Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2005/5MD-36
Karar No: 2005/154

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/5MD-36 Esas 2005/154 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2005/5MD-36 E., 2005/154 K.

Ceza Genel Kurulu 2005/5MD-36 E., 2005/154 K.

  • BEYANI İNKAR
  • EŞİNİ KASTEN ÖLDÜRMEK
  • GÖREVLİ HAKİME RÜŞVET VERMEK
  • RÜŞVET ALMAYA TEŞEBBÜS
  • 4616 S. 23 NİSAN 1999 TARİHİNE KADAR İŞLENEN SUÇLARDAN ... [ Madde 1 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 240 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 278 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 33 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 61 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 64 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 102 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 212 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 213 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 214 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 219 ]
  • 3628 S. MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI, RÜŞVET VE YOLSUZL... [ Madde 13 ]
  • 3628 S. MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI, RÜŞVET VE YOLSUZL... [ Madde 14 ]
  • 3628 S. MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI, RÜŞVET VE YOLSUZL... [ Madde 15 ]
  • 3628 S. MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI, RÜŞVET VE YOLSUZL... [ Madde 16 ]
  • "İçtihat Metni"

    Sanıklardan ....... ....."ın, TCK"nın 212/2-son, 61, 219/1-3-son, 33, 212/2-3-son, 219/1-3-son, 33, 212/2-3-son, 219/1-3-son, 33 ve 3628 Sayılı Yasanın 13, 14, 15,16. maddeleri uyarınca;

    ..... ....."in TCK"nın 216. maddesi yollaması ile 212/2-3-son, 219/1-3-son, 33. maddeleri uyarınca iki kez, ..... ....., ..... ....., ..... ..... ve ..... ..... ...."nın TCK"nın 64/1, 213/1, 214, 219/3-son, 33. maddeleri uyarınca, ..... .....,"ın TCK"nın 240. maddesi uyarınca;

    Cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davalarında,

    Sanık ..... ....., hakkındaki kamu davasının 4616 Sayılı Yasanın 1/4. Maddesi uyarı kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine;

    Sanık ..... ....., hakkında 3628 Sayılı Yasanın 13-14-15 ve 16. maddelerine aykırılıktan cezalandırılması istemi ile açılan davanın TCK"nın 102/4. maddesi uyarı zamanaşımı nedeni ile ortadan kaldırılmasına;

    Sanık ..... .....,"ın ..... .....,"den rüşvet almaya teşebbüs suçundan cezalandırılması istemi ile açılan davanın yine TCK"nın 102/4. maddesi uyarı zamanaşımı nedeni ile ortadan kaldırılmasına;

    Sanık ..... ....., hakkında rüşvet aldığı iddiası ile cezalandırılması istemi ile açılan davalardan delil yetersizliği nedeniyle beraetine;

    Sanıklar ..... .....,, ..... .....,, ..... ....., ve ..... ..... .... haklarında görevli hakime rüşvet vermek suçundan cezalandırılmaları istemi ile açılan davadan delil yetersizliği nedeniyle beraetlerine;

    Sanık ..... .....,"in TCK"nın 278. maddesinde belirlenen suçu oluşturduğu kabul edilen eylemlerinden açılan her iki davanın 4616 Sayılı Yasanın 1/4. maddesi gereğince kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine ilişkin Yargıtay 5. Ceza Dairesince verilen 17.12.2004 gün ve 4-3 sayılı hüküm, Yargıtay C.Savcısı tarafından; sanıklar, ..... ....., ..... .....,..... ....., ..... ....., ..... ....., ..... ve ..... .....,"ın Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 1996/347 Esas sayılı dosyasında sanık ..... ....."in daha az ceza almasını temin için ..... ..... ...."dan rüşvet almak eyleminin sübuta erdiği, sanık ..... .....,"ın TCK"nın 212/2-son 219/1-son, 33, sanık ..... .....,"in TCK"nın 216. maddesi aracılığıyla aynı Yasanın 212/2-son, 219/1-son, 33, sanıklar ..... .....,, ..... .....,, ..... ..... .... ve ..... ....."ın TCK"nın 216. maddesi aracılığıyla aynı Yasanın 213/1, 214, 219/son, 33. maddeleri uyarınca mahkûmiyetlerine karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle ve sanık Kasım Sümer tarafından temyiz edilmekle dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istekli 9.3.2005 gün ve 155160 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Sanıklardan ..... ..... tarafından verilen müddeti muhafaza dilekçesinde hükmün temyiz edildiği belirtilmiş olmakla birlikte, dilekçesinde hakkındaki davaların ertelenmesine bir diyeceğinin olmadığını beyan etmesi, verilen hükümlerin de, kamu davalarının 4616 sayılı Yasa hükümleri uyarınca kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine ilişkin olması nazara alındığında, hükmü temyiz etmekte hukuki bir yararı bulunmadığı gibi, dilekçesinde kullandığı ibarelerin de hakkında verilen hükmü temyiz etmek istediği yönünde bir iradeyi yansıtmaması karşısında, temyiz isteminin reddi ile C.Savcısının temyiz istemi ve temyize konu hükümle sınırlı olarak yapılan incelemede;

    Sanık ..... .....;

    29 sahifeden ibaret ihbar dilekçesinde ..... ....."in eşinin öldürülmesi olayıyla ilgili olarak,

    1997 yılı içinde en önemli olaylardan biri de eşini öldürmekten dolayı 6,5 sene ceza alan ..... ....."in işidir. Bu kararda üye ..... ..... muhalefet şerhi yazmış, temyiz üzerine karar bozuldu, bozmanın gereği yerine getirildikten sonra, Adli Tıp raporuna göre ......"in 20 yıl ceza alması gerekiyordu, işle ilgili olarak Av. ..... .....,, beni ..... .....,"in yakını olan ..... ....., ile bir araya getirdi, sanığa, önceki bozulan hükümde verilen 6,5 yıl cezanın verilmesi için ..... .....,"le görüşmemi istedi, ..... beyle görüştüm, 200 bin Alman Markına bu işin biteceğini söyledi, ben de işe koyuldum, duruşmadan 15-20 gün önce gelen 50 bin markın, 40 binini ....."e verdim, 10 bini bende kaldı, bir hafta sonra 50 bin mark daha geldi, 30 binini .... beye verdim, diğeri bende kaldı, bende bu para ile ..... .....,"in villasının işlerini yaptım, kalan 100 bin mark tamamlanamadığı için duruşmalar uzatıldı, dikkat çekmemesi için ..... .....,"in annesinin dinlenmesi için 2-3 celsede böyle atıldı, ama bir türlü para tamamlanamadı, en sonunda ......"in arkadaşı ..... ..... 50 bin dolar getirdi, bu parayı ..... .....,"nın dükkanında ..... ..... ile birlikte verdi, artık işi bitir dediler, parayı marka çevirdim, 80 bin mark tuttu, 45 bin markı ..... .....,"a, verdim, kalanı ise alıp, ..... ....., in evine gittim, konuştum, muhalefet şerhinin olduğunu, para aldığının ortaya çıkacağını, muhalefetini kaldıramayacağını söyledi, duruşmada ..... ....., muhalefetim var kararım belli, diyerek odasına gitti, Başkan ..... ....., ile Üye ..... ....., anlaşamayınca, para alınmasına rağmen, sanığa 20 sene ceza verdiler, aynı gün bana geldiler, bende ..... beyden parayı alarak iade ettim, paranın bir kısmını ...... ......"in villasına harcadığımdan eksik teslim ettim. ...... ...... beni .... beyle görüştür, bilgi almak istiyorum diyince, Perşembe günü saat ikiye randevu aldım, birlikte ...... ......"ın yanına gittik, bizi iyi karşıladı, siz gerekleri yerine getirmediniz, ...... ...... her şeyi yaptı ama geç kaldınız dedi, ..... ......, sen bizim babamızsın, bize yardım et, yol göster dedi, ...... ...... tek bir yol kaldı, o da 47 raporu almak, bunun için ......, olaydan önce ruhsal tedavi görmekteydim diye bir dilekçe yazsın, 2-3 tane de eski tarihli reçete göndersin, karar bozulur, ama bu sefer de akıl hastanesinde uğraşacaksınız dedi, bunun üzerine ...... ......, akıl hastası olduğuna dair cezaevinden bir dilekçe gönderir, dediği gibi dosya Yargıtay"da bu noktadan bozulur, Cevdet hastaneye sevk edilir, ama iş yine çözülemez neticede 20 yıl ceza alır ve af ile çıkar demiş,

    Diğer aşamalarda, 29 sayfadan ibaret ihbar dilekçesinin ve altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, ancak bu dilekçenin Mersin Emniyet Müdürlüğünde kendisine zorla ve tehditle, dikte ettirilerek yazdırıldığını, hayatı tehlikede olduğu için bu dilekçeyi yazmak ve imzalamak zorunda kaldığını, hiç kimseye menfaat temin etmediğini, hediye dahi olsa bir şey vermediğini beyanla, Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi Reisi Mustafa Ünal"la, Tarsus Amerikan Kolejinde öğrenci olan kızına bilgisayar dersi vermesiyle tanıştığını, hiçbir işe aracılık yapmadığını söylemiştir.

    Sanık Mustafa Ünal savunmalarında;

    Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 1996/347 esas sayılı dosyasında eşini öldürmek suçundan tutuklu sanık ..... ......"in daha az ceza almasına söz vererek 165.000 Alman Markı aldığı iddiasının yalan olduğunu, kimseye böyle bir söz vermediğini, bozma ilamına uyularak verilen bir karar nedeniyle nasıl az ceza sözü verilebileceğini, iddiaların tamamen asılsız olup, oybirliği ile alınmış kararlarda sadece kendisinin seçilip şikayet edilmesinin şahsına yönelik kampanyanın ürünü olduğunu, sadece kendisinin seçilip asılsız ithamlara muhatap bırakılmasının nedenini bilemediğini, suçlamaların soyut ve çelişkili beyanlara dayandığını, yargılama sürecinin bu iddiaların doğru olmadığını gözler önüne serdiğini, hiçbir yanlı kararının bulunmadığını, suçlamaların asılsız olduğunu söylemiştir.

    Sanık ...... ......;

