10. Hukuk Dairesi 2010/13802 E. , 2012/3480 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, haksız fiil sonucu öldürülen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtilen gerekçe ile, davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, ... dışındaki davalılar .... mirasçıları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, hükmü temyiz eden davalılardan ..., ... ve ... dışındaki davalıların tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava açıldıktan sonra ölen (bir kısım davalılar murisi) ...’ın “...” olan soyadının, karar başlığında “...” olarak yazılmış olmasının maddi yazım hatasına dayalı olduğu ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 304. maddesi gereğince mahallinde düzeltilmesinin mümkün bulunduğu gözetilerek, bu husus bozma konusu yapılmamıştır.
3- Davalılardan ..., ... ve ...’ın temyiz itirazlarının incelenmesinde; bilindiği üzere; yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. Anayasanın 36. ve HMK 27. (HUMK"nun 73.) maddelerinde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre; mahkeme, tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde, taraflar yargılamaya katılmasalar bile mutlaka dava ve duruşmadan haberdar edilmelidirler. Duruşmaya gelinmese dahi ilgilinin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanarak işin esasına girildikten sonra deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gereklidir. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında,
belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Bu nedenle tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tüzüğü (Yönetmeliği) hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve Yönetmeliğin amacı, tebliğin muhatabına ulaşması, konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, kanun ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Kural olarak tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen son adresinde yapılır. Ancak tebliği alacak kişinin müracaatının bulunması, kabulü koşuluyla her yerde yapılabilir. (Teb.K.m.1O) Tebligatı, tebliğ muhatabı adına almaya yetkili kimseler yasayla ayrıca belirtilmiştir. Bunlar; vekil, yasal temsilci, tüzel kişinin organları, kıta komutanları, amir ve memurlar, aynı çatı altında oturan aile bireyleri, hizmetçileri, daimi memurları vs. kimselerdir. Kendisine tebligat yapılacak kimse geçici olarak adresinde bulunmazsa tebligat kendisiyle birlikte oturan aile efradına yapılır.(Teb.K.m.16) Aile efradı kavramı geniş anlamda aileyi kapsamaktadır.(M.K.m.367) Buna göre, karı-koca, hısım ve evlatlık gibi birlikte oturan kimseler aile efradı sayılır. Buna sıhrî hısımlık da dâhildir. Bütün bunların yanında tebligatın geçerliliği için, tebliği alacak kişinin o aile ile birlikte oturmuş, orayı adres olarak seçmiş olması da zorunludur. Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği, yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği ve adres kayıt sisteminde de kayıtlı olmadığı takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır. (Teb.K.m.35)
Açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde eldeki davayla ilgili olarak; hükmü temyiz eden davalılardan, davanın esasına ilişkin olarak cevap verenlerin, davadan ıttıla sahibi oldukları ve savunmalarını yaptıkları düşünüldüğünde; geriye kalan davalılardan ..., ... ve ...’a dava dilekçesi tebliğ edilmeksizin ve böylece savunma hakkı verilmemek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan ..., ... ve ...’ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılardan ..., ... ve ...’ın sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz harcının anılan davalılara iadesine, 28.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.