10. Hukuk Dairesi 2010/14817 E. , 2012/3313 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, Akçaşar Köyü tüzelkişiliğinin prim borcu nedeniyle davacının maaşına konulan haczin kaldırılması, kesintilerin yasal faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı ..."ın, 1999 – 2004 dönemi ... muhtarı olduğu, köy tüzelkişiliğine ait, 2000/7-12 aylarına ilişkin prim borcu ve işsizlik prim borcunun köy tüzelkişiliğinden tahsil edilememesi nedeniyle, köy muhtarı olan davacıya 2009/2 sayılı ödeme emrinin 17.02.2010 tarihinde tebliğ edildiği, takibin itiraz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı, borcun köy tüzelkişiliğine ait olması nedeniyle, öncelikle köy tüzelkişiliğinden tahsili gerektiğini, ayrıca 5 yıllık zamanaşımının dolduğunu, Bağ-Kur emeklilerinin maaşının nafaka alacakları dışında haczedilemeyeceğini ileri sürerek maaşındaki haczin kaldırılmasını istemiştir.
Dosya içeriğinde mevcut, davacı adına gönderilen ve 7 günlük süre içinde itiraz edilmemesi nedeniyle kesinleşen icra takibinin 2009/2 sayılı ödeme emri olduğu, 1.975,47 TL asıl alacak ve 13.922,61 TL gecikme zammı olmak üzere 15.898,08 TL miktarlı olduğu, haciz bildirilerindeki miktarın ise daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır.
Tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu, 6183 sayılı Kanunun 35, mükerrer 35, mülga 506 sayılı Kanunun 80. ve bazı maddeleri dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde düzenlenmiştir.
506 sayılı Kanunun 80/12 maddesi, "Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur." hükmünü öngörmüş, 5510 sayılı Kanunun 88/20 maddesi de ufak farklar dışında ./..
anılan maddeye paralel düzenleme getirmiş olup, "Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. " hükmünü öngörmüştür.
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35.maddesine göre ise; amme alacakları ve bu bağlamda davalı Kurumun işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacaklarının, tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde kanuni temsilcilerin mal varlıklarıyla sorumlu olacağı öngörülmüştür.
Yukardaki düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, prim alacağının tahakkuk ettiği ve ödenmesi gereken dönemde, işveren ile birlikte müteselsilen sorumluluk koşullarının oluşması için, işveren kamu kurum ve kuruluşu ise, kamu görevlilerinin tahakkuk ve tediye ile görevli olması, tüzel kişiliğe haiz diğer işyerlerinde ise üst düzey yönetici ya da yetkilisi ve kanuni temsilci sıfatıyla işveren tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili bulunması gerekir.
Somut olayda mahkemece; davacının 1999-2004 dönemi köy muhtarı olması nedeniyle 506 sayılı Yasanın 80 ve 5510 sayılı Yasanın 88.maddeleri kapsamında sorumluluğunun sözkonusu olmasına rağmen, davacı adına ödeme emri düzenlenip gönderilmemesi, giderek kesinleşmiş bir ödeme emrinin sözkonusu olmaması nedeniyle davacının almakta olduğu maaşa haciz işlemi uygulanamayacağından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinde, davacı adına düzenlenen ve 17.02.2010 tarihinde tebliğ edilen 2009/2 sayılı ödeme emrinin varlığı karşısında, hükmün eksik incelemeye dayandığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece yapılacak iş, davanın esasına girilerek itiraz edilmeksizin kesinleşen ödeme emrinin bulunup bulunmadığı hususunun araştırılarak, kesinleşen ödeme emrinin varlığı halinde, 1479 sayılı Yasanın 67.maddesi hükmüne göre emekli aylıklarının nafaka alacakları dışında haczi mümkün değil ise de, bazı hükümleri dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa hükümleri nazara alınarak ve toplanan deliller hep birarada değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.