    Adalet müfettişlerince saptanan 10.6.2002 tarihli beyanında; 1995 yılında eşimi öldürmekten dolayı tutuklandım, Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nde yargılandım, önce 6 yıl 3 ay ağır hapis cezası verildi, C.Savcısının temyizi üzerine karar Yargıtay"ca bozuldu, 2. defa yeniden yargılandım, bu sırada mahkeme heyeti değişti, Tarsus"tan Mersin"e atanan ...... ...... 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı"na geldi, tutuklu olarak duruşmalara katılıyordum ve Erdemli Cezaevine nakledilmiştim, Mersin"deki duruşmalara da oradan gidip geliyordum, sanıyorum 1997 yılının Eylül-Ekim aylarında ...... ...... denen şahıs Erdemli Cezaevine beni ziyarete geldi, bana "senin davanı ancak ben halledebilirim, belli bir miktarda anlaşırız" dedi, yakın köylüm olan ...... ...... vasıtasıyla ...... ......"in, Başkan ...... ...... ve Hakim ...... ......"la ilişkisi olup olmadığını araştırdım, ...... ...... bir sonraki gelişinde ...... ......"in, ...... ......"la çok yakın olduğunu, hatta Ankara"ya otobüsle gidişlerinde onu yolcu ettiğini, eşyasını taşıdığını, yine Kasım"ın Hakim ...... ......"la da arasının çok iyi olduğunu, hatta O"na gıyabında "....." diye hitap ettiğini anlattı, bu nedenle Kasım"a başlangıçta inanmıştım, ..... yine ziyaret için geldiğinde bana "100 bin mark civarında verirsen bu işi hallederim, bunun bir kısmını ...... ......"a ve bir kısmını da ...... ......"a vereceğim, zaten bu mahkemeyle işim olsun olmasın, ben bunlara bir takım menfaatler temin ediyorum" dedi, kendisine "sen benim tahliyemi sağla, seni memnun etmek benim şerefimdir" dedim, ama tek kuruş vermedim. ...... ...... benim ziyaretime geldiğinde ...... ......"in kendisinden ...... ...... ve ...... ......"a bir takım hediyeler almak ve balık lokantalarında ücret ödemek için para olarak yaklaşık 1000 Mark, 100 Mark gibi paralar aldığını söylüyordu, adli tıptan rapor aleyhime gelince Başkan ...... ...... ve ...... ......"ın bizim istediğimiz gibi karar veremeyeceklerini hissettim, daha doğrusu ...... ...... gevelemeye başladı, davranışlarından anladım, bana netice itibariyle 20 yıl ağır hapis cezası verildi, bu sırada verilen ceza itibariyle ilçe cezaevinde kalamayacağım için Mersin Cezaevine sevk edildim, Mersin Cezaevi"nde ...... ...... ziyaretime geldi ve ...... ......"in, tek çaremizin cezaevinden akli dengemin yerinde olmadığına dair Adli Tıptan rapor almak olduğunu söylediğini belirtti, ben bu bilgiyi ...... ......"in, ...... ......"dan almış olabileceğini düşündüm, bunun üzerine istenen dilekçeyi cezaevinden yazarak 1. Ağır Ceza Mahkemesi"ne gönderdim, dosya temyizimiz üzerine Yargıtay"a gönderildi, akli durumumun incelenmesi noktasından dosya bozuldu, 3. yargılama sürecinde bu eksiklik de tamamlandı ve netice itibariyle 20 yıl ağır hapis cezası aldım, cezam kesinleşti, 4616 sayılı infaz yasasından yararlanarak 22 Aralık 2000"de tahliye oldum, şunu söylemek isterim ki, ...... ......"a veya ...... ......"a ...... ...... aracılığı ile para vermedim, ancak ...... ......, ...... ......"ın ve ...... ......"ın adını kullanarak 2000 veya 3000 Mark civarında bir parayı ...... ......"dan aldı, bana bunu ...... ...... anlatmıştır, 2. yargılama aşamasında, annem ...... ......"in yeniden tanık olarak dinlenmesi için mahkemenin bu talebi kabul edip duruşmaları ertelemesinde, ben cezaevinde olduğum için ...... ......"in veya herhangi bir başkasının bir katkısı var mı, yok mu bilemem, ...... ......, benim son aşamada duruşmalarımı takip eden yakın arkadaşımdır, Adıyaman doğumlu ...... ......"la cezaevinde tanıştım, dışarıda da arkadaşlığım devam etti, benim yargılamalarımla kendisinin bir alakası yoktur, ...... ......"ın ve ...... ......"ın ...... ......"e, ...... ......"a verilmek üzere para verdiğini duymadım, ...... ......"in villasının yapılması iddiası tamamen yalandır. Herhangi bir avukatın bu işe aracılık yaptığını ve menfaat temin ettiğini duymadım" şeklinde beyanda bulunmuş,

    Duruşmada ise, önceki beyanını inkar ederek, çapraz sorgu sonucu ne yazıldı ise imzaladığını, kimseye para vermediğini savunmuştur.

    Sanık ...... ...... ....;

    Adalet müfettişlerince saptanan 28.5.2002 tarihli beyanında; ..... .... davası için hiçbir hakim veya savcıyla görüşmedim, aracı tutmadım, kimseye para vermedim ve geri almadım, Mahkeme Başkanı Hakim ...... ...... "la, üyelerden ...... ......"le ve diğer üyelerle hiçbir görüşmem ve konuşmam olmamıştır, şeklinde beyanda bulunmuş,

    Diğer aşamalarda da, suçlamaları red ederek önceki anlatımlarını tekrar etmiştir.

    Sanık ...... ......;

    Adalet müfettişlerince saptanan 26.7.2002 tarihli beyanında; ...... ...... eşini öldürdüğünden tutuklanmış ve cezaevine girmişti, benim de hemşehrim olan ...... ......, ...... ......"in dışarıdaki işlerini takip ediyordu, Avukat olarak ...... ...... ve ...... ......"u tutmuşlardı, sanıyorum 1998 yılı başlarında ...... ......"in yakın tanıdığı ve arkadaşı ...... ...... yanıma gelerek bana, "senin tanıdıkların vardır, araya gir, mahkemeden az ceza çıksın" dedi, ben de kendisine "beni bu tür işlere bulaştırmayın, ben haktan adaletten yana kişiyim, neyse cezası onu alır" dedim, bu konuşmalarımdan kısa bir süre sonra her zaman olduğu gibi ...... ......"nın bürosuna gittiğimde ...... ...... denen şahısla tanıştım, o gittikten sonra ...... ...... bana, kararı verecek olan hakimle, ...... ......"in bu işi halledeceklerini, emin değilim ama sanıyorum 165 bin marka bu işin biteceğini söyledi ve benden de bir miktar para talep etti, ...... ......"i cezaevinde ziyaret ettim, ...... ......"nın söylediklerini anlattım ortağım olması nedeniyle izin verdiği takdirde 50 veya 60 bin Mark civarında bir parayı ...... ......"ya vereceğimi söyledim. "ver!" dedi bende ...... ......"nın bürosuna giderek hiçbir açıklama yapmadan 50 veya 60 bin Mark civarında bir parayı İlyas Kaya"ya verdim. Bu parayı verdiğimde ...... ...... orada yoktu, bu sıralarda ...... ......"in pek çok dosyada menfaat karşılığında aracılık yaparak tahliye kararlarının çıkmasına ve bazı cezaların indirilmesine vesile olduğu söyleniyordu. ...... ......"ya verdiğim paranın miktarını tam olarak hatırlayamadığım için 50-60 bin mark ödedim, benim büromda bilgisayar kayıtları vardır, en kısa sürede, bilgisayarıma bakarak net miktarı da size söyleyeceğim.

    Birkaç gün sonra, bir hafta olabilir, ...... ......"in Mersin Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmasına katılmak için adliyeye gittim, koridorda ...... ......"i gördüm, ...... ......"in duruşmaya girip girmediğini hatırlamıyorum, ...... ...... beni görmemezlikten geldi, ...... ......"ya "niye böyle davranıyor?" dedim, o da bana, "onun için bana -...... ...... sahtekâr, yalancı, üçkâğıtçı- demiştin, aynı sözleri -senin için böyle söylüyor- diye ...... ......"e anlattım, o yüzden senle konuşmuyordur" dedi, ...... ......"in üçkâğıtçı olduğunu ben boyacı bir arkadaşımdan duymuştum ve ...... ......"ya anlatarak, "bu dava için ona çok güveniyorsunuz, bu adama güvenmeyin, para kaptırmayın, sahtekârın birisidir, bu davaya bakacak hâkim aptal mı? Delimi? Bu parayı alarak davayı bitirsin, bu paranın verileceğini Mersin"de herkes duydu, bu kadar aleni bu iş yapılmaz" demiştim, buna rağmen bilahare, sanıyorum 165 bin markı, kararı verecek olan hakime vermek üzere ...... ......"e verdiğini, istenilen karar çıkmadığı için, verilen paranın bir miktarının geri alındığını ...... ......"dan ve Karadenizli arkadaşlardan duydum.

    ...... ......, ...... ...... ilgili hâkime verilmek üzere, 165 bin markı verdiğinde ben yanlarında yoktum, o zamanki 1.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ...... ......"ı tanımam, sadece bir duruşmaya gitmiştim, orada görmüştüm, dışarıda görsem tanımam,

    Ben, paranın ...... ...... tarafından ...... ......"e verildiğinde yanlarında değildim, ama sanıyorum bu konuda Rize"li olduğunu bildiğim ...... ...... daha fazla bilgi sahibidir, benim başkaca bir bilgim yoktur,

    Adalet müfettişlerince saptanan 30.7.2002 tarihli beyanında ise; ...... ......"in izniyle ...... ......"ya "73.392" (yetmiş üç bin üç yüz doksan iki) alman markı verdiğini, İlyas Kaya"nın bu parayı nerede kullandığını kesin olarak bilmediğini söylemiştir.

    Duruşmada; müfettiş beyanlarını kabul etmediğini, ...... ......"ya verdiği paranın ...... ......"in alacağı olduğunu, bu paranın kime ne amaçla verdiğini bilmediğini beyan etmiştir.

    Sanık ...... ......;

    Adalet müfettişlerince saptanan 12.7.2002 tarihli beyanında;

    1995 yılı içerisinde ...... ...... eşini öldürmüştü, tutuklandı hakkında Mersin 1.Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştı, avukat olarak da beni ve ...... ......"yı tutmuştu, önceleri mahkeme başkanı ...... ...... değildi, 1996 yılının sonlarından itibaren ...... ......"ın başkanlık yaptığı heyet duruşmalara çıkıyordu, ilk verilen karardan sonra dosya temyiz edilerek Yargıtay"a gönderilmişti, adli tıptan rapor alınmadığı için bozularak geri geldi, tekrar yargılama başladığında ...... ...... beni aradı ve bana "bir adamın kendisini aradığını, bu davayı halledeceğini söylediğini belirtti. ...... ......, ...... ......"in yakını, davalarını takip eden kişiydi, ben ...... ......"ya "böyle adamlara inanma, bu davada hallolacak herhangi bir şey yok, adli tıp raporuna göre ya kasten adam öldürme olur, ya da kastı aşan fiil nedeniyle adam öldürme olur, herhangi bir kişinin devreye girmesine gerek yok, çünkü yapacağı bir şey yok, hakimler ...... ......"in babasının oğlu bile olsa bir şey yapamazlar" dedim, o tarihte ...... ...... Erdemli Cezaevindeydi, bir gün beni çağırmış cezaevine yanına gittim, bana "af çıkacakmış, bu davayı uzat, ne yaparsan yap, mutlaka uzat" dedi, hatta bana annesinin yeniden dinlenmesi için talimat verdi, kendisine annesinin dinlendiğini, bir daha dinlenmesinin mümkün olamayacağını söyledim, buna rağmen "dediğimi yap!" dediği için mahkemece reddedileceğini bile bile, ...... ......"in annesi ...... ......"in yeniden dinlenmesi için Av. ...... ...... ile birlikte talepte bulunduk, hiç tahmin etmeyeceğimiz bir şekilde mahkemece savunmaya taalluk ettiği gerekçesiyle talebimiz kabul edildi. Ben avukat olarak hayretler içerisinde kaldım. Bundaki amaç davayı uzatmaktı, üç celse arandı, bulunamayınca dinlenmesinden talebimiz üzerine vazgeçildi. Bu arada heyette olan üye değişikliğinin farkında değilim, biz talepten vazgeçince mahkeme kararını beklediğim gibi 20 yıl olarak verdi. Bu sırada ...... ...... cezaevinden akıl hastası olduğuna dair bir dilekçe göndermiş, ne ben ne de diğer Av. ...... ......bu konuda ...... ......"e herhangi bir fikir vermedik, böyle bir dilekçe vereceğinden haberimiz de yoktu, bu nedenle kısa kararla gerekçeli karar arasındaki süreçte bu dilekçenin cezaevinden ...... ......tarafından gönderilerek, dosyanın safahatını değiştirmesi bizim içinde sürpriz oldu, ama bu fikri Cevdet bey nereden aldı bilemiyorum, biz de gerekçeli kararla birlikte bu dilekçeyi gördük, Yargıtay bu defa akıl hastalığının araştırılmadığı gerekçesiyle kararı bozdu, yeniden yapılan yargılama sonucunda karar 20 yıl olarak verildi, bu davada ...... ...... veya bir başkası tarafından Mahkeme Başkanı ...... ......"a para verildiğini görmedim ve duymadım, öyle bir şey hissetmedim, heyette bir gerginlik hissetmedim,

    Ben bu dava nedeniyle ...... ......"i bularak, "sen ...... ......"a yakınsın, ...... ......"i bu davadan kurtar" demedim, ...... ......"in ...... ......"e "beni bu davadan kurtar, Mahkeme Başkanı ...... ......"la görüş, sana istediğin kadar para vereceğim" dediğini ve ...... ......"nın da ...... ......"e bu işi hallet, 200-250 bin mark kazanırsın" dediğini duymadım, ...... ......" in ofisinde ...... ......"nın, ...... ......"e kafa attığını görmedim, para yüzünden kavga ettiklerini işitmedim şeklinde beyanda bulunmuştur.

    Duruşmada, 12.7.2002 tarihli müfettiş beyanının doğru olduğunu söyleyerek, benzer şekilde savunma yapmıştır.

