Abaküs Yazılım
9. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/1883
Karar No: 2014/2151
Karar Tarihi: 24.02.2014

İftira - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2014/1883 Esas 2014/2151 Karar Sayılı İlamı

9. Ceza Dairesi         2014/1883 E.  ,  2014/2151 K.

    "İçtihat Metni"


    İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Mersin 3. Asliye Ceza Mahkemesinin
    Suç : İftira

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı ve ekindeki dava dosyası, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar kapsamında bir bütün olarak incelenerek gereği düşünüldü:
    Sanık hakkında iftira suçundan açılan davanın yargılaması sonunda Mersin 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 07.12.2010 tarih, 2008/448 - 2010/1216 sayılı beraat kararının şikayetçi vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 07.11.2013 tarih ve 2013/9241 – 2013/13426 sayılı kararı ile;
    “Kovuşturma aşamasında şikayetçi vekili tarafından yöntemine uygun başvuru ile davaya katılma isteminde bulunulup bu doğrultuda mahkemesinden karar alınmadığından temyize hak ve yetkisi bulunmayan şikayetçi vekilinin temyiz isteğinin CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE” oybirliğiyle karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 31.01.2014 tarihli itiraz dilekçesinde;
    “5271 sayılı CMK’nın “Kamu davasına katılma” başlıklı 237. maddesi;
    “1) Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
    2) Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır”,

    “Katılma usulü” başlıklı 238. maddesi ise;
    “1) Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.
    2) Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur.
    3) Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir.
    4) Sulh ceza mahkemesinde açılmış olan davalarda katılma hususunda Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaz” şeklinde düzenlenmiştir.
    Yukarıda belirtilen düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemelerinde, kovuşturma aşamasında hüküm verilinceye kadar, suçtan zarar gören, mağdur veya malen sorumlu olanların, mahkemesine bir dilekçe vermek veya katılma istemini içeren sözlü başvurularının tutanağa geçirilmesi suretiyle kamu davasına katılabilecekleri hüküm altına alınmıştır.
    Kanun yolu yargılamasında katılma isteminde bulunulmasının mümkün olmadığı kural olarak benimsenmiş olmakla birlikte, 5271 sayılı CMK’nın 260. maddesinde, katılma isteği reddedilmiş veya karara bağlanmamış olanların kanun yollarına başvuru hakkı bulunduğu belirtilerek, böyle bir başvuru halinde, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma isteklerinin kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmesi halinde inceleme merciince incelenip karara bağlanacağı kabul edilmiştir.
    TBMM’ne sunulan tasarıda, ilk derece mahkemesince reddolunan veya karara bağlanmayan katılma isteklerinin istinaf yolu başvurusunda açıkça belirtilmek koşuluyla karara bağlanacağı belirtilmiş ise de, Tasarının 249. maddesinin 2. fıkrasındaki, “Bölge Adliye Mahkemesi” ve “İstinaf” ibareleri “Kanun yolu” şeklinde değiştirilerek 237. madde bütünlüğü altında kabul edilmiş bulunduğundan, kanun yolu ibaresinin temyiz incelemesini de kapsadığını kabul etmekte zorunluluk bulunmaktadır.
    Her ne kadar CMK’nın 238. maddesindeki katılmaya ilişkin merasimin Yargıtayca yerine getirilmesinin imkansızlığı nedeniyle, katılma isteminin Yargıtay tarafından karara bağlanamayacağı ileri sürülebilir ise de, 238. maddesi usulüne uygun bir katılma istemi üzerine ilk derece mahkemesince yapılması gereken işlemleri belirtmekte olup, 237. maddesinin 2. fıkrasındaki istisnai durumu kapsamamaktadır. 237/2. maddesi hükmünün katılma istemleri hakkında özel bir düzenleme getirdiği, usul tasarrufu amacı güttüğü ve 238. maddede öngörülen genel statüye üst derece mahkemelerinde özel bir istisna oluşturduğu nazara alındığında, Yargıtayca katılma istemi konusunda, temyiz incelemesi aşamasında herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmesinin mümkün bulunduğu ahvalde, öncelikle dairesince karar verilmeli, makul sürede yargılanma ilkesi hayata geçirilmeli, araştırma zorunluluğunun doğduğu ahvalde ise bu husus bozma nedeni yapılarak sorun çözümlenmelidir.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Şikayetçi ..."ın, 28/01/2010 günlü celseye katılımının temin edildiği, ancak yaşının küçüklüğü nedeniyle vekili ve bir uzman hazır bulundurulmadan ifadesinin alınmasının mümkün olmadığı, bu nedenle bir sosyal hizmet uzmanı ve avukat görevlendirilmesine dair istem yazıları yazılmasına karar verilerek duruşmanın ertelendiği, ancak bir daha müştekinin duruşmada hazır edilemediği ve bu nedenle ifadesine başvurulamadığı, 07/12/2010 günlü hüküm celsesinde Cumhuriyet Savcısı"nın davanın esası hakkındaki mütalaasını müteakiben müşteki için baroca görevlendirilen zorunlu vekilin "mütalaayı kabul etmiyoruz, sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz" şeklinde beyanda bulunduğu ve bilahare hükmü süresi içinde temyiz ettiği görülmekle duruşmada sanığın cezalandırılmasını talep eden müşteki vekilinin, kanun yolunda da davayı takip iradesini eylemli olarak ortaya koyduğu ve bu davranışının yerel mahkemece karara bağlanmayan katılma talebinin incelenme merciinde incelenip karara bağlanmasına yönelik bir talebi de içerdiği kabul edilmelidir.
    Böyle bir kabul ile yargılamaların gereksiz yere uzamasının, dolayısıyla da davaların zamanaşımına uğramasının önüne geçilebilecektir. Aksi takdirde yerel mahkeme hükmünün, katılma konusunda olumlu olumsuz bir karar verilmediği gerekçesiyle bozulması yargılamanın gereksiz yere uzaması sonucunu doğuracaktır ki, bu durum “davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir” şeklinde düzenlenmiş olan Anayasanın 141/4. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesine aykırılık oluşturacaktır” görüşüyle işin esasına girilerek bir karar verilmesi istemiyle Dairemiz ret kararına karşı itirazda bulunmuştur.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Dairemiz arasındaki uyuşmazlık, sanığın cezalandırılmasını talep eden ve hükmü temyiz eden şikayetçi vekilinin temyiz talebinin katılma talebi niteliğinde kabul edilip edilemeyeceğine ilişkindir.
    İtiraz, 6352 sayılı Kanun"un 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar kapsamında bir bütün olarak incelendiğinde;
    CMK’nın 238/2. maddesinde “duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur", anılan Kanunun 237/1. maddesinde “mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler”, maddenin 2. fıkrasında “kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır”, aynı Kanunun 260/1. maddesinde "... bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır" şeklinde yer alan düzenlemeler nazara alındığında; 07.12.2010 tarihli oturumda sanığın cezalandırılmasını talep ettiğini beyan etmesine karşın davaya katılma hakkı hatırlatılmayan şikayetçi vekilinin 14.12.2010 tarihli temyiz dilekçesi katılma talebi niteliğinde olduğu anlaşılmakla;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın yerinde görülen itirazı kabul edilmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
    KARAR:
    1- Dairemizin itiraz edilen ret kararının kaldırılmasına,
    2- Sanık hakkında kurulan hükme ilişkin temyizin incelenmesinde;
    CMK’nın 238/2. maddesinin “duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur", anılan Kanunun 260/1. maddesinin "... bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır." şeklindeki hükümleri nazara alındığında, 02.02.2011 tarihli oturumda şikayetçi olduğunu ve sanığın cezalandırılmasını talep ettiğini beyan etmesine karşın davaya katılma hakkı hatırlatılmayan şikayetçi vekilinin 09.02.2011 tarihli temyiz dilekçesi katılma talebi niteliğinde olduğu anlaşılmakla, CMK"nın 237/2. maddesi uyarınca suçtan zarar gören şikayetçinin davaya katılmasına karar verilerek yapılan temyiz incelenmesinde;
    Yapılan yargılama sonunda yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle beraate ilişkin hükmün ONANMASINA, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi