9. Ceza Dairesi 2014/1225 E. , 2014/2170 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, görevi yaptırmamak için direnme, silahlı terör örgütünün propagandasını yapma, 2911 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 1-2911 sayılı Kanunun 33/1, TCK"nın 53/1, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet
2-2911 sayılı Kanunun 33/2 yollamasıyla 32/1,
TCK"nın 53/1, 58/9, 63. maddeleri uyarınca
mahkumiyet
3- 2911 sayılı Kanunun 32/2 yollamasıyla TCK"nın 265/1-3, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK"nın 53/1, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet
4- 3713 sayılı Kanunun 7/2, TCK"nın 53/1, 58/9,
63. maddeleri uyarınca mahkumiyet
5-TCK"nın 314/3 ve 220/6. maddeleri yollamasıyla 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK"nın 220/6, 53/1, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Temyiz edenler : Sanık ve müdafii
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, silahlı terör örgütünün propagandasını yapma ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan hükümlere yönelik incelemede;
Sanık hakkında öncelikle silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan temel ceza tayin edilip sonrasında TCK"nın 220/6. maddesinin 2. cümlesindeki maddedeki indirim uygulandıktan sonra devamında 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince arttırım yapılması gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması sonuç ceza değişmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçlarının sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasıfları tayin edilmiş, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2- 2911 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyize gelince;
Kanun koyucunun “sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatin içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı itibariyle bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.
Kanun koyucunun yukarıdaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine “yöntem” ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır.
Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metot gibi anlamlara gelen “yöntem” ifadesi, Kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine; bir eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır.
6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen “düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ibaresi bu ilkeler ve Kanunun genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmiş, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendiriliş biçimi (29.06.2006 tarihli Öllinger - Avusturya, 26.07.2007 tarihli Barankevich - Rusya kararları gibi) nazara alınmıştır. Buna göre, sanığın 2911 sayılı Kanunun 33/1 ve 32/1. maddelerine uygun olduğu kabul edilen eylemlerinin mutad ve meşru bir “düşünce ve kanaat açıklama yöntemi” olduğu değerlendirildiğinden, sanığa yüklenen suçların tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hükümden önce 05.07.2012 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle sanık hakkında açılan davalara ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.