10. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/15435 Karar No: 2012/3410
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2010/15435 Esas 2012/3410 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2010/15435 E. , 2012/3410 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, davacı hakkında 5510 sayılı Kanunun Geçici 17. maddesinin ugulanması ve 19.09.2008 günlü tahsis talebine göre yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Yapılan yargılama sonunda, davacının 24.11.2008 tarihinde, Kuruma 5510 sayılı Kanunun Geçici 17. maddesinden yararlanmak için başvurusu anında ve tahsis talep tarihi tibariyle, anılan maddede yer alan "bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunma" koşulunu sağlamadığı anlaşıldığından, mahkemenin bu konudaki yaklaşımı yerindedir. Aylığa hak kazanma hususundaki uyuşmazlık ise, 2829 sayılı Kanunun "Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir." şeklindeki 8/1. maddesi hükmünün somut olayda uygulanıp uygulanamayacağı noktasında toplanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun, 2002/21-132 E, 2002/139 K tarihli kararında da vurgulandığı üzere, bir kanun hükmünün, yasaya konuluş amacına aykırı sonuç doğuracak şekilde yorumlanması hukuk ilkelerine ve yasanın hem sözü ve hem de özü ile uygulanmasını öngören Medeni Kanunun 1. maddesine uygun olmaz( Bkz. 22.2.1997 gün ve 1/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ). Esasen, 2829 sayılı Yasanın amacı hiçbir kurumdaki hizmeti aylık bağlanmasına yeterli olmayan sigortalı ve hak sahiplerine aylık bağlanmasını sağlamak ve değişik kurumlardaki hizmetler birleştirilerek ziyan olmasını önlemektir. Yasa ile sosyal güvenlik sağlıyarak kişileri yaşadıkları toplum içinde insan onuruna yaraşır şekilde onu başkalarına muhtaç etmeyecek asgari bir hayat standardı sağlanmak istenmiştir. Aksinin düşünülmesi Anayasanın "sosyal güvenliğin bir insan hakkı olduğuna" ilişkin ilkesine de aykırılık oluşturur. Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda, yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair hususlar incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davcıya iadesine, 28.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.