Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3332
Karar No: 2018/8903
Karar Tarihi: 03.12.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/3332 Esas 2018/8903 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2017/3332 E.  ,  2018/8903 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi

    Taraflar arasındaki tespit davası nedeniyle Yerel Mahkemece verilen hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi ve davalılardan ..., ... vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, temyiz konusu hükme ilişkin dava, HMK’nun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
    K A R A R
    A)Davacı İstemi:
    Dava, davacının, davalılar nezdinde ev hizmetlerinde çalıştığı 11.06.2010 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
    B)Davalı Cevabı:
    Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; iş kazası sayılma koşullarının somut olayda bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı işverenler vekili cevap dilekçesinde özetle; davalıların işveren sıfatına haiz olmadığını, aile dostu olduklarını beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    İlk derece Mahkemesince " davacı tespitini talep ettiği tarihte davalıların evinde ev hizmetlerinde çocuk bakıcılığı ve temizlik işçisi olarak çalıştığı davalının evinde çalışırken düşerek yaralandığı buna ilişkin bir kısım davalı tanıklarının da belirttiği gibi davacının davalının evine geldiğini belirttiği davalıların, davacının aile dostu olduğunu evde düşmesi sonucu yaralandığı beyanlarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı" gerekçesi ile davanın kabulüne “Davacının yaralanmasına ilişkin davaya konu olayın 5510 Sayılı Kanunun 13/a-b maddeleri kapsamında iş kazası olduğunun tespitine” karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu;
    Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı Kurum müfettişlerince davalılar ile davacı arasında bir hizmet akdinin bulunduğu saptanamadığından olayın iş kazası olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesi ile kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
    Davalı işveren vekili istinaf dilekçesinde özetle; olaya geniş çerçeveden bakıldığında işçi ve işveren durumunun mevcut olmadığını, aile dostu olunduğunu beyanla kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    Bölge Adliye Mahkemesince “... 5510 sayılı Yasa"nın 13/a maddesinde sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan beden ya da ruhen özüre uğratan olayın iş kazası sayılacağı düzenlemiş olup, dosyadaki bilgi, belge ve tanık beyanları bu çerçevede incelendiğinde; davalıların evinin bulunduğu ... Villaları Sitesinin bekçisi ..."ün, davacının bazen on günde bir, bazen ayda bir davalıların evine yalnız geldiğini belirtmesi, davalı ..."un, davacıyı evde çocuğu ile birlikte yalnız bırakması, davacının evin inşaat halindeki üst kat merdivenine çıkması, davacının ..."deki adresinden sıklıkla tek başına davalının ..."deki evine gelmesinin misafirlikten öte bir durum olduğu, olayın meydana geliş şeklinde göre davacının, davalının evinde temizlik işlerini yaparken kaza geçirdiği, davacının sigortasız çalıştırılmasının olayın iş kazası sayılmasına engel olmadığı... "gerekçesiyle
    "1-Davalıların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine,” karar verilmiştir.
    E)Temyiz:
    Davalı Kurum vekili özetle; davalı Kurum müfettiş raporundan anlaşılacağı üzere davalılar ile davacı arasında bir hizmet akdinin bulunmadığı, olayın iş kazası olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
    Davalı işveren vekili özetle; davacının davalıların aile dostu olduğunu beyanla temyiz yoluna başvurmuştur.
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
    Davanın yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren aynı yasanın Geçici 7. maddesi hükmü karşısında, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir.
    İş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde, bu Kanunda yazılı koşullar altında, sigortalılar ile bunların eş, çocuk ve hak sahiplerine sosyal sigorta yardımları sağlanması amacıyla kabul edilip yürürlüğe giren 17.07.1964 gün ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun 2. maddesinde genel bir tanım yapılarak, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre "sigortalı" sayılacağı belirtildikten sonra, 3. maddesinde kimlerin bu Kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmayacakları ve hangi kişiler hakkında da bazı sigorta kollarının uygulanmayacağı açıklanmıştır. Buna göre sigortalı sayılmanın koşulları; hizmet akdine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait işyerinde veya işyerinden sayılan yerlerde görülmesi, 3. maddede belirtilen "sigortalı sayılmayan" kişilerden olunmaması şeklinde sıralanabilir.
    506 sayılı Kanun’un 3. maddesi sigortalı sayılmayanları; diğer bir ifade ile anılan Kanun kapsamına alınmayanları sıralamaktadır.