    Tanık ...... ......;

    a) Adalet müfettişlerince saptanan 21.5.2002 tarihli beyanında; "1995 yılının yaz aylarında Samsun"dan Mersin savcılığına atandım, ...... ...... ........ Müsteşarlığa atandıktan sonra Başsavcı ...... ...... .... gelene kadar, yani 10.02.1997 tarihine kadar Başsavcılığa vekalet ettim, hemen arkasından başsavcı vekili olarak Mersin"e atamam yapıldı, 11.10.1996 tarihinde Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ...... ...... Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı"na atandı, çok kısa bir süre sonra da komisyon başkanı oldu, Tarsus"tan ilk geldiğinde yanında adliyedeki tüm hâkim ve savcılara bilgisayar mühendisi ve yabancı dil öğretmeni olarak tanıttığı "...... ......" adıyla bilahare tanınan ...... ......vardı, geldikten kısa bir süre sonra ...... ......"le ve ...... ......"la ilgili dedikodular adliyede yaygın bir şekilde söylenmeye başlandı, çünkü ...... ......l Komisyon Başkanı olmasının da etkisiyle hâkim ve savcılar üzerinde ...... ......lehine bir manevi baskı oluşturmuştu, öyle ki ...... ......hâkim ve savcıdan çok daha üst pozisyonda birisi gibi davranıyor, ...... ...... da kendisine bu fırsatı veriyordu, adliyedeki hâkim ve savcılarla birlikte bir arkadaşımızın veda yemeğinde veya protokol yemeklerinde bile ...... ......"ın yanında yer alıyordu, bu sırada Başsavcı olarak ...... ...... ..... atandı, dedikodular daha da artınca Başsavcı ...... ....... ....."a ...... ......"in adliyede iş takipçiliği ve davalarda aracılık yaptığını duyduğumu, bu nedenle adı geçen şahsın adliyeye girmesinin sakıncalı olacağını söyledim, bu sözleri söylediğimde ...... ...... ..... , ...... ......"in evinde kiracı olarak oturuyordu, hatta ismini hatırlayamadığı emekli bir hakim arkadaşım kanalıyla kendisine "bu evde oturmasın, başı derde girer" diye de haber gönderdim, kendisi yani ...... ...... ..... inşaat halindeki evinin bitmesini bekliyordu, hemen Kasım Sümer"in evini boşalttı, ben işi gücü bırakmış adeta ...... ......"i takip eder duruma gelmiştim, çünkü dedikodular artık minibüslerde, taksilerde konuşulur vaziyetteydi, koridorda Kasım"ı sıkıştırıp "yine mi geldin?" dediğimde, kendisi ...... ......"ın odasına kaçıyordu, her mühim dava ve sorgu sırasında elinde cep telefonu ile adliyede dolaşıyor, hakim odalarına girip çıkıyor, birilerine cep telefonuyla uzun uzun bir şeyler anlatıyordu,

    PKK örgütü ile ilgili bir soruşturma sırasında ...... ...... yine adliye koridorunda idi, durumdan şüphelendim soruşturmayı yürüten ve halen İzmir"e yerleşen o zamanki savcı arkadaşım ...... ......"ya "evrakta titiz davranalım, çünkü ...... ......buralarda, bir şeyler çeviriyor, cep telefonuyla dışarıya bir takım haberler veriyor" dedim, ...... ...... tüm sanıkları tutuklama talebiyle sorgu hakimliğine gönderdi, bir ara ...... ...... koridordan kaybolunca ben şüphelendim, sorgu yapan Hakim ...... ......"ın odasına girdiğimde, beklediğini gördüm, o sırada sanıkların savunmasını almaya devam ediyordu, Hakim ...... ......"a "sorgu gizlidir" dedim ve orada ...... ......"e de dönerek; "sen utanmıyor musun?, ben seni kaç defa adliyeden kovdum" dedim, kolundan tutup odadan dışarıya çıkarttım, adliye karakol amiri ...... ...... biraz sonra yanıma geldi "Ne oldu? ......"a bir şey mi yaptınız? söylenerek gidiyordu" dedi, ben durumu olduğu gibi kendisine anlattım ve ....."a "bu adam hangi kaleme gidiyor, hangi hakimin yanına gidiyor takip edin" dedim, buna rağmen ...... ......"in önünü kesemedim, çünkü ...... ......onu her zaman için sahiplendi, himaye etti, korudu, kolladı, birlikte adliyeye girip çıktılar, nereye gittiler ve ne yaptılar dışarıdaki hayatlarını bilemem, bana bir haber göndererek, "Savcı ..... bey benden ne istiyor? Benimle niye uğraşıyor? İstediği şekilde ağırlayayım" dedirtti, ben de kendisine "adliyeden elini ayağını çeksin, başka bir şey istemiyorum" diye haber gönderdim, aradan çok zaman geçtiği için kimle haber geldiğini ve kimle gönderdiğimi hatırlamıyorum,

    ...... ...... ayrıca Başsavcı ...... ...... ....."ın, Hakim ...... ......"nun ve Hakim ...... ......"ın odasına da sık sık girip çıkıyordu, o tarihte ...... ...... ...., ...... ......"in evinde kiracı olarak oturuyordu, bu evi Başsavcı ...... beye, ...... ...... tutmuştu, çünkü diğer hakim ve savcılar üzerinde kurduğu baskı gibi, Başsavcı ..... beyin üzerinde de, ...... ......"in etkinliğini sağlamak istiyordu, ancak ...... ......1998 yılı sonlarında Yargıtay Savcılığına gittikten sonra Başsavcımız ...... ...... ....., ...... ......"i bir daha yanına kabul etmedi ve gelmemesi için de haber gönderdiğini duydum, bir daha da yanında görmedim,

    Bir dosya ile ilgili dedikodular çok artmıştı, bu dosya ...... ......dosyasıydı, ...... ......Karadenizli bir müteahhittir, karısını öldürmüş ve tutuklanmıştı, 14.05.1996 tarihinde verilen kararda sanığın kastın aşılması suretiyle TCK"nın 452/1, 51/1 ve 59/2. maddeleri gereğince netice itibarıyla altı sene üç ay ağır hapis cezası verilmişti, bu dosyanın duruşmalarına C.Savcısı olarak ben çıkmıştım, esas hakkındaki mütalaamda sanığın TCK"nın 449/1 ve 51/1. maddeleri gereğince cezalandırılmasını istemiştim, karara 1. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi ...... ......"de muhalif kalmıştı, dosya temyizim üzerine Yargıtay"dan bozularak geldi, dosya Yargıtay"dan geldikten sonra yeniden esasa kaydedilip, duruşmalara başlandığında mahkeme heyeti değişmiş, ...... ......l Mahkeme Başkanlığına, halen Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi üyesi olan Hakim ...... ......"de mahkeme üyeliğine atanmıştı, diğer üye de Hakim ...... ......"di, bozmaya uyularak dosya Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek rapor alındı, dosya karar aşamasına geldiğinde eski mütalaamı aynen tekrar ettim, TCK"nın 449/1 ve 51/1. maddeleri gereğince sanığın cezalandırılmasını istedim, sanık vekili Av. ...... ......son savunmasını vermek üzere mehil istedi, genellikle 1. Ağır Ceza Mahkemesinde son savunma için 10 veya 15 gün mehil verilirken, bu dava için Başkan ...... ...... bir istisna yaratarak bir aylık mehil verdi, bir sonraki celsede daha önce dinlenmiş ve görgüye müstenit herhangi bir bilgisi olmayan sanığın annesinin yeniden dinlenmesini sanık vekili talep etti, ben iddia makamı olarak söz aldım, sanığın annesinin daha önce dinlendiğini, yeniden dinlenmesinin dosyaya bir daha yenilik getirmeyeceğini bildirdim, bunun üzerine Mahkeme Başkanı üyeleri "dinlersek iyi olur" şeklinde söyleyerek ikna etti ve tanığın yeniden dinlenmesine ve dosya tutuklu olmasına rağmen, adı geçen tanığın ihzar yerine, davetiye ile celbine karar verildi, tanık bulunamadı, bunun üzerine sonraki celsede ihzar çıkartıldı, bir sonraki celsede adresinin bilinemediği bildirildi, daha sonrakinde Trabzon"da olduğu söylendi, adresinin tahkiki için tekrar talik edildi, buradaki amaç Başkan ...... ......"ın adli tatile kadar kararın çıkmasını engelleyerek, heyette değişiklik yapılmasını sağlamak ve kararı istediği gibi çıkarmaktı, nitekim adli tatilden bir gün önceki celsede heyette değişiklik olmuş üye ...... ...... adli tatile çıkmış, aynı zamanda komisyon başkanı olan ...... ...... ......"ı görevlendirmişti, ben avukat ..... ......., "tanığın adresini bildirin, ne zaman dönecek" diye söyleyerek sorulmasını mahkeme heyetinden istediğimde, avukat, heyete Trabzon"daki adresini bilmediğini, ne zaman döneceğini de bilmeyeceğini söyledi, Başkan ...... ...... ve heyet, tanığın dinlenmesinden vazgeçtiler, sanık vekilinden esas hakkındaki savunması istendi, Başkan ...... ...... ve heyet, tanığın dinlenmesinden vazgeçtiler, sanık vekilinden esas hakkındaki savunması istendi, sanık vekili duruşma salonu dışına çıkartıldı, Başkan, üye ...... ......"den görüşünü sordu, ...... ...... Başkana "benim oyum belli, daha önce muhalefet şerhim de vardı, TCK"nın 449/1 ve 51/1. maddeleri gereğince cezalandırılmasını istiyorum" diyerek kürsüden indi ve Reis ...... ......"ın odasına geçti, ben kürsüden inmedim, Başkan ...... bey dosyanın kapağını kaldırarak beni perdeledi ve ...... beyi ikna etmeye çalıştı, ...... ...... ilk kez bu dosyanın duruşmasına çıkıyordu, ..... bey Başkana: "Savcı bey ne diyor" diye sordu, Başkan ...... bey de, "onu boş ver, o farklı düşünüyor" diye söyledi, ben de ..... beye dönerek, "Yargıtay bozmasını, adli tıp raporunu ve esas hakkındaki mütalaayı oku yeter" derken, parmaklarımı da para alındığını ima edecek şekilde oynattım, bunun üzerine ...... ...... "ben mütalaaya uyuyorum" diye söyleyince, Başkan .....bey koltuğa kendisini bıraktı, rengi sarardı, bir süre hareketsiz kaldı, açıkça bir hayal kırıklığı yaşadığı belli oluyordu, sonra kendisini toparladı mübaşire tarafları çağır dedi ve mütalaama uygun olarak sanığın TCK"nın 449/1, 51/1 ve 59/2. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verildiğini açıkladı, bu dosyanın baştan beri müdahili yoktu, aynı gün Başkan ..... beyin odasının kapısında bir kargaşa yaşandığını, akşam saat:17.00"ye kadar dışarıya çıkamadığını ve kapısında polis beklettiğini gördüm, bundan birkaç gün sonra ...... ......"in işlerini takip eden Karadenizli ...... ...... odama geldi bana "bizim Başkan ...... ......"a verdiğimiz para ne olacak? Paramızı versinler." Dedi, kendisine "ben Başsavcı vekiliyim, buranın Başsavcısı ...... ...... ..... Şu anda kütüphanede, kendisine anlatın, isterseniz Bakanlığa bildirin, neticeyi de bana bildirin" dedim, bir müddet sonra tekrar yanıma geldiğinde, Başsavcı ...... ...... ....."a durumu anlattığını, kendisine, "beni bu işe karıştırmayın, dışarıda halledin" diye söylediğini belirtti, verilen para miktarını söylemedi, rüşvet vermenin suç olduğunu bildiği için de şikayet edemedi, bu olaylar yaşandığında ...... ......"ın babası Mersin"deydi,

    ...... ......"ın babası Şereflikoçhisar"da oturan bir kişidir, ancak önemli davalarda karar verildiğinde sık sık Mersin"e gelir giderdi, ...... ...... temkinli bir kişiydi, aldığı parayı babası kanalıyla temin ettiğini sanıyorum, yaptığım araştırmada parayı dava sahibinden ...... ......"in aldığını, ondan da muhtemelen ...... ......"ın babasının aldığını öğrendim, ancak bu konuyu ortaya çıkarmanın zorluğunu bildiğim için suçüstü yaptıramadım, bilahare ...... ......"ın Ankara"da bir ev aldığını duydum, o evi rüşvet aldığı paralarla almış olabilir, gerçi söylenenler çok büyük rakamlar, ancak bunu bilebilmem ve ispatlayabilmem çok zordur, somut başka bir olaydan bahsedemiyorum,

    ...... ...... birkaç yerde: "benim rüşvet aldığımı söylüyorlar, söyleyenler ispat etsin" demiş, ...... ...... da bazı yerlerde: "biz olmayacak dosyalardan değil, hukuken olabilecek dosyalardan para alıyoruz, zaten öyle karar verilecek" diye söylemiş,

    Biraz evvelki ...... ...... dosyası karara çıktıktan ve kesinleştikten sonra cezaevinden adını hatırlayamadığım bir tutuklu, ağır ceza mahkemesine bir dilekçe gönderdi, dilekçe de, benim de dolarlarım olsaydı, ben de tahliye olurdum, diye yazıyordu, üyelerden ...... ......dosyaya havale etti, ayrıca Başsavcı ...... ......"ın da haberi oldu, ancak bu dilekçeyle ilgili muamele yapılıp, yapılmadığını bilmiyorum,

    ...... ...... beyin Mersin"de çalıştığı sırada makam odasının kapısının, odasının lambrilerinin, klimasının ve adliye kamelyasının ...... ...... tarafından yaptırıldığını duydum, ...... ...... işsiz güçsüz bir adamdır, bunları yaptırdıysa ne şekilde yaptırmıştır düşünmek lazım,

    b) Adalet müfettişlerince saptanan 29.5.2002 tarihli ek beyanında; İlk ifademde ayrıntılarından bahsettiğim ...... ...... isimli kişinin eşini öldürmek suçundan yargılandığı dosyada, 18.06.1998 tarihinde sanığın 20 yıl hapsine karar verildikten birkaç gün sonra, ...... ......"in işlerini takip eden Karadenizli ...... ......"nın odama gelerek, bana "bizim, Başkan ...... ...... l"a verdiğimiz para ne olacak? Paramızı versinler."dediğini, kendisine, "ben Başsavcı vekiliyim, buranın Başsavcısı ...... ...... ..... şu anda kütüphanededir, isterseniz kendisine anlatın, Bakanlığa bildirin, neticeyi de bana bildirin" dediğimi, bir müddet sonra da ...... ......"nın yanıma gelerek Başsavcı ...... ..........."a durumu anlattığını, kendisine "beni bu işe karıştırmayın, dışarıda halledin" dediğini belirtmiştim, bu ifademde ısrar ediyorum ve olayı bu günkü gibi hatırlıyorum, hiçbir tereddüdüm yoktur, ...... ...... rüşvet vermenin suç olduğunu bildiğinden bunu inkar etmektedir, hatta ben emekli olup avukatlığa başladıktan sonra ...... ......"yı gördüğümde kendisine, "...... ......"den paranızı alabildiniz mi?" diye sordum, bana "henüz alamadık, telefonunu kapatıyor, evinden çıkmıyor, biz mafya usulü tahsil edeceğiz, onu ayağından vurduracağız" dedi, ama bu parayı ...... ...... ....."a verdi mi? vermedi mi? Kesin bir şey söyleyemiyorum, ancak ...... ...... bu parayı Mahkeme Başkanı ...... ......"a vermek için almıştır, verdiğinden eminim, zira bunca dedikoduya rağmen, ...... ......"ın ...... ......"den vazgeçmemesi ve uzaklaşmaması, yapılan işlerde ortak olduğunu göstermektedir,

    Ben hayatımda şimdiye kadar hiç kimseyi şikayet etmedim, söyleyeceklerimin ne anlama geleceğini de bilebilecek kadar tecrübeliyim, ...... ...... aracılığı ile Mersin Adliyesi"nde geçmiş yıllarda yapılanlardan bir emekli savcı olarak büyük bir üzüntü duyuyorum,

    c) Adalet müfettişlerince saptanan 30.7.2002 tarihli beyanında; 1998 yılının Mayıs ayı içerisinde 1. Ağır Ceza Mahkemesi duruşmalarına çıktığım sırada daha önce verdiğim ifadelerde bildirdiğim gibi ...... ...... hakkında söylenenlerden dolayı, kendisine zaman zaman tepki gösterebiliyor ve duruşmada tartışmalarımız olabiliyordu, bu yüzden ...... ...... benim yerime duruşmalara çıkacak başka bir C.Savcısı aramaya başlamıştı, hatta o zaman Mersin C.Savcısı olarak görev yapan ...... ......"na "birlikte duruşmaya çıkalım" diye teklifte bulunmuş, ama .....bey ...... ......"ın kendisine "ben şaibeli mahkemede çalışmam" diye tepki göstermişti, bunu bana ve bazı C.savcısı arkadaşlarına anlatmıştı, zira ...... ...... da ...... ......"ın ...... ......"le yakın ilişkisini biliyordu, neler döndüğünü anlıyordu, bu arada da Başsavcı ...... ......"ın ...... ......"le yakın ilişkisini biliyordu, neler döndüğünü anlıyordu, Başsavcı ...... ......"a da benim bu mahkemeden alınmamı söylemiş olacak ki, Başsavcı ...... ...... ...... beni çağırdı, "sizi 1. Ağır Ceza Mahkemesi"ndeki iddia makamını temsil görevinizden almak istiyorum" dedi, ben de kendisine, "bu dosya bitsin ayrılayım" dedim, bunun üzerine bana "hemen almak istiyorum" deyince ben de, "o halde müfettiş isteyelim, bu mahkeme hakkında gerekli incelemeyi yapsın" dedim, bunun üzerine, "seni bu mahkemeden almaktan vazgeçtim, 1. Ağır Ceza Mahkemesinde duruşmalara çıkmaya devam et" dedi, 18.06.1998 tarihinde ...... ...... dosyası karara bağlandı, ben de Başsavcı beye giderek "bu mahkemede çalışmak istemiyorum, bana başka görev verin" dedim, 3 ay kadar sonra da Bakanlık soruşturmalarını yürütmek ve gerektiğinde C.Başsavcılık makamını temsil etme görevi verildi, ben 16.06.1998 tarihinde C.Başsavcıvekilliğine atanmıştım ve Mersin"de de tek vekildim, yaklaşık 1,5 yıl da C.Başsavcılığına vekaleten bakmıştım, tek Başsavcıvekilinin duruşmaya çıkmasını diğer görevleri düşünerek doğru olmadığı kanaatindeyim, ama Mustafa ...... ......"ın beni bu görevden almasında, bu düşünceden ziyade, herhalde mahkemede bir tatsızlık yaşanmaması için böyle bir karar verdiğini düşünüyorum, yukarıda da arz ettiğim gibi, Başsavcı bey beni bu görevden almadı, ben istemediğim için bu görevime son verildi.

    ...... ......"yla bundan bir ay kadar önce Temmuz ayı başlarında karşılaştım, kendisine "ne yaptın? Mustafa Ünal ve Kasım Sümer"den paranı geri alabildin mi?" diye sordum, bana ...... ...... "ın Ankara"da kendisini 1,5 ay kadar önce arayıp buldurduğunu, ...... ...... dosyasında ...... ...... aracılığıyla kendisine verilen parayı iade ettiğini, ancak ...... ......"in hissesine düşen paranın tamamını alamadığını söyledi, ben de kendisine "bu anlattıklarını adliyede müfettiş beylere de anlattın mı?" diye sordum, bana "nasıl anlatırım, anlatsam, rüşvet suçundan ceza yerim" dedi, bu konuşmayı yol üzerinde karşılaştığımızda ayaküstü yaptık, yanımızda kimse yoktu" demiştir.

    d) Duruşmada; Önceki anlatımlarına benzer anlatımda bulunarak,

    ...... ...... isimli kişinin, Mahkeme Başkanı sanık ...... ...... ve il Başsavcısı sair bir kısım Hakim ve Savcılarla çok içli dışlı olduğunu bir adliyeci olarak bunu hazmedemediğini zaman zaman konuyu Başsavcıya dahi aktardığını, hatta bir keresinde Hakim ...... ......"ın odasında ...... ......"i kolundan tutup dışarı attığını, adliyede iş takip ettiğini herkesin bildiğini belirtmiş, ...... ...... dosyasında verilen ilk hükmü kendisinin temyiz ettiğini, istemi doğrultusunda Yargıtay"ca bozulup gelen davayı duruşma Savcısı olarak takip ettiğini, bu davanın ve mahkemenin C.Savcılığından ...... ......"in kiracısı olan Başsavcı ...... ...... tarafından alınmak istendiğini, direnmesi üzerine alınamadığını, davanın sebepsiz yere Başkan ...... ...... tarafından uzatıldığını, bu davada para döndüğünü haricen duyduğunu, duruşmaya ...... ...... ile yakın ilgisi olan Hakim ......"in katıldığı bir celsede bitirilme cihetine gidildiğini, o celse sanık mahkeme Başkanının yüzüne dosyayı kapatarak Hakim ...... ......"ın oyunu tespiti esnasında, kendisinin eli ile para döndüğü söylentisini ...... ......"a işaret ederek yansıttığını, bu nedenle Başkanın, ...... ......"ı etkilemeye muvaffak olamayınca, eşini kasten öldürmekten sanık ...... ...... hakkında bozma doğrultusunda karar vermek zorunda kaldığını, karardan sonra ...... ...... ....."nın, odasına gelerek "bizim Başkan ...... ......"a verdiğimiz para ne olacak, paramızı versinler" dediğini bu söz üzerine kendisini başsavcıya gönderdiğini, ..... ..... ile ...... ....."ın samimiyetinden, Kasım"ın parayı ...... ......"a vermek için aldığına ve de ona verdiğine inandığını söylemiştir.

    Tanık ...... ......;

    a)Adalet müfettişlerince saptanan beyanında; 05.06.2001 tarihinde Mersin C.Savcılığından yaş haddi nedeniyle emekli oldum, daha önce de 1989-1997 yılları arasında Kırıkkale C.Savcısı olarak görev yapmıştım, 1997 yılının Temmuz ayında Mersin"e atanmıştım, ...... ......"i tanımam, kendisiyle hiç karşılaşmadık,

    ..... ..... benim hemşehrim olur, 1996 yılının Ekim ayı içerisinde Kırıkkale"den geçiyormuş, yanıma geldi, biraz sohbet ettikten sonra Mersin"de eşini öldüren ...... ...... isimli bir hemşehrisinin daha az ceza alabilmesini sağlamak amacıyla Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ...... ......"a, aracısı ...... ...... kanalıyla 165 bin mark parayı verdiğini söyledi, ben inanmak istemedim, o zaman ...... ......"ı tanımıyordum, "emin misin?" şeklinde tekrar sordum, bunun üzerine bana, "ben ...... ......"e, Mahkeme Başkanı ...... ......"ın yanında 165 bin Mark verdim, yanımda da arkadaşım ..... .....vardı, birlikte verdik, ...... ...... yediemin olarak bu parayı tutacak, istediğimiz karar çıktığı zaman para ...... ......"a verilecek, anlaşmamız böyle" dedi, ben olayı iyice anlamak için ...... ......"ya bir kez daha sorduğumda bana, Mersin"de ...... ......, ...... ...... ve ...... ...... olmak üzere buluştukları, pazarlığı bizzat ...... ......"la yaptığını ve 165 bin Markta anlaşınca, ..... ....."ın gözü önünde parayı ..... ....."e sayarak verdiğini anlattı,

    Daha sonra ben yukarıda da arz ettiğim gibi 1997 yılının Temmuz ayında Mersin"e atandım, ..... ....."ı o zaman tanıdım, kendisi Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesi ve aynı zamanda da Komisyon Başkanı idi, bir buçuk yıl kadar kendisiyle birlikte çalıştım, bu süre zarfında gayri makbul bir adam olduğunu, çevresini çok genişlettiğini, hâkim ve savcılarla görüşmek yerine, kendisine menfaat sağlayabilecek olan şehrin ileri gelenleriyle veya karanlık ve uğursuz adamlarla görüştüğünü bizzat müşahede ettim, ama isim olarak kimlerdi üzerinden çok zaman geçtiği için hatırlayamıyorum, şahsi kanaatime göre ..... ..... bırakın Komisyon Başkanı veya Mahkeme .... olmasını, adliyenin kapısından giremeyecek derecede yanlışları olan bir kişidir, zaten o tarihlerde Mersin Adliyesinde çalışan tüm hakim ve savcılar ..... .....ın nasıl bir kişi olduğunu çok iyi bilirler, ama ..... .....fırsat buldukça bir araya geldiğimiz zaman, kendisinin Ankara"da önemli mevkilerde tanıdıkları olduğunu, tayinlerde bile etkili olabileceğini ima ettiğinden, çekindikleri ve korktukları için söylememiş olabilirler,

