
Esas No: 2010/13149
Karar No: 2012/3350
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2010/13149 Esas 2012/3350 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine yapılan yardımların davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasa’nın 9, 10 ve 26. maddeleridir. Bu maddeye dayanan rücu davalarında kusurun belirlenmesinde, öncelikle iş kazasının ne şekilde olduğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir.
Davalı, işverene ait inşaatta çalışan sigortalının, inşaat demirini kalas üzerinden 1. kata taşıma esnasında, üç metre yüksekten yere düşerek ölümü ile sonuçlanan iş kazasının meydana geldiği; .... 29.08.2005 tarihli raporunda, sigortalının dış muayenesinde, saçlı deride 2x2 cm.lik ekimozun bulunduğu, vücudun muhtelif yerlerinde 2x1 cm.lik ekimozların olduğu, kafatası ve diğer kemiklerde kırığın bulunmadığı, kroner arterde 3 cm"sinden itibaren lümenin tamamen tıkalı olup ölümünün kalp damar hastalığı sonucu meydana geldiğinin bildirildiği, üç kişilik makine mühendisi bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 03.12.2008 tarihli bilirkişi raporunda, iş kazasında işverenin %90, sigortalının %10 oranında kusurunun bulunduğunun belirtildiği, makine, inşaat ve kontrol mühendisi iş güvenli uzmanı bilirkişi heyetince hazırlanan 15.09.2009 tarihli raporda ise işverenin %60 oranında kusurlu olduğu, iş kazasına %40 oranında kaçınılmazlığın etken olduğunun belirtilerek sigortalıya kusur yüklenmediği, mahkemece, hangi kusur raporuna itibar edildiği belirtilmeksizin, işverenin 506 sayılı Yasanın 10. maddesi gereğince %100 oranında kusurlu kabul edilerek, bu orandan %15 oranında takdiri indirim yapılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
506 sayılı Kanunun 26. maddesinde düzenlenmiş bulunan rücu davaları, sigortalının alacağından bağımsız, kanundan doğan basit rücu hakkına dayalı olup; anılan Yasal düzenleme çerçevesinde kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi hükmü doğrultusunda raporda tartışılması gerekir. İşverenin tamamen kusursuz kabul edilebilmesi için ise, anılan madde gereğince, işyerindeki işçilerin sağlığı ve iş güvenliğini sağlamaya yönelik her türlü tedbiri alması, uygun çalışma ortamı hazırlaması, araçları noksansız bulundurması, işçileri etkin bir biçimde denetlemesi, gözetlemesi, bütün yükümlülüklerini özenle yerine getirmesi gerekir.
Hal böyle olunca, üç kişilik makine mühendisi bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 03.12.2008 tarihli bilirkişi raporunda, sigortalının ölüm sebebine yönelik düzenlenen ... raporu irdelenmediği için anılan rapor hüküm kurmaya elverişli olmadığı gibi, , makine, inşaat ve kontrol mühendisi iş güvenli uzmanı bilirkişi heyetince hazırlanan 15.09.2009 tarihli raporda da, sigortalının kendisinde bulunan rahatsızlığı bilip bilmediği ve biliyor ise bu durumu işverene bildirip bildirmediği, bu çerçevede sigortalının kusuru irdelenmediği gibi, işverenin, sigortalının işe girişi esnasında ağır ve tehlikeli işlerde çalışabileceğine dair rapor aldırmaması eylemi haricinde, sigortalının mevzuata uygun olarak fazla mesai süresi çerçevesinde çalıştırılmasından işverenin sorumlu tutulması isabetli olmadığından, anılan rapor da, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece yapılacak iş, öncelikle, sigortalının ölümüne sebep olan kalp rahatsızlığını bilip bilmediği araştırılarak, gerekirse bu konuda sigortalının yakınları tanık sıfatı ile dinlenerek, varsa tedavi evrakları celp edilerek, iş kazasının meydana geldiği iş kolunda ve İşçi sağlığı ve İş Güvenliği mevzuatında uzman bilirkişi heyetinden kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınıp irdelenerek, sonucuna göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması, isabetsizdir.
2-Mahkemece, sigortalının işe giriş bildirgesinin süresinde Kuruma verilmemesi nedeniyle davalı işverenin 506 sayılı Yasanın 10. maddesi çerçevesinde sorumlu tutulmasında isabetsizlik yok ise de; davalı işverenin 506 sayılı Kanunun 10. maddesine göre sorumluluğu; kusursuzluk ilkesine dayanır. İş kazasında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemişse, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarından 10.maddeye göre sorumlu tutulması gerekir.
İşverenin, 506 sayılı Yasanın 10. maddesine dayalı tazmin sorumluluğunun sınırlarının belirlenmesi konusuna çözüm getiren, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 15.03.1995 T., 1994/800 E., 1995/166 K. sayılı ilamında “...Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, hak sahiplerinin işverenden isteyebileceği tazminat (tavan) miktarını önce kusur durumunu hiç gözetmeksizin belirlemek ve belirlenen tazminat miktarını geçmemek üzere davalının olaydaki kusursuzluğu dikkate alınarak Borçlar Kanununun 43 ve 44. maddeleri uygulanarak varılacak sonuç uyarınca rücu alacağına hükmetme...” gereği öngörülmüş olup; işverenin sorumluluk sınırlarının belirlenmesinde, kendisinin kusurlu olup olmaması etkili bulunmakta, işverenin kusursuz bulunduğu durumlarda, ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı olarak ortaya çıkan tazminat tavanından, Borçlar Kanunu"nun 43 ve 44. maddeleri uyarınca, % 50"den aşağı olmamak üzere indirim yapılarak, işverenin sorumlu olduğu tazminat tutarının belirlenmesi gerekmektedir.
İşverenin, 506 sayılı Yasanın 26. maddesi yanında 10. maddesi uyarınca da sorumlu tutulması gerektiğinin tespiti halinde ise, işverenin %100 kusurlu olduğu kabul edilerek, hesaplanacak maddi tazminat miktarından, Borçlar Kanununun 43 ve 44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun ve iş kazasının meydana gelmesinde etken olan kaçınılmazlık oranının %50’sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında, 506 sayılı Yasanın 9 ve 10. maddeleri kapsamında, işverenin sorumluluğu belirlenirken hatalı uygulama yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
0 halde, davacı ve davalı vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S0NUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 27.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.