    Buna göre mülga 506 sayılı Kanun’un “Sigortalı sayılmayanlar” başlıklı 3. maddesi uyarınca:
    “Aşağıda yazılı kimseler bu kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmazlar:
    …D) (Değişik: 11/8/1977 - 2100/1 md.) Ev hizmetlerinde çalışanlar (ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç)…”
    Buna göre ev hizmetleri, mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun ilk halinde kanun kapsamı dışında bırakılmış iken, 24.08.1977 tarih ve 16037 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 24.11.1977 tarihinde yürürlüğe giren 11.08.1977 tarih ve 2100 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle yapılan değişiklik ile mülga 506 sayılı Kanun’un 3. maddesinin (D) bendinde yapılan düzenleme uyarınca, ev hizmetlerinde “ücretle ve sürekli çalışanlar” anılan maddede yer alan istisnalar içinden çıkarılmış, 5510 sayılı Kanun"un 6. maddesi ile de aynı yöndeki uygulamaya devam edilmiştir.
    Görüldüğü üzere, anılan maddeler uyarınca, ev hizmetlerinde çalışanlar; ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç, bu Kanun’ların uygulanmasında sigortalı sayılamazlar.
    5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 6.maddesi sigortalı sayılmayanları sıralamaktadır.
    Buna göre 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun "Sigortalı sayılmayanlar" başlıklı 6.maddesi uyarınca:
    ...c)(5510/6-c ilk hali) Ev hizmetlerinde süreksiz olarak çalışanlar ile ev hizmetlerinde hizmet akdi ile sürekli çalışmasına rağmen, haftalık çalışma sürelerinin 4857 sayılı İş Kanununda belirtilen sürelerden az olması nedeniyle, aylık kazançları prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olanlar,
    ...c)(Değişik: 17/04/2008-5754/4 md.)Ev hizmetlerinde çalışanlar (ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç),"
    ...c)(Değişik: 01/04/2015-6552/40 md.) Ev hizmetlerinde çalışanlar (Kanunun ek 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamında sigortalı olanlar ile ücretle aynı kişi yanında ay içinde 10 gün ve daha fazla süreyle çalışanlar hariç)...
    5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"na 6552 sayılı Yasanın 55.maddesi ile eklenen ve 01/04/2015 tarihinde yürürlüğe giren ek 9.maddesi uyarınca :
    Ev hizmetlerinde çalışanların sigortalılığı;
    "Ev hizmetlerinde bir veya birden fazla gerçek kişi tarafından çalıştırılan ve çalıştıkları kişi yanında ay içinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 gün ve daha fazla olan sigortalılar hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin hükümler uygulanır...
    Ev hizmetlerinde bir veya birden fazla gerçek kişi tarafından çalıştırılan ve çalıştıkları kişi yanında ay içinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 günden az olanlar için ise, çalıştırıldıkları süreyle orantılı olarak çalıştırılanlarca 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının %2"si oranında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası primi ödenir..." hükmü yer almaktadır.
    Ev hizmetlerinde çalışanlar 4857 sayılı yasanın 4.maddesine göre yasa kapsamı dışında bırakılmış ise de yasada bu çalışanların tanımına yer verilmemiştir. Her ne kadar ev hizmeti tanımına yasada yer verilmese de buna ilişkin düzenlemelerde kıyas yoluyla İş Yasası"ndan faydalanılmaktadır.
    Ev hizmetleri, ev yaşamının gerekleri olan temizlik, çamaşır, ütü, çocuk bakımı vs. gibi işler olarak tanımlanmaktadır. Yaşanan konutla doğrudan bağlantı içerisindedir. Doğrudan eve ve ev yaşamına yöneliktir. Bir işin ev hizmeti sayılabilmesi için doğrudan evin kendisine ve yaşam koşullarına yönelik olması gerektiği belirtilmektedir. Ev hizmetleri çalışanları ise, uşak, kahya, hizmetçi, temizlikçi, aşçı, çocuk bakıcısı, bahçıvan, şoför, bekçi, hayvan bakıcısı vb. evin gündelik işleyişine ilişkin faaliyetleri yürüten kişilerdir. (Karaca ve Kocabaş, 2009, 172)
    4857 sayılı İş Yasası"nın 4.maddesinde ev hizmetlerinde çalışanlara İş Yasası hükümlerinin uygulanamayacağı, 10.maddesinde nitelikleri bakımından en çok otuz iş günü süren işlere süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere sürekli iş deneceği, 506 sayılı Yasa"nın 3.maddesinde ise ev hizmetlerinde çalışanların ücretle ve sürekli çalışanlar hariç sigortalı sayılmayacağı bildirilmiştir.
    Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 5/1. maddesi ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4/1. maddeleri uyarınca, iş kanunları hükümleri ev hizmetlerine ve ev hizmetleri çalışanlarına uygulanamayacak, bu işler ve bu işleri yapan kişiler Borçlar Kanunu’nun hizmet akdini düzenleyen hükümlerine tabi olacaklardır.
    Sigortalı sayılmak için, ücret ve sürekli çalışma birlikte arandığından, her iki koşulun da gerçekleşmiş olması gerekir. Hizmet karşılığı ücret alınmıyorsa veya ücret alınmakla birlikte çalışmada süreklilik yoksa, bu tür çalışmayı sigortalı çalışma saymak mümkün değildir.Ancak ev hizmetlerinde çalışanlar için sürekli çalışmayı, bir aydan fazla olmak üzere haftanın her günü çalışanlar yönünden sürekli sayıp, haftanın her günü değil de haftanın belirli günlerinde çalışanlar için süreksiz saymak yasanın amacına aykırıdır. Uygulamada ev işlerinde çalışma devamlı ise sürekli sayılacak, devamlılık yoksa, iş belirsiz aralıklarla geçici olarak ya da çağrı üzerine yapılıyorsa süreksiz sayılacaktır.
    Ev hizmetleri çalışanlarına uygulanacak Borçlar Kanunu"nun hizmet akdi hükümlerinde normal haftalık çalışma süresini düzenleyen bir hüküm bulunmamaktadır. O halde uygulamada aranan süreklilik kavramının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
    05.02.2014 tarih 2013/10-2280Esas, 2014/65Karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı"nda sürekli çalışma kavramı “uygulamada haftanın çoğu ev işlerinde geçirilmiş ve çalışma bir süre devam etmişse, bu çalışma sigortalı çalışma olarak değerlendirilmekte, süreklilik için çalışmanın belli bir yoğunluğa ulaşması aranmaktadır.” şeklinde izah edilmiştir.
    İş Kanunu"nun 63.maddesinde “Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Yine aynı Yasa"nın 46.maddesinde ise “Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63 üncü maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmidört saat dinlenme (hafta tatili) verilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasa maddelerine göre haftanın 7 gününden 1 günü tatil olmak üzere 6 günde 45 saat çalışan kişi günlük ortalama 7,5 saat çalışmış olacaktır.
    Yukarıda açıklanan bilgilere göre haftanın yarısından fazlası ev hizmetinde çalışan kişi sürekli çalışan kabul edilmelidir. Daha açık ifade etmek gerekirse 3 günden fazla ev hizmetinde çalışan kişi sigortalı sayılmalıdır.
    Bunun yanı sıra belirtmek gerekir ki, iş kazasının tespiti istemine ilişkin bu tür davalar 506 sayılı Yasa"nın 11. maddesinden (5510 sayılı Yasa"nın 13.maddesinden) kaynaklanmaktadır. Anılan maddeye göre, iş kazası, a) sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla, c) sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında sigortalıyı bedence veya ruhça arızaya uğratan olaylardır.
    Zararlandırıcı olayın iş kazası sayılması için, 1) zararlandırıcı olaya maruz kalan kişinin sigortalı olması (hizmet akdi ile çalışması) 2) zararlandırıcı olayın maddede sayılı sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, zararlandırıcı olayının, iş kazası sayılabilmesi için bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının sigortalı olarak tescilinin bulunmadığı, 11.06.2010 tarihli 17:26 saatinde düzenlenen hastane raporunda, “yüksekten düşme iddiası ile acile gelen hasta muayene edildi” ifadesinin bulunduğu, davacının 11.06.2010 tarihinde kollukta verdiği ifadesinde, davalı ...’un arkadaşı olduğunu, evin üst katından salona inmek isterken merdivenlerden kayarak düştüğünü beyan ettiği, davalı Kurumun 19.06.2012 tarihli raporunda, davacı ile davalılar arasında bir hizmet akdinin bulunduğu saptanamadığından 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a maddesi uyarınca sigortalı olmadığı bu nedenle kaza geçirdiği iddia edilen evin işyeri sayılamayacağı, sigortalılık ilişkisi saptanmadığından iş görme ediminin yerine getirilmediği bu nedenle olayın iş kazası olmadığının belirtildiği, mahkemece davalı tanıklarının beyanlarına başvurulduğu anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, söz konusu olayın davalı Kurum yönünden iş kazası olduğunun kabul edilebilmesi için ev hizmetlerinde çalıştığını iddia eden davacının yukarıda açıklanan ihtilaflı dönemde yürürlükte olan yasal mevzuat uyarınca sigortalı niteliğine haiz olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Davacının sigortalı niteliğine haiz olup olmadığı araştırılıp değerlendirilmeli, açıkça ortaya koyulmalı ve sigortalı olduğu sonucuna varılırsa şimdiki gibi karar verilmelidir. Mahkemece bu yönde bir araştırma ve değerlendirme yapılmadan sadece davalı tanıklarının beyanları alınarak eksik araştırma ve inceleme yanılgılı değerlendirme ile karar verilmiş olması hatalıdır.
    O halde, davalıların temyiz başvurusunun kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı ORTADAN KALDIRILMASI, İlk Derece Mahkemesi Kararının BOZULMASI gerekmiştir.
    SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davalı ... ve ..."a iadesine, 03.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi