1. Hukuk Dairesi 2016/13203 E. , 2019/5276 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava,muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil;olmadığı takdirde, tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, miras bırakanları Mithat’ın kayden paydaşı bulunduğu 618 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini,...’in de 618 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 239/254 payı davalı ...’e, 618 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 37/40 payı ise diğer davalı ...’e satış yoluyla devrettiğini,yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescile;olmadığı takdirde, tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, murise hastalığında baktıklarını,bu bakımın karşılığında da temliklerin gerçekleştirildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece,miras bırakanın, dava konusu taşınmazların temlikinde gerçek irade ve amacının mirastan mal kaçırma olmadığı, kendisi ile ilgilenen, ihtiyaçlarını karşılayan, maddi ve manevi destekte bulunan davalılara duyduğu minnet sonucu devri yaptığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan ..."ın 26.07.2014 tarihinde ölümüyle geriye mirasçıları olarak davacı kızları ......ile davalı oğulları... ve dava dışı kızı ...l"in kaldığı,miras bırakanın kayden paydaşı olduğu 618 ada 2, parsel sayılı taşınmazdaki 239/254 payı ile aynı ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 37/40 payını davalı ..."e 02.07.2014 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği ,...in de 618 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki anılan payı davalı ...’e,618 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki söz konusu payı da davalı ..."e 19.11.2014 tarihinde satış yoluyla devrettiği görülmektedir.
Bilindiği üzere;uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince;miras bırakanın malvarlığının tamamını oluşturan dava konusu taşınmazlardaki paylarının tümünü ölümünden çok kısa bir süre önce emanetçi konumundaki ara malik Hüsamettin"e temlik ettiği, Hüsamettin"in de, murisin ölümünden yaklaşık dört ay sonra çekişmeli taşınmazlardaki payları diğer davalılar ...ve ..."e devrettiği, temliklerin mirastan mal kaçırma amacıyla muvazaalı şekilde ve bedelsiz olarak gerçekleştirildiği, nitekim, bu hususun, dosya kapsamında dinlenen davalı yanın tanığı mirasçı Meral tarafından da doğrulandığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle, davanın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa"nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.