11. Ceza Dairesi 2017/11647 E. , 2019/6815 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- Sanık hakkında, tamamen sahte olarak üretilmiş, kril alfabesi ile yazılmış ... Üniversitesi Diş Hekimliği bölümünden mezun olduğuna dair geçici mezuniyet belgesinin tercümesini ve yine tamamen sahte olarak düzenlenen Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı denklik belgesini noterde onaylatarak önce Bursa Diş Hekimleri Odası’na kaydını yaptırdığı, daha sonra Bursa Diş Hekimleri Odası’ndan aldığı ilişik kesme belgesi ile ...’na üye olmak için başvurduğu, başvuru işlemi henüz sonuçlanmadan, dosya içinde aslı mevcut olan ... tarafından hazırlanmış görünen, sanığın odaya üye olduğuna dair 07.09.2012 tarihli, 2012/629 sayılı, tamamen sahte olarak düzenlemiş yazıyı Bahçelievler İl Sağlık Müdürlüğü’ne sunmak suretiyle zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın, ... Üniversitesi Diş Hekimliği bölümünden mezun olup olmadığının, suç konusu geçici mezuniyet belgesinin gerçek olup olmadığının araştırılması; geçici mezuniyet belgesinin tercümesine ilişkin 07.06.2011 tarihli, 1659 yevmiye sayılı noter onayının Edirne ... Noterliği tarafından yapılıp yapılmadığı sorularak, noter onayları gerçek ise söz konusu belge aslının ilgili noterden getirtilmesi; Kadıköy .... Noterliği’nin 02.11.2011 tarihli, ... yevmiye sayılı işlemi ile onaylanan diploma denklik belgesinin noter onaylı suretinin dosya içine alınması; Bursa Diş Hekimleri Odası ve ...’ndan, sanık tarafından başvuru sırasında sunulan belge asıllarının istenmesi; belgede sahtecilik suçlarında aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının takdiri mahkemeye ait olduğundan, suç konusu belgelerin asılları getirtilip incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, bu gözlem sonucunda gerekçeli kararda aldatma niteliğine sahip olup olmadığının tartışılması ve denetime olanak verecek şekilde dosya arasında bulundurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
a) Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarihli 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “belgede sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla kez işlenmesi ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olduğu ve her iddianameye kadar olan eylemlerin zincirleme biçimde işlenmiş bir belgede sahtecilik suçunu, iddianameden sonraki eylemlerin ise hukuki kesinti nedeniyle ayrı suçu oluşturacağı gözetilerek; sanığın, 26.10.2011 tarihli, Kadıköy .... Noterliği’nin 02.11.2011 tarihli, ... yevmiye sayılı işlemi ile onaylanan denklik belgesini Edirne Diş Hekimleri Odasına sunmak şeklinde gerçekleşen eylemi nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçundan mahkum olduğu anlaşıldığından, açıklanması geri bırakılan, Edirne 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 01.03.2016 tarihli, 2013/128 esas, 20167111 karar sayılı hükmünün, açıklanması ve kesinleşmesi halinde, bu hükümle verilen ve zincirleme suç kapsamında kalan cezanın hükmolunan cezadan infaz aşamasında mahsubuna karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b) Sanık hakkında, 5237 sayılı TCK"nin 204/1 ve 43. maddeleri uyarınca hükmedilen 2 yıl 6 ay hapis cezasından aynı Kanunun 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılması sırasında, 2 yıl 1 ay yerine 1 yıl 13 ay hapis cezasına hükmedilerek eksik ceza tayini,
c) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından aynı Kanun"un 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 01.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.