22. Hukuk Dairesi 2013/8119 E. , 2013/10398 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, izin, fazla mesai ile resmi ve bayram tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının, davalıya ait işyerinde 02/02/1998-31.12.2008 tarihleri arasında öğretmen ve müdür olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, yıllık izinlerini kullanmadığını, fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığını, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini, Sosyal Güvenlik Kurumu bildirimlerinin eksik yapıldığını ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacağı, fazla mesai ücreti alacağı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda artırarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacının 05/11/2002 tarihinde işe başladığını, iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davalıya ait dershane işyerinde önce öğretmen ve müdür olarak 02/02/1998-31/12/2008 tarihleri arasında birer yıllık belirli iş sözleşmesiyle 10 yıl 11 ay 5 gün süreyle 1.750,00 TL aylık ücretle çalıştığı, iş akdinin sözleşmenin bitmesi nedeniyle sona erdiği, davacının kıdem tazminatı alacağına hak kazandığı, fazla mesai yaptığının ve ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığının kanıtlanamadığı, yıllık izin ücreti alacağı olmadığı, ihbar tazminatına hak kazanmadığı gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323. maddesinin 2.fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçiler o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacının, davalıya ait işyerinde 02/02/1998-31/12/2008 tarihleri arasında öğretmen ve müdür olarak 10 yıl 11 ay 5 gün çalıştığı anlaşılmıştır. Davacının 1.750,00 TL ücretle, davalının ise 1.000,00 TL ücretle çalıştığını ileri sürdükleri, imzasız ücret bordroları ile Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında ücretin 1.000,00 TL olarak görüldüğü, taraf tanıklarının tarafları doğruladıkları, mahkemece, davacı ve tanıklarının beyanlarına göre 1.750,00 TL ücretle çalıştığı kabul edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmış olup, tarafların ücret konusunda anlaşamadıkları, taraf tanık beyanlarının birbirleriyle çelişkili olduğu, imzasız ücret bordroları ile Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında görülen ücretin Mahkemece kabul edilen ücretten düşük olduğu dikkate alındığında, işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılarak bir sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.