10. Hukuk Dairesi 2010/13100 E. , 2012/3449 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, 23.01.1984-12.04.2007 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının tespitine karar verilmesini talep etmektedir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olayda; davacının, 21.01.1984 tarihinde Kuruma tescilinin yapıldığı, nakliyecilik faaliyeti nedeniyle, 02.03.01984 - 31.12.1984 tarihleri arasında, şehirlerarası yolcu taşımacılığı faaliyeti nedeniyle, 01.01.1985-17.12.1986 tarihleri arasında, şehir içi yük taşımacılığı faaliyeti nedeniyle, 03.11.1988-20.11.1995 tarihleri arasında, şehir içi ve civarı yolcu taşımacılığı faaliyeti nedeniyle 20.05.1996-13.03.2000 tarihleri arasında, şehirler arası yolcu taşımacılığı faaliyeti nedeniyle, 01.01.2004-01.03.2004 tarihleri arasında, otobüs işletmesi faaliyeti nedeniyle 10.03.2000-01.03.2004 tarihleri arasında, tercüme faaliyeti nedeniyle, 01.02.2006-31.05.2006 tarihleri arasında vergi kaydı olduğu,...... sicilde 18.12.1986-30.07.2008 tarihleri arasında, .... sicil numarasında 18.11.1996-30.07.2008 tarihleri arasında üyeliğinin bulunduğu ve 23.01.1984-12.04.2007 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, mahkemece, istem gibi, davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.
1479 sayılı Yasa, zorunlu sigortalılık şemsiyesi altına en son alınan “esnaf ve sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlara” Yasa’da yazılı sosyal güvenlik hükümlerini uygulama amacını taşımakta olup, 26. madde ile sigortalı olma hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağını, bu Yasaya göre sigortalı sayılanların, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescil yaptırmalarının zorunlu olduğunu, aksi durumda Kurum tarafından resen tescil işleminin yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Yasada tanımlanan amaca ulaşma yolunda, uygulamada rastlanılan kimi sorunlar nedeniyle “kanunun amacı, sigortalı sayılanlar ve sayılmayanlar” başlıklı 24. madde ve buna paralel olarak “sigortalılığın başlangıç ve bitiş tarihi” başlıklı 25. maddede sık sayılabilecek değişiklikler yapılmıştır.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25. maddelerinde “...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu ... sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve .... sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir.
20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “...gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıt oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadırlar.
Ne var ki, 1479 sayılı Yasaya 2654 sayılı Yasa ile eklenen Ek Geçici 13. madde ile, “...sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olanların her türlü hak ve mükellefiyetleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği (20.04.1982) tarihinde” başlayacaktır hükmü getirilmiştir.
22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikte ise, bu kez; “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, ..... kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlar” dan, gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da .... veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen düzenlemelerin, anılan ...’nin Anayasa Mahkemesi’nce iptalinden sonra 4956 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle bu kez; ..gerçek ve basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyet tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlardan.....ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıt olanlar ise talep tarihinden itibaren zorunlu sigortalı olarak Yasa kapsamına alınmışlardır.
1479 sayılı Kanunun 24. maddesi kapsamında “...... zorunlu sigortalılığı” için ön koşul herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışmadır. Anılan madde hükmünde öngörülen vergi kaydı, meslek kuruluşu kaydı, esnaf ve sanatkarlar sicili kaydı kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmanın karinelerini teşkil etmekte olup, ..... zorunlu sigortalılığında esas olan fiilen kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmadır. Davacının, 23.01.1984-12.04.2007 tarihleri arasındaki dönemde kendi nam ve hesabına çalışmasının olup olmadığının araştırılması ve varılacak sonuç uyarınca, açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirme yapılıp, davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gereken dönem, kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde belirlenmelidir.
İhtilaf konusu dönemin tümünde veya bir bölümünde zorunlu sigortalılık şartlarının bulunmadığı sonucuna varıldığı takdirde, prim ödemelerinin sigortalılık süresine yönelik prim borçları için yapılıp yapılmadığı belirlenerek, davalı Kurumun kabul ettiği sigortalılık süreleri için ödenmesi gereken prim borçları dışında davacının ödediği primlerin, primin ödendiği tarihten itibaren karşıladığı süre kadar, davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilmesi gereği irdelenerek, varılacak sonuca göre karara verilmesi gerekirken, izah edilen hususlar gözetilmeksizin verilen hüküm, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi,