10. Hukuk Dairesi 2012/4161 E. , 2012/3384 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava; trafik kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle uğranılan Kurum zararlarının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan ve Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasını isteyen davalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi hükmü uyarınca, duruşma için gerekli tebligat giderlerini vermediği anlaşıldığından, duruşma isteğinin bu nedenle reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava; 02.11.2006 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu ölen ... sigortalısının hak sahibi olan eşine Kurumca bağlanan ölüm aylığının ilk peşin değeri 39.033,93 TL ile, ödenen 185,56 TL cenaze yardımının tahsili istemine ilişkin olup, Mahkemece, kazada % 100 oranında kusurlu olduğu anlaşılan davalı ...’den alacağın tahsiline karar verilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 39. maddesinde; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malül veya vazife malülü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurum zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilir” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanunun 63. maddesidir.
Anılan madde kapsamında ... tanınan rücu hakkı halefiyet esasına dayanmayan, kanundan doğan bağımsız rücu hakkı niteliğindedir. 63. madde de “yapılan yardımların ilk peşin değeri için Kurum rücu eder” dendiğine göre yasanın
buyurucu nitelikte olan bu hükmünün aksine kural olarak ilk peşin değerin altında bir rücu alacağına hükmolunamaz. Ancak, suç sayılır eylemi saptanan üçüncü kişinin kusur oranı nedeniyle bir indirim yapılabilir. Öte yandan; Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine bağladığı ilk peşin değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi; bağlanan aylığın kesildiği veya kesilmesi gereğinin yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda, Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu ilk peşin değer kesimini rücuan isteyemeyeceği yönü de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.
Davaya konu somut olayda, 28.10.2010 tarihli davacı Kurum yazısından; hak sahibi eş ...’nın 13.03.2007 tarihinde tekrar evlendiği, evlenme ile aylığının kesildiği, anılan eş yönünden bağlanan aylığın fiili ödemeye dönüştüğü, 27.12.2006-27.02.2007 tarihleri arasında 1.469,27 TL fiili ödeme yapıldığı, anlaşılmış olup, Mahkemece; hak sahibi eş yönünden fiili ödeme ile cenaze yardımı toplamına hükmedilmesi gereği gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 28.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.