    Mersin"de sanıyorum 1999 yılı sonlarıydı, C.savcısı olarak görev yaparken ..... ....."yla yeniden karşılaştık, ben merak ettiğim için ve Mersin"de de davanın ..... ....."in istediği şekilde bitmediğini ve netice itibariyle 20 yıl ceza aldığını duyduğum için ..... ....."ya, "..... ..... davası istediğiniz gibi bitmemiş, ..... ....."dan 165 bin Markı geri alabildiniz mi?" diye sordum, ..... ..... bana, ..... ....."ı kastederek "... Sinkaf ettiğim adam, parayı vermek istemedi, çok büyük mücadelelerle parayı geri alabildim" dedi, "parayı kimden aldın?" diye sorduğumda, ..... ....."dan paranın tamamını geri aldığını, hatta alabilmek için ..... ....."i de tehdit etmek zorunda kaldığını söyledi, ben ..... ....."ın hakkındaki Mersin"de söylenen sözleri duyduğum için..... ....."nın söyledikleri sözlerin tamamına inandım, bu konuda en ufak bir şüphem yoktur, Sanıyorum 1998 yılının ortalarında, o zaman ki Başsavcı Vekili olan ..... ....., ..... ....."ın Başkanlığını yaptığı 1. Ağır Ceza Mahkemesi duruşmalarına iddia makamını temsilen çıkıyordu, ama aralarında münakaşa ve geçimsizlik oluyordu, ..... ..... o tarihlerde bir gün bana, "..... ....., Başsavcı ..... ..... ....."a beni şikayet ederek duruşma Savcılığından alınmamı istemiş, ben de Başsavcı beye, madem ki beni bu görevden alacaksınız, ..... ..... davası bitsin alın" dedim diye söyledi, nitekim bu dava sonuçlandıktan sonra da ..... ....."ın 1. Ağır Ceza Mahkemesi"ndeki görevinin sona erdirildiğini duymuştum" şeklinde beyanda bulunmuştur.

    b)Duruşmada; Önceki anlatımının doğru olduğunu, duyuma dayalı olarak öğrendiklerini tüm detaylarıyla müfettişlere anlattığını söylemiştir.

    Tanık ..... .....;

    a) Adalet müfettişlerince saptanan 29.7.2002 tarihli beyanında; 1998 yılının başlarında İlyas Kaya, 1.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ..... ....."a "..... ....." lakaplı ..... .....aracılığı ile ulaştığını, ..... ....."in 8 yıl cezayla kurtulacağını söyledi, ben ara sıra ..... ....."nın yazıhanesine uğruyordum, tarihini tam hatırlamamakla birlikte 1998 yılının ilk aylarında ..... ....."nın yanında ..... ....."de vardı, Kasım, 1.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ..... ....."la yakın arkadaş ve hemen hemen her akşam birlikte olduklarını, ..... ..... davasının ayarlandığını, ....... ........ bu iş için 80 ila 100 bin Mark ve 50 bin Dolara tekabül eden parayı istediğini, bu paranın dosya karara çıkmadan önce tamamının ödenmiş olmasının gerektiğini söyledi, ..... ..... da bu anlaşmayı kabul etti, bu konuşmaya bizzat tanık oldum, yaklaşık 1-2 ay sonra tekrar ..... ....."nın yanına uğradığımda Kasım yine yanındaydı, ..... ....."ya, aldığı parayı ..... ....."a verdiğini anlatıyordu, ama bu paranın ne kadarını vermiş ne kadarı kalmış onu duyamadım. Bu sırada devam eden duruşmalarda konuşulan paranın tamamı ..... .....aracılığı ile Mustafa Ünal"a verilmediği için, duruşmaların 8-9 celse ertelendiğini bizzat İlyas Kaya bana söyledi, hatta hatırladığım kadarıyla Cevdet Zehir"in dinlenen annesinin mahkemede yeniden dinlenmesi bu iş için bahane yapılmıştı.

    1998 yılının Haziran ayında dosyanın karara çıkacağı biliniyordu. Nitekim Mahkeme Başkanı ..... ..... ve heyeti o gün karar verdi, bu dosya duruşma günü en son olarak görüşülecekti, ama karar beklendiği gibi 8 yıl değil, 20 yıl olarak çıkmıştı, çok büyük bir şaşkınlık yaşadık, ben de karar verildiğinde koridordaydım. ..... ..... duruşma salonundan dışarıya çıkınca kendisine "niye böyle oldu!, hani ..... ..... ve ..... ....."ın dediği gibi 8 yıl ceza çıkacaktı" diye sordum, ..... ..... bana "ne olduğunu bende anlayamadım, halbuki dün gece ..... ....."le birlikte Mustafa Ünal"ı telefonla aradık, ..... .....konuştuktan sonra telefonu bana verdi, ..... ..... bana telefonda hiçbir problem olmadığını, anlaştıkları şekilde ..... ....."in 8 yıl ceza alacağını söylemişti, 20 yıl ceza nasıl verildi, anlayamadım" dedi.

    Bu karardan 2-3 gün sonra ..... .....ve ..... ....."la birlikte oturduğumuz bir ortamda ..... ....., ..... ....."i telefonla arayarak, "mademki istediğimiz kararı çıkartamadınız, verdiğimiz parayı geri verin" dediğini anlattı,

    ..... ..... bu işi istediği gibi bitiremediği için moral bozukluğu içerisindeydi, bunun da tesiriyle, ..... .....bundan sonraki işlerini benim takip etmemi istedi, ben de bu işlerden anlayan avukatlara sordum soruşturdum, Mahkemenin en doğru kararı vereceğini öğrendim, bu yüzden de ..... ....."i yanıma yaklaştırmadım, aradan epeyce bir süre geçti, ..... ....., ..... ....."den parasını geri alamamış diye duydum. Kendisine sordum, Ankara"da bulunan ..... ....."la görüştüğünü, ..... ....."ın önce "beni ilgilendirmez" dediğini, ama kendisinin "...... ......"e size vermek üzere vermiş olduğu parayı isterim. Bu problemi siz çözeceksiniz. ...... ......"den parayı alamadığım takdirde sizi üst mercilere şikayet ederim" dediğini anlattı,

    ...... ......"in cezaevinden akıl hastası olduğuna dair dilekçe gönderilmesi fikri kimden çıktı hatırlamıyorum,

    1998 yılı sonlarında ...... ......"ın ofisinde ...... ......, ...... ...... ve Av. ...... ............ ...... olayını konuşuyorlardı, ...... ......, ...... ...... dosyasında 8 yıl ağır hapis cezasının çıkması için verilen paranın bir kısmını ...... ...... ve ...... ......"den geri aldığını, diğer kısmı alamadığını söyleyerek, ...... ......" den kalanını geri istiyordu, bu miktar 80 bin marktı, ...... ...... de geriye kalan paranın, 30 bin markının kendisinde olduğunu, 50 bin markını ise Av. ...... ......"a verdiğini söylüyor, Av. ...... ...... da, bu parayı ...... ......"le aralarındaki başka bir işten alacağına mahsuben kapattığını anlatıyordu, ben bu olaya da bizzat şahit oldum. Daha sonra yanlarından ayrıldım. Bu konuşma nedeniyle Av. ...... ......"un da ...... ...... aracılığı ile ...... ......"a ...... ...... davasında menfaat temin edilmesi olayından haberdar olduğunu, görüşmelerin içerisinde bulunduğunu anladım.

    Daha önce söylemeyi unuttum. ..... ....."ın ofisindeki bu olaydan 4 ay kadar önce ...... ......"dan, ...... ......"in bir Mercedes marka arabasının borcuna karşılık olarak kendisine verdiğini işitmiştim,

    Netice itibariyle, ...... ......"in daha az ceza almasını temin etmek amacıyla, ...... ......"nın ...... ......"e vermiş olduğu ve bilahare istenildiği gibi karar çıkmadığı için geri istediği ve bir kısmını tahsil ettiği paranın, o zaman ki 1.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ...... ......"a verildiğine tüm kalbimle inanıyorum" biçiminde anlatımda bulunmuştur.

    b) Duruşmada ; Önceki ifadesinin genel olarak doğru olduğunu, ...... ...... ve ...... ...... ile otururken, ...... ......"ı arayarak, mademki istediğimiz kararı çıkartmadınız, verdiğimiz parayı geri verin dediğini bize söyledi, ...... ......"ı tanımam, ....."ın, ...... ......"la görüştüğünü hatırlamıyorum, varsayım olarak söylemiş olabilirim, 1998 sonlarında ....."ın ofisinde, ...... ...... ....."e verdiği paranın bir kısmını tahsil ettiğini söyledi, ancak ...... ......"la ilgili bir şey konuşulmadı, bu paranın ...... ......"a verildiğine inanmıyorum, müfettiş yorumumu sorunca, ateş olmayan yerden duman çıkmaz dedim, ifademi o şekilde yazdı, verildiği iddia edilen para miktarını bilmiyorum, bir kısmı ile Av. ...... ...... ile ...... ...... arasındaki hesabın kapatıldığını duydum, şeklinde beyanda bulunmuştur.

    Tanık ...... ......;

    Adalet müfettişlerince saptanan 24.7.2002 tarihli beyanında ve duruşmada benzer şekilde;

    Yıllar önce ...... ......"in eşini öldürmesi nedeniyle tutuklu olarak yargılandığı davada Av. ...... ......"la birlikte ...... ......"in avukatlığını yaptım, bu dava neticesinde ...... ......"e verilebilecek en fazla ceza olan 20 yıl verilmiş, neticede dosya Yargıtay"ca da onanarak kesinleşmiştir, bu dava sırasında ...... ......"in ...... ......"a verilmek üzere ...... ......"in işlerini takip eden ...... ......"dan herhangi bir menfaat temin ettiğini veya bu konuda görüşme yaptığını duymadım, ...... ......"le birlikte ...... ......"in birlikte kalmış olduğu cezaevine de ziyarete gitmiş değilim,

    Cevdet Zehir"i cezaevinde ziyaret etmeye gittiğimde bir gün bana "annem ...... ...... dinlendi ama, bir daha dinlenmesinde yarar var, tanık olarak yeniden dinlenmesini istiyorum, mahkemeden bunu talep et" demesi üzerine Av. ...... ...... ile birlikte müvekkilimizin isteğini yerine getirerek talepte bulunduk, mahkeme de bu isteğimizi haklı görerek kabul etti, bir kaç celse tanık arandı, bulunamayınca, yine müvekkilimizin isteği üzerine tanığın dinlenmesinden vazgeçtik, mahkeme de vazgeçmeyi kabul etti ve ...... ...... Başkanlığındaki heyet 20 yıl ağır hapis cezası vermiştir, ben karar aşamasında heyette her hangi bir değişiklik olup olmadığının farkında değilim,

    ...... ......"in ...... ...... Başkanlığındaki heyet tarafından 20 yıl ağır hapisle cezalandırıldıktan sonra gerekçeli kararla kısa karar arasındaki zaman arasında cezaevinden, akıl hastası olduğuna dair dilekçesi konusunda hiçbir bilgim bulunmamaktadır, biz diğer avukat ...... ...... "la birlikte ...... ......"in göndermiş olduğu bu dilekçeden haberdar olduğumuzda şaşırdık, bize danışmadan böyle bir dilekçe vermiş olmasını da yadırgadık, ama buna rağmen ...... ...... o aşamada amacına ulaşmıştı, Yargıtay sadece bu husustan kararı bozdu, ama yeniden yapılan yargılama sonunda da netice değişmedi, söz konusu dilekçenin ...... ......"in vermiş olduğu fikirle verilmiş olabileceğini düşünmüyorum, böyle bir şey duymadım, cezaevindeki hükümlü ve tutuklulardan almış olduğu bir akılla böyle bir şey yapmış olabileceğini düşünüyorum, ben bu dava sırasında da ...... ......"in ...... ......"yla kontak kurduğunu, birlikte görüştüklerini, Mahkeme Başkanı ...... ......"a menfaat sağladıklarını veya sağlama teşebbüsünde bulunduklarını görmedim ve duymadım, ...... ......"in adliyede iş takip ettiğini de işitmedim,

    Eski Mersin 1.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ...... ......"ı, Tarsus ve Mersin"deki mahkeme başkanlıkları nedeniyle tanıyorum, duruşmalar haricinde kendisiyle karşılaşmadık, herhangi bir yakınlığım olmamıştır, hem ...... ...... hem de Tarsus ve Mersin hakim ve savcıları aleyhinde herhangi bir söz duymadım, ...... ......"in adliyede hediye ve cep telefonu dağıttığını, klima taktırdığını, lojmanlara Cine-5 ve çanak anten taktırdığını, adliye bahçesine kamelya ve komisyon kalemine dolap yaptırdığını görmedim ve duymadım, demiştir.

    Tanık ...... ......;

    a) Adalet müfettişlerince saptanan 24.5.2002 tarihli beyanında; "31.12.1997 tarihinden itibaren Mersin Hakimi olarak görev yapıyorum, Mersin"e atandığımda 1.Ağır Ceza mahkemesi üyesi olarak yetkilendirildim, yaklaşık bir yıl bu mahkemede görev yaptım, bilahare 1998 yılının sonlarında Asliye Ticaret Mahkemesi üyesi olarak yetkilendirildim,

    1. Ağır Ceza Mahkemesi"nde görev yaptığım süre zarfında derdest olan ve karara bağlanan dosyalarda dikkatimi çeken şüpheli bir durum olmamıştır, ancak iddia makamını temsil eden ...... ...... zaman zaman bana ve diğer üye ...... ......"e "dikkatli olalım, ...... ......"ın bazı dosyalarda menfaat sağladığını, rüşvet aldığını duyuyorum" diyordu, bunun haricinde başka bir kişiden herhangi biri duyum almadım. Bu mahkemede göreve başladığımda Mahkeme Başkanımız ...... ......"ın yanına hemen hemen her gün ...... ...... isimli şahıs geliyor ve başkan beyle kendi makam odasında saatlerce oturuyorlardı. İçeride ne konuşuyorlardı bilemem, ilk günlerde çok yadırgadım ve üye ...... ......"e "Kim bu ...... ......? Niye geliyor?" şeklinde sordum. O da bana "bu adam yaramaz bir adam, ne olduğu belli değil, sakın yüz verme" dedi. Ben de kendisinden hep uzak durdum, yanıma yaklaştırmadım. Asliye Ticaret Mahkemesine geçtikten sonra da kendisini hiç görmedim.

    ...... ...... adlı şahsın eşini öldürmesi nedeniyle tutuklu olarak yargılandığı dava dosyasında heyete iştirak ettim, Mersin"de o yıl göreve başladığım için adli tatilden yararlanamayacağım düşüncesiyle sanıyorum haziran ayı başlarında senelik izin talebiyle ilgili yazımı Komisyon Başkanlığı kanalıyla Bakanlığa gönderdim, talebim üzerine adli tatilden önce Adalet Komisyonu izine ayrılmamda bir sakınca olmadığına dair aldığı kararı da Bakanlığa göndermişti, iznim tahminimden önce geldi, hatta bu kadar çabuk gelince hayret de ettim, 16 ya da 11 Haziran 1998 tarihinde senelik izine ayrıldım, 18.06.1998 günü yapılan duruşmada oy birliği ile sanığın TCK"nın 449/1, 51/1 ve 59. maddeleri gereğince netice olarak 20 yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına iddia makamının talebine uygun olarak karar verilmiş, bu dosya daha önce Yargıtay"dan bozularak gelmişti, yeniden yapılan ve benim de dahil olduğum duruşmalarda sanık vekilinin talebi üzerine daha önce dinlenmiş olan sanığın annesinin yeniden dinlenmesine heyet olarak karar vermiştik, ben dosyaya yeni çıktığım için ve tanığın dinlenmesinde fayda olacağını düşündüğüm için görüşümü bu şekilde bildirmiştim,

    Bana bu dosyanın hiçbir safahatında Mahkeme Başkanı ...... ......"ın veya başka bir kişinin en ufak bir baskısı veya iması olmamıştır. Zaten böyle bir şey hissetseydim izin kullanmaz kararın çıkmasını beklerdim, bu nedenle bu dosyada şüphelendiğim hiçbir şey olmamıştır.

    ...... ......"ın ...... ...... hakkındaki olumsuz düşüncelerinin neden kaynaklandığını bilmiyorum. Aralarında benim bildiğim kadarıyla bir çekişme yoktu. Buna rağmen ...... ...... ısrarla ...... ...... "ın bazı dosyalarda menfaat temin ettiğini, bu nedenle dikkatli olmamız gerektiğini söylüyordu, ben bu uyarıları ciddiye almamıştım ve inandırıcı bulmamıştım,

    Ben ...... ......"ın, ...... ......"ın 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki iddia makamını temsil görevinden alınması için Mersin C.Başsavcısı ...... ......"dan talepte bulunduğunu, bunun üzerine Başsavcının da ...... ......"la konuştuğunu duymadım, ...... ......"dan da işitmedim,

    İzinden döndükten sonra ...... ......"la karşılaştığımda bana 18.06.1998 tarihli duruşmayı kastederek son celsede Hâkim Recep Kılıç görüşünü bildirmeden önce bu dosyada para döndüğünü anlatmak için kendisine parmağını oynattığını, ...... ......"ın da bu hareketini gördüğünü bana söylemişti. Ama ben bunu ...... ......"tan sormadım, kendisi de bana anlatmadı, demiştir.

    b) Duruşmada; Önceki beyanlarının doğru olduğunu, ...... ...... davasında üye olarak, başkan veya başkaları tarafından yönlendirilmesinin sözkonusu olmadığını, aynı şekilde annesinin dinlenmesi konusunda da mahkeme başkanı tarafından kendisine herhangi bir telkinde bulunulmadığını söylemiştir.

    Tanık ...... ......;

    a) Adalet müfettişlerince saptanan 22.5.2002 tarihli beyanında; 1990"dan, emekli olduğum 22.04.2001 tarihine kadar Mersin"de Hakim olarak görev yaptım, önceleri asliye ceza mahkemesine baktım, daha sonra kalp hastalığım ve kendi isteğim nedeniyle 1993 yılından itibaren emekli olduğum tarihe kadar 1.Ağır Ceza Mahkemesi"nde üye olarak çalışmaya başladım, 1996 yılı sonlarında Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ...... ......, eski Başkan ...... ......"ın Konya"ya atanması nedeniyle Mersin 1.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına atandı, mahkemenin diğer üyesi ise ...... ......"di, ilk yıllarda ...... ......"da bizde üyeydi, tarihlerini tam olarak hatırlayamıyorum,

    ...... ...... Mersin"e geldiğinde yanında çok sık görüştüğü "...... ......" olarak tanınan ...... ...... vardı. Diğer hakim ve savcılarla olduğu gibi beni de ......"la tanıştırdı, ......"ın bilgisayar mühendisi olduğunu söylemişti, bu nedenle bize de itimat telkin etmişti, ...... ...... seyrek de olsa bizim yanımıza uğrar, çayını içerdi, ...... ......"ın yanına ise sıkça gelir giderdi, ancak ben ...... ......"in herhangi bir işe karıştığını, bir ricada bulunduğunu, aracılık yaptığını görmedim ve duymadım, ancak 1998 yılı sonları olabilir, bizim duruşma Savcımız ...... ...... herhalde hakkında olumsuz şeyler duymuş olacak ki ...... ......"i adliyeye sokmamaya başladı, hatta polislere dahi onu takip ettiriyordu,

    ...... ...... dosyasını çok iyi hatırlıyorum, bu şahıs eşini öldürmüştü ve tutuklu olarak yargılanıyordu, bu davayla ilgili ilk karar verildiğinde mahkeme başkanı ...... ......"dı, ismini hatırlayamadığım diğer üye ve başkan sanığın TCY".nın 452/1 ve 51.maddeleri gereğince cezalandırılmasını, C.Savcısı ...... ......"ın talebine aykırı olarak istemişlerdi, ben ise yazdığım muhalefet şerhinde sanığın TCK"nın 449/1 ve 51. maddeleri gereğince cezalandırılmalarını istemiştim, ...... ......"ın temyizi üzerine dosya Yargıtay"da isteğe uygun olarak bozulup geldi ve yeniden yapılan yargılama sonucunda Yargıtay kararında belirtildiği şekilde TCK"nın 449/1, 51/1 ve 59. maddeleri gereğince C.Savcısı ...... ......"ın talebine uygun olarak sanığın 20 yıl ağır hapsine karar verildi,

    Yargılama sırasında sanık vekili, sanığın annesinin yeniden dinlenmesi konusunda talepte bulunmuştu, ben görüşümü Mahkeme Başkanı ...... ......"a "bu tanık daha önce dinlenmişti, görgüye müstenit bilgisi yok, dosyaya ne yenilik getirecek, dinlenmesin" şeklinde söyledim, bu istek hakkında C.Savcısının ne talep de bulunduğunu hatırlayamıyorum. Başkan ...... ...... "dinlenmesinde fayda var" dediği için, ben ve diğer üye sesimizi çıkarmadık" ara kararıyla yeniden dinlenmesine karar verdik, kaç celse bu tanık yeniden dinlenmek için arandı şu anda bilmiyorum, karar vereceğimiz son celseye Üye ...... ...... adli tatil nedeniyle ayrıldığı için, yerine Hakim ...... ...... çıkmıştı, son karar için duruşma salonunu boşaltarak ara verdik, Başkan ...... ...... bana hüküm için görüşümü sordu, benim daha önceden muhalefet şerhinde görüşüm belli olduğu için biraz da sinirlenerek: "benim görüşüm belli" dedim ve hastalığım nedeniyle tuvalete gitmek için duruşma salonundan ayrıldım, Başkan ...... ......, Üye ...... ...... ile C. Savcısı ...... ...... duruşma salonunda kaldılar, daha sonra döndüğümde oybirliği ile benim de düşündüğüm şekilde TCK"nın 449/1, 51/1 ve 59. maddeleri gereğince karar verdik, gerekçeli kararın yazımı aşamasında tutuklu sanık cezaevinden gönderdiği dilekçesinde kendisinin akıl hastası olduğunu ileri sürmüş, sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay TCK"nın 46. maddesi açısından değerlendirmesi gerektiğinden kararı bozdu, yeniden yapılan yargılama sonucunda aynı karar yeniden verildi,

    Benim bu dosyada dikkatimi çeken herhangi bir şey olmamıştır. Gerçi duruşmalara çıkan Savcı ...... ......"ın anlattığına göre, ben tuvalet için duruşma salonundan ayrıldığımda, ...... ......"a "dosyada para alınıyor" şeklinde bir parmak hareketi ile işaret yaptığını, onun üzerine ...... ......"ın sanığın TCK"nın 449/1. maddesinden cezalandırılmasını istediğini bana o günlerde söylemişti.

    Hatırladığım kadarıyla bu duruşmadan önce mahkeme başkanı ...... ......, ...... ......"la görüşerek, duruşma savcısı olan ...... ......"ın değiştirilmesini istemiş, Başsavcı da ...... ......"a Mahkeme başkanının bu talebini iletmiş, ...... ...... karar aşamasında olan önemli bir dosya olduğunu, bu dosya karara bağlandığında 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki görevi bırakabileceğini söylemiş, ben bunu o tarihlerde ...... ......"dan duymuştum, ancak bu konuşmayı dosya karara bağlanmadan önce mi yaptı, yoksa sonra mı yaptı, üzerinden zaman geçtiği için hatırlayamıyorum demiş,

    b) Duruşmada da benzer anlatımlarda bulunmuştur.

    Tanık ...... ......;

    a) Adalet müfettişlerince saptanan 28.5.2002 tarihli beyanında; Yakın arkadaşı olan ...... ......"in yargılanmasında dikkatini veya şüphesini çeken bir husus olmadığını, ne ...... ......"e, ne de diğer hakim veya savcılara rüşvet vermediğini, verilmesine aracılık etmediğini, arkadaşı ...... ......"dan da rüşvet verildiğine ilişkin herhangi bir şey duymadığını söylemiştir.

    b) Duruşmada; Önceki beyanının doğru olduğunu, haricen duyduğuna göre, 5-6 yıl önce görevden alınan bir polis memurunun adliyeden intikam almak için, ....."a baskı yaparak, adliye ve ..... ....., aleyhine beyanda bulunmaya zorladıklarını, ...."ın baskı sonucu konuşmak zorunda kaldığını, iddiaların iftira olduğunu beyan etmiştir.

    Tanık ..... .....,;

    Adalet müfettişlerince saptanan 11.6.2002 tarihli beyanında ve duruşmada; ..... ....., ve ..... .....,"i tanımadığını, ..... .....,"la birlikte ..... .....,"e herhangi bir para vermediğini, para verildiğini de duymadığını, ....."ın, ..... .....,"la tanıştığını söyleyerek, davaları olan kişileri dolandırmış olabileceği kanaatinde olduğunu beyan etmiştir.

    Tanık ..... ..........;

    Adalet müfettişlerine gönderdiği 14.8.2002 tarihli yazılı beyanında; .. isimli şahsı tanımıyorum, Mersin"de göreve başladığımda Başsavcıvekili ..... ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin duruşmalarına çıkıyordu, haftada 3 gün duruşmaya çıkması, duruşmaların uzun sürmesi ve yaşı nedeniyle öğleden sonraki mesailerinden randıman alınamıyordu, ayrıca zaman zaman görevim icabı adliyeden ayrıldığımda, yerime bakan Başsavcıvekilinin de yerinde olmaması sorun yaratıyordu, bunları kendisine uygun bir dille anlatıp, duruşmalara başka bir savcının çıkmasının uygun olacağını söyledim, kendisi de yorulduğunu, biraz da huzursuz olduğunu ancak, görev verilecek arkadaş belirlenene kadar duruşmalara devam edebileceğini söyledi, teklifini kabul ederek, başka bir savcıyı görevlendirdim.

    Tam hatırlayamadığım bir tarihte, kütüphanede çalıştığım bir esnada, ..... ..... yanıma gelerek, bir konu hakkında görüş sormak istediğini söyledi, oturttum, o tarihte Yargıtay C.Savcısı olarak görev yapan ...... ......"dan bahisle, 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olduğu dönemde, bir dosya ile ilgili olarak Mustafa Ünal"a verilmek üzere birinin para aldığını, ancak para alınmasına rağmen, istediği şekilde davanın sonuçlanmadığını, paranın geri iade edilmediğini, bu nedenle Ankara"ya gidip, kendisi ile görüşmek istediğini, gerekirse şikayet edeceğini söyledi, konuyla ilgili olarak ayrıntı istenmesine rağmen tahkikata geçilmesini gerektirecek bir bilgi veremeyeceğini, konuyu bizzat kendisi ile görüşüp çözeceğini söyledi, ayrıntı alınamayınca, konuyu doğrudan Yargıtay Başsavcılığına bildirmesinin vatandaşlık ödevi olduğunu, bilgi ve belge varsa mutlaka ilgili mercilere bildirmesini, bazen kötü niyetli kişilerin hâkim ve savcıya verilme bahanesiyle para almış olabileceklerini, bu konunun da bu şekilde olabileceğini, bu hususların da göz önüne alınarak konunun değerlendirilmesini söyledim, tahkikata başlayacak derecede bilgi alsaydım, konunun gereğini yapardım demiştir.

    Dosyadaki diğer bilgi ve belgeler ise şu şekildedir.

    Erdemli C.Başsavcılığının 19.7.2002 tarih ve 2002/537 sayılı yazı ve eklerine göre; ..... ....., ve ..... .....,"nın teyzesinin oğlu olduklarını belirttikleri tutuklu ..... .....,"le 9.1.1998 tarihinde görüşme isteklerinin olumlu bulunarak, C.Savcısının izniyle görüştükleri anlaşılmıştır.

    Telefon tespiti konusunda yapılan araştırmada, telefonların detay verme özelliğinin bulunmadığı, ayrıca telefon hizmetleri yönetmeliğine göre geriye dönük olarak en fazla 6 ayın detay bilgilerinin verilebileceği bildirilmiştir.

    ..... ....., adına düzenlenen talep formuna göre, ..... .....,"ın refakatinde, ..... ....., ..... ....., .. ..... .....,, ..... ....., ..... ....., ..... ..... ve ..... .....,"ın, 5-11.4.1998 tarihleri arasında Antalya C.Başsavcılığı misafirhanesinde konakladıkları anlaşılmaktadır.

    Mersin 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 1996/347 esas sayılı dosyasının incelenmesinde;

    Mersin C. Başsavcılığının 18.12.1995 gün ve 426 sayılı iddianamesiyle sanık ..... ....."in TCK"nın 449/1, 51/1, 40, 31, 33 ve 36. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, 14.05.1996 tarihli oturumda; Cumhuriyet Savcısı ..... .....,"ın, sanığın TCK"nın 449/1, 31, 33 ve 40. maddeleri gereğince cezalandırılması yolundaki mütalaasına aykırı olarak, Mahkeme Başkanı ..... ....., ve üye ..... .....tarafından sanığın TCK"nın 452/1, 51/1, 59/2, 31, 33, 2918 S.K.nun 119. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, üye Muharrem Serin"in ise sanığın TCK"nın 449/1 ve 51/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması doğrultusunda oy kullandığı,

    Kararın C.Savcısının aleyhe temyizi üzerine, Yargıtay 1.C.D.nin 13.11.1996 gün ve 3222-3633 sayılı ilamı ile; "Dosyanın ve Adli emanetin 1995/1841 sayısında kayıtlı C:36828 seri nolu tabancanın Adli Tıp Meclisine gönderilip balistik incelemeden geçirtilmek ve daire incelemesine konu edilmek suretiyle sanığın savunmasında zikrettiği mizansenle, eline maktule tarafından itici darbe vurulduğunda bitişik yada yakın atış bulgusu taşımayan kafaya isabet eden bu mermi yarasının fennen oluşmasının mümkün olup olmayacağı değerlendirilerek,

    a-Hasıl olacak sonuca göre sanığın eylem kastının Yasanın 449 yada 452/1 maddelerine uyar olup olmadığının tartışılması gerekirken ve yetersiz inceleme ile vasıf tayini,

    b-Kabule göre de, Yasanın 29/son maddesindeki veriler olaya uygulanmak suretiyle cezanın teşdiden tayininin oluşa ve sonuca uygun düşeceğinin gözetilmemesi" isabetsizliklerinden tebliğnameye uygun olarak bozulduğu, bozma üzerine dosyanın 1996/347 esas sırasına kaydedildiği, Başkan ..... ..... ve üyeler ..... ....., ile ..... ....., tarafından yapılan 30.12.1996 tarihli 2. tensiple duruşmaların başladığı, 27.01.1997 tarihli oturumda bozma İlamına uyulduğu, müteakip on oturumda, bozma ilamı doğrultusunda gerekli araştırmaların yapılarak delillerin toplanmasına çalışıldığı,

    25.11.1997 tarihli oturumda tüm kanıtların toplanması üzerine, iddia makamını temsil eden C.Savcısı ..... .....,"dan esas hakkındaki mütalaasının sorulduğu, iddia makamının daha önce 21.03.1996 tarihinde vermiş olduğu mütalaasını aynen tekrar ederek, sanık ..... .....,"in TCK"nın 449/1, 51/1, 31, 33 ve 40. maddeleri gereğince cezalandırılmasını istediği, sanık müdafiileri olan Av. ..... ..... ile Av. ..... .....,"un savunmalarını hazırlamak üzere mehil istemeleri üzerine Başkan ..... ....., üyeler ..... ..... ve ..... ....."tan oluşan heyetin oy birliği ile sanık müdafiilerine savunmalarını hazırlamak üzere süre vererek, duruşmayı 09.12.1997 tarihine erteledikleri,

    09.12.1997 tarihli oturumda sanık müdafilerinden Av. ..... .....,"nın söz alarak, yurt dışında olduğu için savunmayı hazırlayamadığını, bu yüzden diğer avukat arkadaşıyla birlikte ortak savunma hazırlamak için süre talep etmesi üzerine yine aynı heyetçe sanık müdafilerine savunmalarını hazırlamak üzere süre verilip, sanığın tutukluluk durumunun 30.12.1997 günü incelenmesine karar verilerek, duruşmanın 47 gün sonraya 26.01.1998 gününe ertelendiği 30.12.1997 tarihinde sanığın oy birliği ile mütalaaya uygun olarak tutukluluk halinin devamına karar verildiği,

    26.01.1998 günlü duruşmada, daha önceki mahkeme heyetinde değişiklik olması nedeniyle 2. üye olarak Hakim ..... .....,"in duruşmaya iştirak ettiği, bu celse sanık vekillerine savunmaları sorulduğunda, kendilerinin savunmaları hazırladıklarını, ancak müvekkillerinin savunmasını bizzat kendisinin hazırlayacağını beyan etmesi nedeniyle sanığın savunmasını bizzat kendisinin hazırlaması için "kısa bir süre" talep ettiklerini söyledikleri, sanıktan sorulduğunda, avukatlarının söylediklerine katıldığını beyan ettiği, savunmasını bizzat kendisinin yapacağını, savunma için hazır olmadığını belirttiği, bunun üzerine Başkan ..... ....., üyeler ..... ..... ve ..... ....."den oluşan heyetçe oy birliği ile sanığa savunmasını hazırlamak üzere mehi1 verilmesine karar verilerek duruşmanın 19.02.1998 tarihine ertelendiği,

    19.02.1998"deki celsede Av. ..... ....."un mazeret dilekçesi verdiği ve Erdemli C.Savcılığıyla yapılan telefon görüşmesinde, sanığın hastaneye sevk edilmesi nedeniyle duruşmada hazır edilemeyeceğinin bildirilmesi sebebiyle, duruşmaya katılmasının beklenmediğinin yazılı olduğu, bir önceki heyetçe oy birliği ile sanık vekili Av. ..... .....,"un mazeretinin kabulüne, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilerek duruşmanın 19.03.1998 tarihine talik edildiği,

    19.03.1998 günlü duruşmaya tutuklu sanığın getirildiği, iddia makamını temsil eden C.Savcısı ..... .....,"ın eski mütalaasını aynen tekrar ettiği, her iki sanık müdafiinden esas hakkındaki savunmaları sorulduğunda, daha önce tanık olarak dinlenmiş olan ve "29.2.1996 tarihli oturumda dinlenip, silah sesi üzerine salondan baktığında bir şey görmediğini, ikinci silah sesi üzerine de, sesin oğlunun bulunduğu daireden geldiğini anlayarak, oğlunun evine gitmek için dışarıya çıktığında, kapıda oğlu ..... ile karşılaştığını, perişan bir vaziyette bulunan oğluna sorması üzerine, ..... vuruldu demesi üzerine başka bir şey sormadığını beyan eden" sanığın annesi ..... ....."in, o tarihte sanığın baskısı sonucu bildiği bazı şeyleri duruşmada konuşmadığını, oysa olay günü sabahı maktûlün, sanığın annesine, ..... ....."in kendisini başka kadınlarla aldatarak boynuzladığını, kendisinin de kocasını başka şahıslarla aldatarak boynuzlayacağını söylediğini, annesinin de bunu oğlu ....."e söylediğini, aynı gün akşamı bu olayın meydana geldiğini, bu hususların açıklığa kavuşması için adı geçen tanığın yeniden dinlenmesini istediklerini, ondan sonra savunma yapacaklarını belirtikleri, sanıktan sorulduğunda ise, vekillerinin beyanı doğrultusunda ifadede bulunduğu, iddia makamını temsil eden C.Savcısı ..... .... sanık vekillerinin beyanında geçen hususun varlığı kabul edilse dahi, maktulün böyle bir serzenişte bulunmasının makul olduğunu, sanığın annesinin bunu mahkeme huzurunda beyan etse dahi neticeye etkili bir hususun olmayacağını, bu nedenle tekrar dinlenmesinin gerek olmadığını bir önceki celsede sanık ve vekillerinin talepleri doğrultusunda mahkemece verilen ara kararı uyarınca savunmayı bizzat sanığın yapması ve sanık vekillerinin de bilahare savunmalarını yapmaları gerektiğini belirttiği, bunun üzerine aynı heyetçe oy birliği ile "sanığın annesinin duruşmada verdiği ifadesinin dışında başka bilgilerinin olabileceği belirtildiğinden ve savunmaya da taalluk ettiğinden, annesi ..... ....."in dinlenmesine" ve "tanık ..... .....,"in yeniden ihzaren celbine" karar verilip, duruşmanın 28 gün sonraya 16.04.1998 gününe talik edildiği,

    16.04.1998 tarihli oturuma ait duruşma tutanağında, tanık yoklamasının yapıldığı, tanığın hazır olmadığı, ihzara verilen cevapta adresinin kapalı olduğunun bildirildiği; sanık vekilleri tanığın bayram nedeniyle memleketine gittiğini, dönmediğini, bu gün veya yarın döneceğini, duruşmada hazır edeceklerini söyledikleri, aynı heyetçe oy birliği ile verilen ara kararında "tanık ..... .....,"in yeniden ihzarına ve sanık müdafiilerince hazır edilmesi için kendilerine ihtarat yapılmasına, bu kez de hazır edilmediği takdirde dinlenmesinden vazgeçilmesi hususunun düşünülmesine" ve celsenin 05.05.1998"e ertelenmesine karar verildiği,

    05.05.1998"deki oturumda sanık müdafiilerinin mazeret dilekçesi verdiği ve tanık ......."nin hazır edilmediği, bu duruşmada da aynı heyetçe oy birliği ile alınan ara kararında "tanık ..... .....,"in yeniden ihzaren celbine, bu kez de hazır edilmediği takdirde dinlenmesinden vazgeçilmesine" denerek, duruşmanın 02.06. 1998"e talik edildiği,

    02.05.1998 günlü duruşmada da sanık vekillerinin yine mazeret dilekçesi verdikleri, tanığın ihzarına verilen cevapta adresi kapalı olduğundan temin edilemediğinin belirtildiğinin tutanağa dercedildiği, sanık ..... .....,"in duruşmada "..... .....,"i dinletmeyeceğiz" şeklinde beyanda bulunması üzerine, aynı heyetçe oy birliği ile alınan ara kararında "tanık ..... ....."in dinlenmesinden vazgeçilmesine" karar verildiği, sanıktan sorulduğunda, kendisinin avukatlarının savunmayı uzatacaklarını bilmediğini, cezaevindeki görüşmede kendilerine kızdığını, bir 10 günlük süre verilirse "bir yakını avukatı aracılığı ile savunmasının hazırlayacağını" beyan ettiği, iddia makamını temsil eden C.Savcısı Osman Can"ın, daha önce vermiş olduğu mütalaasını aynen tekrar ettiği, sanıktan tekrar sorulduğunda, "kısa bir süre verilsin, savunmamı hazırlayacağım" dediği daha sonra yine Başkan ..... .....,, Üyeler ..... ..... ve ..... .....,"den oluşan mahkeme heyetince oy birliği ile "sanığa savunmasını hazırlamak üzere süre verilmesine" ve "duruşmanın 18.06.1998 gününe ta1ik edilmesine" karar verildiği,

    18.06.1998 tarihli oturumda mahkeme heyetinde değişiklik olduğu, 2. üye durumunda olan Hakim ..... .....,"in yerine hakim ..... .....,"ın katıldığı, heyetteki diğer kişilerin ise, Başkan ..... ..... ve ..... ....."in olduğu, C.Savcısı ..... ....."ın eski mütalaasını yine tekrar ettiği, sanık müdafiileri Av. ..... ....., ile Av. ..... .....,"nın müştereken savunmalarını yaptıkları, sanığın da müdafiilerinin duruşmada ifade ettikleri savunmalarına aynen katıldığını belirttiği, bunun üzerine duruşmaya son verilerek, iddia makamının mütalaasına uygun bir şekilde oybirliğiyle sanık ..... .....,"in TCK"nın 449/1, 51/1, 59, 31, 33 ve 40. maddeleri gereğince 20 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verildiği,

    Kısa kararın tefhiminden sonraki günlerde, tutuklu sanık ..... .....,"in cezaevinden gönderdiği 23.06.1998 tarihli dilekçesinde "...bu güne kadar mahkemenize bildirmediğim bir hususu arz etmek istiyorum. Olay günü ailevi bir meseleden dolayı açıklayamadığım sebepten şuurumu kaybetmiştim. Bu güne kadar bu konuyu dile getirmedim. Zira geçmişim vardır. Hiç kimsenin beni deli olarak görmesini istemiyordum. Olay öncesine dayanan psikolojik rahatsızlığım vardı. Hatta tedavide gördüm. Doktora sevkimle, cezai ehliyetinin olup olmadığının tespitini istiyorum. Doktor reçetelerini bilahare ibraz edeceğim.." dediği, kararın re"sen, sanık ve müdafilerinin temyizi üzerine, Yargıtay 1.C.D.nin 22.12.1998 tarihli ilamı ile "cezai ehliyetin araştırılması bakımından" bozulduğu, bozulan kararın aynı mahkemenin 1999/31 esasına kaydedildiği,

    Bozma uyarınca yapılan yargılama sonunda 25.01.2000 tarihinde C.Savcısı . ...... ....."ın mütalaasına uygun olarak, Başkan ...... ......, Üyeler ...... ......, ve ...... ...... tarafından sanık ...... ......"in TCK"nın 449/1, 51/1, 59, 40, 31, 33 ve 36. maddeleri gereğince sanık ...... ......"in 20 yıl ağır hapis cezası İle cezalandırılmasına karar verildiği,

    Hükmün sanık müdafiince temyizi üzerine, Yargıtay C.Savcısı Mehmet Yalçın"ın 19.04.2000 tarihli "onama" istekli tebliğnamesi üzerine, Yargıtay 1.C.D.nin 20.06.2000 tarihli ilamı ile onandığı, onama hükmünün 22.06.2000 tarihinde yapılan murafaada, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ...... ...... "ın huzurunda, sanık müdafii Av. ...... ......"un yokluğunda tefhim edildiğinin yazılı olduğu,

    Saptanmıştır.

    Bu kanıtlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Kasım Sümer"in, diğer sanık Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ...... ...... ile içli dışlı ve çok samimi olduğu, Adliyeden pek dışarı çıkmadığı, ...... ......"ın odasına teklifsiz girip-çıktığı, birlikte Ankara"ya gittikleri, yazlıkta ailece beraber oldukları, ...... ......"ın yurt dışında ...... ......"in kız kardeşinin evinde misafir kaldığı, keza ...... ......"ın babasının Mersin"e geldiğinde oğlunun evinde değil ...... ...... "in evinde kaldığı, tüm dosya kapsamı ile sabit olup, bu ilişkiyi istismarla iş takip ettiği de bir gerçektir.

    Bu durumu kullanarak kazanç sağlayan ...... ......, ...... ...... olayında da ...... ...... ve onun ortağı olan ...... ...... ile irtibata geçmiş, karısını öldürmekten sanık ...... ......"in bozma ilamı karşısında, bozmadan önceki kararın verilmesi ve daha az bir ceza ile kurtulmasını temin için görüşmeler yapmış, ...... ......"nın bürosunda anlaşma yapılmış burada da miktarı net olarak saptanmasa da döviz cinsinden bir miktar para bu gaye ile ...... ......"e verilmiştir. Bu husus tanık ...... ......, sanık ...... ...... ve ...... ......"nın beyanları doğrulanmıştır.

    ...... ......"in, ...... ......"e yardımcı olmak için para aldığı yukarıda ayrıntılı olarak sergilenen kanıtlarla doğrulanmış ise de, sorunun çözümü, ...... ......"in ...... ...... ve ...... ...... ile yaptığı bu görüşme ve anlaşmayı Mahkeme Başkanı sanık ...... ......"a intikal ettirip ettirmediği, bir başka anlatımla ...... ......"ın bu para alımından ve karşılığında ...... ......"e az ceza verileceğinden haberdar olup olmadığının saptanmasına bağlıdır.

    İlyas Kaya"nın anlatımına tanıklık eden C.Savcısı ...... ......, C.Savcısı ...... ......ve ...... ......"ın anlatımları irdelendiğinde;

    C.Savcısı ...... ......1997 yılı Temmuz ayında Kırıkkale"den Mersin"e tayin olduğunu, oluşu 1996 yılı Ekim ayında hemşehrisi ...... ......"nın Kırıkkale"ye gelişinde kendisine anlattığını söylemekte oysa olay, Cezaevi kaydı ile de sabit olduğu gibi Ocak 1998 tarihindedir. Yine ....."ın naklettiğine göre para verilirken ...."ın yanında ...... ......, kendi yanında da ...... ......vardır, bu beyan da ...... ...... tarafından doğrulanmamıştır.

    C.Savcısı ...... ......yine bilgisini ...... ......"nın kendisine anlatımına dayandırmış, sanık ...... ......"ın tasvip etmediği davranışları ve ...... ......ile olan ilişkisi ve söylentileri değerlendirerek ...... ......"ın bu iş içinde olacağını kanaat olarak belirtmiştir.

    Tanık ...... ...... da yine ...... ......"nın anlatımı gereği beklenen kararın çıkacağını, bir gün evvel ...... ......"in ...... ......ile telefonla konuşup, bilahare de kendisine konuştuğunu ve problem olmadığını söylediğini nakil ile ...... ......"ın .... ile yaptığı anlaşmadan haberdar olduğunu beyan etmiştir.

    Sanık ..... ..... tarafından bu tanık beyanları doğrulanmamış, ...... ......"in bu hareketinden sanık ...... ......"ın haberdar olduğu hususu ispatlanamamış, olayın gelişimi de bu hususu doğrulamamıştır; şöyle ki; sanık ...... ......"in TCK"nın 452. maddesi ile cezalandırılmasına ilişkin ilk hüküm Yargıtay"ca Adli Tıp görüşü alınıp, sonucuna göre hüküm verilmesi nedeniyle bozulmuş, Adli Tıptan gelen rapor eylemin kasten icra edildiğini kanıtlamıştır. Hükmü temyiz eden C.Savcısı ...... ......iddia makamında yine aynı şekilde ilk hükme muhalefet eden üye de heyette bulunmaktadır. TCK"nın 59 ve 51. maddelerinin uygulandığı olayda mahkeme başkanının daha az ceza verme imkanı hukuken mevcut bulunmamakta olup, bunu mahkeme Başkanı ve sanık müdafileri de bilebilecek durumdadırlar.

    Diğer yönden, ...... ......"in hükümden sonra TCK"nın 46-47. maddelerinin uygulanmasının araştırılması için ...... ......"ca ...... ......"e haber gönderdiği hususu da söylentiden ibaret kalmış, kimse tarafından doğrulanmamış, yine aynı şekilde ...... ......"in annesinin tekrar dinlenmesi hususu da bu kapsamda değerlendirilmiştir.

    Sanık ...... ......"ın, ...... ......"le olan samimi ve mahkeme Başkanından beklenilmeyen ve o makama yakışmaz tutumu kabullenilmekle birlikte, rüşvet ve bu suça aracılık eylemlerinin oluştuğu kuşkulu görülmüş, bu yöndeki kanıtlar hükme yeter mahiyette ve inandırıcı bulunmamış, dolayısıyla bir rüşvet anlaşmasının oluşmadığı, bu nedenle rüşvet almak-rüşvet vermek ve buna aracılıktan sanıkların cezalandırılmalarına mevcut kanıtların yetersiz olduğu, ancak bu olayda sanık ...... ......"in eyleminin mahkeme Başkanı ile yakınlığını kullanarak ...... ......"in daha az ceza alacağını temin düşüncesi ile menfaat sağlamak suçunu oluşturduğu TCK"nın 278. maddesinde tanımlanan bu suçun da 4616 sayılı Yasa kapsamında bulunduğu sonucuna varılmış olmakla, sanıklar ...... ......, ...... ......, ...... ......, ...... ...... ve ...... ......"in üzerlerine atılı rüşvet almak ve vermek suçlarından ayrı ayrı beraatlerine, sanık ...... ...... hakkındaki kamu davasının ise suç tarihi de nazara alınarak, 4616 sayılı Yasanın 1/4. maddesi uyarınca kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine ilişkin verilen kararlarda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.

    Bu itibarla, C.Savcısının tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan Özel Daire hükmünün onanmasına karar verilmelidir.

    SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

    1-Yargıtay 5.Ceza Dairesinin 17.12.2004 gün ve 4-3 sayılı hükmünün ONANMASINA,

    2-Dosyanın Yargıtay 5.Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine,

    3-29.11.2005 tarihinde yapılan müzakerede tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi