şirketin ... Kararında belirtilmiş olan muafiyetten yararlanılarak taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin sona erdirildiğini, müvekkil şirketin söz konusu sözleşmeyi taşınmaz üzerine kurulmuş bulunan intifa baskısı altında imzaladığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre, sözleşmenin süresinden önce haklı nedenlerle feshedilip edilemeyeceğinin irdelenmesi gerektiği, ...nun uzun süreli kira sözleşmesi veya bayilik verilen intifa hakkı tanıyan sözleşmeler bakımından getirdiği, süre sınırına uymak gibi bir durumun varlığının kanıtlanmış olmadığını, bunun dışında da sözleşmenin feshi konusunda davalının haklı bir neden göstermediğinin de tespit edildiğini, sözleşmenin sona ermesini düzenleyen md. 42/d göre sözleşme bayi tarafından haksız veya süresinden önce feshedilirse dağıtıcı konumunda olan davacının mahrum kaldığı karı talep edebileceği, sözleşmenin 39. maddesine göre davacının cezai şart talebinde bulunabileceği sonucuna varılmış ise de, cezai şarta ilişkin yapılan antlaşmada ceza şartının miktarı belirlenmediğinden geçerli olmayacağını, davacı her ne kadar fesih tarihinden itibaren alınmayan bedeller üzerinden bu cezai şartı hesap ederek talep etmekte ise de, kar mahrumiyetinin talep edildiği düşünüldüğünde sözleşmede açık hüküm olmadığı bir durumda bu hesaplama ile cezai şart talep edilmesi mümkün olmamalıdır, diğer yandan sözleşme ihlali bu durumda fesih sonrasında kaldığı için feshedilmiş sözleşmenin ihlaline dayanarak da cezai şart talep etmesi mümkün olmamalıdır, davacının sadece eksik kalan zamana ilişkin kar mahrumiyet talebinin geçerli olacağı, davacının davalıdan 369.872,95 TL faaliyet kar mahrumiyetini talep edebileceği, davacı yanın dava dilekçesinde şimdilik 30.000 TL kısmını talep ettiği gerekçesiyle kar mahrumiyeti alacak istemi kalemi yönünden davanın kabulü ile, cezai şart istemi yönünden talebin reddi ile davanın kısmen kabulüne, hükmolunan 30.000 TL meblağa dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davalı, davacı ile ekonomik bütünlük içinde bulunan ve grup şirketlerden olan ... ile arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesinin ..."nun konuya ilişkin kararları doğrultusunda 5 yıl dolduktan sonra feshedilmiş olduğunu ve aynı nedenle tesis edilen intifa hakkınında terkin edildiğini, böylece grup şirketlerden olan davacı ile akdedilmiş olan otogaz bayilik sözleşmesinin de feshedilmiş akaryakıt bayilik sözleşmesi ve terkin edilen intifa sözleşmesine paralel olarak feshedilmiş sayılacağını, dava dışı ... ile davalı arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesinin feshinden ve intifa hakkının terkininden sonra anılan şirketin grubu içinde yer alan davacı şirketle otogaz bayilik sözleşmesinin devamının mümkün olmadığını bu nedenle feshin haklı olduğunu savunmuştur. Davacı şirket tarafından açılmış olan emsal nitelikteki dava dosyalarında alınmış olan bilirkişi raporlarında davacı şirket ile dava dışı ..."nin ayrı tüzel kişiliklere sahip olmakla birlikte ekonomik açıdan bağımsız olmayıp aynı ekonomik kontrol yapısı içinde oldukları, bu hususun ..."nun 11/03/2010 tarih ve 10-22/300-111 sayılı kararında da açıkça saptandığı, bu durumda davalı şirketin dava dışı .... ile arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesinin feshi ve bu nedenle tesis edilen intifa hakkının da terkini karşısında davalının dava dışı ... ile ekonomik bütünlük içinde bulunan davacı ile yapmış olduğu otogaz bayilik sözleşmesinin de kendiliğinden geçersiz olduğunun kabulünün gerektiği ve davalının davacı ile sözleşme ilişkisini sürdürmeye zorlanamayacağı, böylece feshin haksız olmadığı yönünde görüşler bildirmiştir.
Bu durumda mahkemece açıklanan bu tespitler gözetilerek deliller hep birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde iadesine, 01/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.