Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2020/8276
Karar No: 2022/2387
Karar Tarihi: 01.03.2022

Danıştay 6. Daire 2020/8276 Esas 2022/2387 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2020/8276 E.  ,  2022/2387 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2020/8276
    Karar No : 2022/2387

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Belediye Başkanlığı - …
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACILAR):
    1- …
    2- …

    39-…
    VEKİLLERİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, …Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı (ifraz öncesi …ada … parsel) taşınmazların, imar planında "park ve yol" olarak planlanmasına rağmen uzun süredir kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmaz bedeline karşılık olarak 10.000,00-TL (ıslah edilmek suretiyle 3.176.611,70-TL) tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davanın kabulüne, kabul edilen 3.176.611,70-TL tazminat isteminin 10.000,00-TL'lik kısmının dava tarihinden itibaren, miktar artırım (ıslah) dilekçesi ile artırılan 3.166.611,70-TL'lik kısmının ise miktar artırım (ıslah) dilekçesinin Mahkeme kaydına girdiği tarihten itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından bilirkişi ek raporunda belirtilen hisseleri oranında davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun "mahkeme kararının uygulanması aşamasında taraflarca yapılacak işlemlerin açıklanması" suretiyle reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacıların dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak 3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesi uyarınca belediyeye herhangi bir başvurularının olmadığı, davanın süre aşımından reddi gerektiği, tazminat isteminin yasal dayanağının bulunmadığı, taşınmazlardaki mülkiyet hakkının kısıtlanmasının söz konusu olmadığı, davacıların uğradıklarını iddia ettikleri zararı ve bu zararla davalı belediye arasındaki illiyet bağını ispatlaması gerektiği, dosyaya sunulan veraset ilamları incelendiğinde tapu maliklerinin mirasçılarının tamamının davacı olmadığının görüleceği, Mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli olmadığı, bilirkişi raporunda taşınmazların bedelinin yüksek hesaplandığı, bilirkişilerce emsal olarak seçilen taşınmazın emsal olmaya elverişli olmadığı, 2981 sayılı Kanunun 10/b maddesi uygulaması sonucu yapılan kesintinin DOP kesintisi olarak değerlendirilemeyeceği bu nedenle hesaplanan bedelden DOP düşülmesi gerektiği, dava konusu taşınmazların bulunduğu alana ilişkin olarak plan değişikliği sürecinin devam ettiği dava konusu taşınmazların imar durumunda değişiklik olma ihtimalinin mevcut olduğu ileri sürülmüştür.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, …Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı (ifraz öncesi … ada … parsel) taşınmazların, imar planında "park ve yol" olarak planlanmasına rağmen uzun süredir kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmaz bedeline karşılık olarak 10.000,00-TL (ıslah edilmek suretiyle 3.176.611,70-TL) tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde; dava dilekçesinin, davacının dava açma ehliyetinin olup olmadığı yönünden inceleneceği; "İlk inceleme üzerine verilecek karar" başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, davacının, dava açma ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığında davanın reddine karar verileceği kuralına yer verilmiştir.
    Anılan Kanun'un 31. maddesinin "ehliyet" konusunda yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Taraf ehliyeti" başlıklı 50. maddesinde, "Medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir." hükmüne; "Dava ehliyeti" başlıklı 51. maddesinde, "Dava ehliyeti, medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir.
    " hükmüne yer verilmiştir.
    Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 8. maddesinde, "Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler." hükmü; 9. maddesinde, "Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir." hükmü; 28. maddesinde, "Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer." hükmü yer almıştır.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 513. maddesinde ise; "Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur." hükmü yer almaktadır.
    3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde; "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
    İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
    Aynı Kanunun 15. maddesinde; "Bu Kanun uyarınca mahkemelerce görevlendirilen bilirkişiler bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilirler ve bunlar hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uygulanır. Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve, niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur..." hükmüne, Ek Madde 1'de; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmüne yer verilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Dosyanın incelenmesinden; davacılar tarafından, Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, …Mahallesi, … ada, … parsel (ifraz sonrası … ada, … ve … parsel) sayılı taşınmazın, 1/1000 ölçekli imar planında park, yeşil alan ve yolda kaldığı, mülkiyet hakkının kısıtlandığı ileri sürülerek tazminat istemiyle açılan davada taşınmaza fiilen el atılmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığı yolunda … Asliye Hukuk Mahkemesince verilen … tarihli, E:…, K: … sayılı kararın taraflarca temyiz edilmemesi üzerine 13/03/2015 tarihinde kesinleştiği, davacılar tarafından 13/04/2015 tarihinde aynı taşınmaza ilişkin olarak hukuki el atma nedeniyle tazminat istemiyle açılan davada ise, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf isteminin reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 27/02/2018 tarih ve E:2018/1494, K:2018/1665 sayılı kararıyla onandığı ve Mahkeme kararının 27/02/2018 tarihinde kesinleştiği, bakılan davanın ise Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, … Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı (ifraz öncesi … ada …parsel) taşınmazların, imar planında "park ve yol" olarak planlanmasına rağmen uzun süredir kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmaz bedeline karşılık olarak 10.000,00-TL (ıslah edilmek suretiyle 3.176.611,70-TL) tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle 11/01/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Mahkemece yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda davacıların taşınmazdaki hisselerinin değeri idari yargı dava tarihi itibarıyla 3.235.317,05-TL olarak hesaplanmış, davacılar vekilinin 19/07/2019 havale tarihli dilekçesinde davacılardan …'nın 02/12/2017 tarihinde (dava tarihinden önce), …'ın 02/12/2018 tarihinde (dava tarihinden önce) ve …'nın 20/06/2019 tarihinde (yargılama devam ederken) vefat ettiğinin, sunulan veraset ilamlarında yer alan mirasçıların davaya kaldığı yerden devam edeceklerinin beyan edilmesi üzerine Mahkemece söz konusu veraset ilamları dikkate alınarak taşınmazda oluşan yeni hisse durumuna göre ek bilirkişi raporu aldırılmış, 07/10/2019 havale tarihli ek bilirkişi raporunda vefat eden davacılardan …'ın mirasçılarından …'ın davacılar vekili tarafından davaya dahil edilmemiş olması nedeniyle …'a ait hisse hesaplama dışı bırakılarak diğer mirasçıların hisseleri göz önünde bulundurularak yapılan hesaplama neticesinde davacıların taşınmazdaki hisselerinin değeri idari yargı dava tarihi itibarıyla 3.176.611,70-TL olarak hesaplanmış, davacıların 01/11/2019 havale tarihli miktar artırım (ıslah) dilekçesiyle dava 3.176.611,70-TL olarak ıslah edilmiş, Mahkemece bu miktarın kabulüne, kabul edilen 3.176.611,70-TL tazminat isteminin 10.000,00-TL'lik kısmının dava tarihinden itibaren, miktar artırım (ıslah) dilekçesi ile artırılan 3.166.611,70-TL'lik kısmının ise miktar artırım (ıslah) dilekçesinin Mahkeme kaydına girdiği tarihten itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından bilirkişi ek raporunda belirtilen hisseleri oranında davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
    A) Temyize konu Daire kararının davacılardan … ile … mirasçılarına ilişkin kısmı yönünden;
    Yukarıda yer verilen mevzuat uyarınca, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan gerçek ve tüzel kişiler davada taraf ehliyetine sahip olup, ölüm ile kişiliği son bulan gerçek kişilerin taraf ehliyetleri olmadığından dava tarihinden önce ölmüş olan kişiler adına dava açılması mümkün olmadığı gibi dava açılmadan önce vefat etmiş oldukları yargılama devam ederken anlaşılan kişilerin mirasçıları davaya dahil edilmek suretiyle yargılamaya devam edilmesi de mümkün değildir.
    Diğer taraftan, ölümle kişiliğin sona ermesi nedeniyle vekalet ilişkisi kendiliğinden sona ereceğinden davacının sağlığında düzenlediği vekâletname ile vefatından sonra onun adına dava açılmasına da imkan bulunmamaktadır.
    Davacılar tarafından Mahkemeye sunulan 19/07/2019 havale tarihli dilekçe ekinde sunulan mirasçılık belgelerinden, davacılardan …'ın (T.C. Kimlik No: …) bakılan dava açılmadan önce 02/10/2018 tarihinde, …'nın (T.C. Kimlik No: …) ise bakılan dava açılmadan önce 02/12/2017 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
    Buna göre, davacılar … ile …'nın davanın açıldığı tarih itibarıyla hak ehliyeti ve davacı sıfatıyla taraf ehliyeti olmadığından, İdare Mahkemesince … ile … yönünden davanın objektif ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesinde ve temyize konu Daire kararının bu davacılara ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
    B) Temyize konu Daire kararının davacılardan … ile … mirasçıları dışındaki davacılara ilişkin kısmı yönünden;
    Taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kısıtlandığından söz edilebilmesi için, taşınmazın uygulama imar planıyla kamusal kullanıma ayrılması, taşınmaz üzerinde özel kullanımın ve yapılaşmanın uygulama imar planı gereği hiçbir şekilde mümkün olmaması, uygulama imar planının onayından itibaren en az beş yıl süre geçmiş olması ve taşınmazın bu süre zarfında kamulaştırılmamış olması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerekir.
    Mülkiyet hakkının kısıtlandığı ileri sürülen taşınmazın değerinin belirlenmesi için yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanacak bilirkişi raporunda; emsal taşınmaz olarak, dava konusu taşınmazın çevresinin imar durumu özellikleri dikkate alınarak, dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan; mümkün olduğunca dava tarihine en yakın tarihli satışı gerçekleşmiş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi, dava konusu taşınmazla emsal taşınmazın ya da taşınmazların imar planındaki yapılaşma koşulları, çevrelerinin yapılaşma durumu, bulundukları bölgenin kentsel dokusu, teknik ve sosyal altyapı hizmetlerinden yararlanma durumları, kent merkezine, kentin önemli merkezlerine ve ana arterlere mesafeleri, sokak/cadde asgari m2 rayiç değerleri vb. değer artırıcı ya da azaltıcı hususlarda kıyaslanması suretiyle değer tespitinin ilk davanın açıldığı tarih itibarıyla yapılması ve bu hususların denetime elverişli olacak şekilde açık ve net olarak ortaya konulması gerekmektedir.
    Uyuşmazlıkta; Mahkemece yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen ve karara esas alınan 03/09/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; tamamının satışı 25/01/2008 tarihinde gerçekleşen 61,40 m2 yüzölçümlü taşınmazın emsal olarak değerlendirmeye alındığı, emsal taşınmazın satış tarihindeki m2 bedelinin TEFE endeksi kullanılarak Asliye Hukuk Mahkemesinde davanın açıldığı 2012 yılı itibarıyla 1.985,20-TL olarak belirlendiği, emsal taşınmaz ile eksik ve üstün yönleri kıyaslanarak dava konusu taşınmazın 2012 yılı m2 bedelinin 750,00-TL olabileceği kanaatine varıldığı, 2012 yılı itibarıyla belirlenen dava konusu taşınmazın m2 bedelinin TEFE endeksi kullanılarak bakılmakta olan davanın açıldığı 2019 yılına güncellendiğinde ulaşılan değerin, rayiç değerin altında kaldığı gerekçesiyle %25 pozitif değer artışı da yapılarak bakılmakta olan davanın açıldığı 2019 yılı itibarıyla dava konusu taşınmazın m2 bedelinin 1.954,28-TL olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
    Bakılan davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın devamı niteliğinde olmadığı ve uyuşmazlığa konu taşınmazın değer tespitinin idari dava tarihine göre yapılması gerektiği hususu dikkate alındığında, dava tarihinden yaklaşık 11 yıl önce yapılmış taşınmaz satışının emsal olarak değerlendirilmesinin dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenmesinde doğru sonuç vermeyebileceği, değer tespitinin gerçeğe en yakın şekilde yapılabilmesi için değer tespiti yapılmak üzere emsal alınan taşınmazın satış tarihinin, taşınmaz değerinin belirlendiği dava tarihine yakın olması gerektiği açıktır.
    Diğer taraftan, dava konusu taşınmazın değerinin dava tarihi olan 2019 yılı itibarıyla belirlenmesi gerekirken, Asliye Hukuk Mahkemesinde davanın açıldığı 2012 yılı itibarıyla belirlenen m2 bedelinin TEFE endeksi kullanılarak 2019 yılına güncellenmek suretiyle tespit edilmiş olduğu görülmektedir.
    Bu durumda; anılan bilirkişi raporunun hükme esas alınması mümkün olmadığından, İdare Mahkemesince; öncelikle dava konusu taşınmazın en son yürürlükte olan nazım ve uygulama imar planındaki güncel hali ile davacının söz konusu taşınmazla mülkiyet ilişkisinin devam edip etmediği tespit edilerek ve sorumlu idare/idareler belirlenerek, taşınmazın uygulama imar planındaki güncel fonksiyonuna göre; aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bir bilirkişi kurulunca yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle, taşınmazın dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekmektedir.
    Öte yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek yasal faizin; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.
    Diğer taraftan; bozmaya uyulması durumunda yeniden yapılacak yargılamada 3.176.611,70-TL tazminat bedelinin kabulüne ilişkin Mahkeme kararına karşı sadece davalı idare tarafından yasal yollara başvurulduğu dikkate alındığında, Mahkemenin, bozma kararına uymak veya ilk kararında ısrar etmek olanağının bulunduğu, bozma kararına uyan Mahkemenin de ancak bozmada gösterilen esaslara uygun olarak işlem yapmak ve hüküm vermek mecburiyetinde olduğu; Mahkemece, bozma kararına uyulmakla taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine olmak üzere, kesinleşen kısımları da aşacak şekilde karar verilemeyeceği, önceki aşamada verilen kabul kararındaki miktarın aşılmasının davalı yönünden aleyhe bozma yasağı ilkesine aykırılık teşkil edeceği hususu da göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiği açıktır.
    Bu durumda Mahkemece, dava tarihinden önce vefat etmiş davacılar yönünden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 15. maddesinin 1/b bendi uyarınca ehliyet yönünden davanın reddine ve diğer davacılar yönünden ise yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu verilen Mahkeme kararına karşı yapılan istinaf isteminin reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
    2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 01/03/2022 tarihinde, kesin olarak, esasta oybirliği gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.


    KARŞI OY (X):
    Uyuşmazlıkta davacılardan … ile ..'nın dava tarihinden önce vefat etmiş oldukları davacı vekili tarafından bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonraki bir tarihte beyan edilmiş ve vefat eden davacıların mirasçılarına ait vekaletnameler de Mahkemeye sunularak davaya devam etmek istedikleri bildirilmiştir.
    Bu durumda, mirasçıların bu davayı devam ettirme iradelerinin mevcut olması, mirasçıların ayrı bir dava açmış olmaları halinde dahi söz konusu davanın bakılan davayla birleştirilecek olması, yargılamanın geldiği aşama ve usul ekonomisi göz önünde bulundurulduğunda, vefat eden davacıların mirasçıları yönünden de davaya devam edilmesinin adil yargılanma hakkına daha uygun düşeceği kanaatiyle Dairemiz bozma kararının söz konusu davacılar yönünden davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin kısmına katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi