Esas No: 2019/7011
Karar No: 2020/2125
Karar Tarihi: 09.03.2020
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/7011 Esas 2020/2125 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yersiz maaş ödemesi, yersiz reçete gideri ve yersiz hastane gideri adı altında Kurum tarafından talep edilen borca ilişkin borçlu olmadığının tespiti ile aksine Kurum işleminin iptali ile aylığından bu borca karşılık kesinti yapılmış ise yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davacıya ilk olarak 01.02.2010 tarihinde malullük aylığı bağlandığı, 23.11.2010 tarihinde eşi tarafından kendisine böbrek verilmesi sonrası Yüksek Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen 19.06.2011 tarihli raporla çalışma gücünün %60"ını kaybetmediği tespiti yapıldığı, bunun üzerine 03.08.2011 tarihi itibariyle aylığının durdurulmasına karar verildiği, davacıya ilk olarak maluliyet aylığı bağlanırken 01.06.2002-09.09.2004, 01.03.2007-12.10.2009 tarihleri arasında 1787 gün Tarım Bağ-Kur Sigortalılığı ve 263 gün SSK sigortalılık günleri dikkate alındığı, 05.10.2012 tarihli Kurum yazısı ile; 10 yıllık kanuni süre dolmamış olması sebebiyle aylığının iptal edildiğinin bildirildiği, 6.886,38 TL yersiz ödenen aylık, 11.684,54 TL reçete gideri, 108.417,57 TL hastane giderinin ödenmesinin davacıdan istenildiği, davacının; "bu Kanun veya bu Kanundan önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarına göre gelir veya aylık alan kişiler, "statüsünde genel sağlık sigortasından yararlandırılarak sağlık giderlerinin karşılandığı "anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, davacının dava konusu borç tahakkuk dönemlerinde maluliyet aylığı ve sağlık giderlerinden yararlanma hakkının olup olmadığına ilişkindir.
Yersiz ödenen maluliyet aylığına karşı açılan davanın reddi kararı yerindedir.
Reçete gideri ve hastane gideri borç tahakkukuna karşı açılan davaya gelince;
Genel Sağlık Sigortası (GSS), kişilerin öncelikle sağlıklarının korunmasını, sağlık riskleri ile karşılaşılması hâlinde ise oluşan harcamaların finansmanını sağlayan bir sigorta uygulamasıdır. Sigortaya üye olmak zorunlu olup sistem prime dayalıdır. Sigortalıların sağlık hizmetlerinden yararlanabilmeleri ise belirli usul ve şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Böylece ülkede ikamet eden herkes genel sağlık sigortasından faydalanabilme imkânına sahip hâle gelmiştir.
Türkiye’de uygulanan genel sağlık sigortası kendine özgü özellikleri bulunan bir sağlık sigorta sistemidir (Sözer, A. N.: “5510 Sayılı Yasaya İlişkin Değişiklik Tasarısında Genel Sağlık Sigortası-İlgili Anayasa Mahkemesi Kararı Işığında Bir Değerlendirme, İşveren Dergisi, Sayı 7, Nisan 2008, s.27-33). Ülkemizde GSS’nin 3 temel belirleyici özelliğinden bahsedilebilir. Birincisi Türkiye vatandaşı olmayanlar da dâhil Türkiye’de yaşayan herkes zorunlu olarak sigortalı olacaktır. İkincisi sistem prime dayalı olup sosyal sigortacılık ilkelerine göre herkesten geliri, kazancı ve ödeme gücüne göre tahsil edilecek primlerle finanse edilecektir. Son olarak sağlık hizmetleri, kamu-özel sektör ayrımı yapılmaksızın hizmet sunum şartlarını yerine getiren sağlık hizmet sunucularından satın alma yoluyla temin edilecektir (Alper, Y.:Genel Sağlık Sigortası ve Gelir Testi Uygulaması, Türk-İş Dergisi, 2012, S.397, s.56).
5510 sayılı Kanun’un 3. maddesinin dokuzuncu bendinde genel sağlık sigortalısı olanlar Kanun’un 60. maddesinde sayılan kişiler olarak tanımlanmıştır. Kanun’un 60. maddesinde ise Genel Sağlık Sigortalısı sayılanlar tek tek gösterilmiştir. Öncelikle belirtilmelidir ki bir kişinin Genel Sağlık Sigortasından yararlanabilmesi için aranacak ilk şart ikametgâhının Türkiye’de bulunmasıdır.
5510 sayılı Kanun’un 60. maddesinde;
“İkametgahı Türkiye’de olan kişilerden;
a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;
1) (a) ve (c) bentleri gereğince sigortalı sayılan kişiler,
2) (b) bendi gereğince sigortalı sayılan kişiler,
b) İsteğe bağlı sigortalı olan kişiler,
c) Yukarıdaki (a) ve (b) bentlerine göre sigortalı sayılmayanlardan;
1) Harcamaları, taşınır ve taşınmazları ile bunlardan doğan hakları da dikkate alınarak, Kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilecek aile içindeki geliri kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte birinden az olan vatandaşlar ile gelir tespiti yapılmaksızın genel sağlık sigortalılığı ya da bakmakla yükümlü olduğu kişi bulunmayan Türk vatandaşlarından 18 yaşını doldurmamış çocuklar,
2) (Değişik: 4/4/2013-6458/123 md.)Uluslararası koruma başvurusu veya statüsü sahibi ve vatansız olarak tanınan kişiler,
3) 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler,
4) 24/2/1968 tarihli ve 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre şeref aylığı alan kişiler,
5) 28/5/1986 tarihli ve 3292 sayılı Vatani Hizmet Tertibi Aylıklarının Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler,
6) 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler,
7) 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu hükümlerine göre korunma, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden ücretsiz faydalanan kişiler ile ana ve babası olmayan Türk vatandaşlarından 18 yaşını doldurmamış çocuklar,
8) Harp malûllüğü aylığı alanlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamında aylık alanlar,
9) 18/3/1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununun (…) ek 16 ncı maddesine göre aylık alan kişiler,
10) 11/10/1983 tarihli ve 2913 sayılı Dünya Olimpiyat ve Avrupa Şampiyonluğu Kazanmış Sporculara ve Bunların Ailelerine Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler,
d) Mütekabiliyet esası da dikkate alınmak şartıyla, oturma izni almış yabancı ülke vatandaşlarından yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olmayan kişiler,
e) 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı Kanun gereğince işsizlik ödeneği, Esnaf Ahilik Sandığı ödeneğinin ve ilgili kanunları gereğince kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılan kişiler,
f) Bu Kanun veya bu Kanundan önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarına göre gelir veya aylık alan kişiler,
g) Yukarıdaki bentlerin dışında kalan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan vatandaşlar,
genel sağlık sigortalısı sayılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Diğer taraftan Genel Sağlık Sigortası geçiş hükümlerini düzenleyen 5510 sayılı Kanun’un Geçici 12. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, 60. maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendinde belirtilen kişilerin Genel Sağlık Sigortasından yararlanmalarını 01.01.2012 tarihine kadar ertelemiş, böylece düşük gelirliler yönünden yeşil kart uygulaması bir süre daha devam ettirilmiştir.
Ayrıca Kanun’un Geçici 12. maddesinin beşinci fıkrasıyla 60. madenin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olmayan yabancı ülke vatandaşlarıyla, (g) bendinde belirtilen başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan Türk vatandaşlarının tamamının Genel Sağlık Sigortası kapsamına dâhil olması yine 01.01.2012 tarihinde gerçekleşmiştir (Tuncay, A.C./Ekmekçi, Ö: Sosyal Güvenlik Hukuk Dersleri, Yenilenmiş 19. Bası, İstanbul 2017, s.580-581; Güzel, A./Okur, A. R./Caniklioğlu, N.: Sosyal Güvenlik Hukuku, 16. Bası, İstanbul 2016, s.735; Arıcı, K.: Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara 2015, s.421; Alper, s.56; Şakar, M.: Sosyal Sigortalar Uygulaması, 12. Baskı, İstanbul 2017, s.360-361; Alper Y./Kılkış, İ.: İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, 3. Baskı, Bursa 2017, s.270-271; Kaynak, Z.: Genel Sağlık Sigortası ve Uygulaması, Ankara 2015, s.77; Elma, R.: Sosyal Güvenlik Hukuku, 3. Baskı, Ankara 2018, s.520).
Böylece 01.01.2012 tarihinden itibaren 3816 sayılı Kanun kapsamında sağlık hizmetlerinden faydalananlar (Yeşil Kart sahipleri) ile çalışmayanlar ve çalışmalarına ara verenlerin gelir testine tabi tutulmak suretiyle ödeme güçleri dikkate alınarak prim ödeyerek sisteme dâhil edilmeleri ile GSS’nin herkesi kapsama alma ve primli rejim olarak hayata geçirilmesi süreci, en azından yasal olarak tamamlanmıştır (Alper, 56).
Genel Sağlık Sigortası açısından gelir testi uygulaması ise bir finansman aracı olarak düşünülmüştür. Genel Sağlık Sigortasının, ilgililerin ödeme gücüne göre belirlenecek primlerle finanse edilmesi amaçlanmaktadır. Herkes ya bizzat prim ödeyecek veya başkası (devlet) onun adına prim ödeyecektir (Alper, s.57; Güzel/Okur/Caniklioğlu, s.735; Tuncay/Ekmekçi, s. 581). Gelir testi işlemi kişinin çeşitli göstergeler ışığında mevcut gelirinin belirlenmesidir.
Gelir testi, çalışmayan ancak gelirleri nedeniyle tam veya kısmi prim ödeyecek olanlarla, çalışmayan ve ödeme gücü de bulunmayanlara uygulanacaktır. 5510 sayılı Kanun’a göre gelir testi uygulanacak kişiler, bakmakla yükümlü olunan aile üyesi olma statüsünü kaybedenler, bir süre zorunlu sigortalı olarak çalıştıktan sonra işini kaybeden işsizler, ay içindeki çalışması 30 günden eksik olan kısmi süreli çalışanlar, hak sahibi olarak aylık bağlananlardan aylık bağlanma hakkını kaybedenler sayılabilir. Gelir testinin amacı aynı konutta birlikte yaşayan hane halkının kişi başına düşen gelirinin saptanmasıdır. Saptanan bu gelirin asgari ücret karşısındaki durumu, ilgilinin ödeyeceği primin saptanmasında ölçü olarak kullanılacaktır (Alper, s.58; Güzel/Okur/Caniklioğlu, s.738).
Genel Sağlık Sigortasında sigorta başlangıcı ise sigortalının genel sağlık sigortalısı olarak tescili ile başlar (Arıcı, s.419). Diğer bir ifadeyle bir kişinin sisteme dâhil olabilmesi için sadece 5510 sayılı Kanun’un 60. maddesi kapsamında sayılan kişilerden olması yeterli değildir. Ayrıca genel sağlık sigortasına bildirilmeleri ve tescil edilmeleri de gerekmektedir. Bildirim ve tescil koşulları ise 5510 sayılı Kanun’un 61. maddesinde yer almaktadır. Kanunun 61. maddesine göre, genel sağlık sigortasından yararlanmak için bir kısım grupların bildirimine gerek kalmadan kendiliğinden tescil edileceği, bir kısmının tescili için ise bir ay içinde başvuru şartının gerektiği düzenlenmiştir.
Diğer taraftan GSS kapsamında bulunan bazı kişilerin sisteme tescil edilmiş olsa bile sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi bazı şartların gerçekleşmesine bağlıdır. 5510 sayılı Kanun’un 67. maddesinde birinci fıkrasında;
“18 yaşını doldurmamış olan kişiler, tıbben başkasının bakımına muhtaç olan kişiler, trafik kazası halleri, acil haller, iş kazası ile meslek hastalığı halleri, bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar, madde bağımlılığı tedavisine yönelik sağlık hizmetleri, 63 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri gereğince sağlanan sağlık hizmetleri, 75 inci maddede sayılan afet ve savaş ile grev ve lokavt hali hariç olmak üzere sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanabilmek için;
a) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) ve (f) bentleri ile aynı maddenin onikinci, onüçüncü ve ondördüncü fıkraları hariç genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası prim ödeme gün sayısının olması, (3)
b) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendi ile (g) bendine tabi olan genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yukarıdaki bentte sayılan şartla birlikte, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendirilerek tecil ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç 60 günden fazla prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması, (4)
c) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (d) bentlerine tabi olan genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yukarıdaki bentlerde sayılan şartla birlikte, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması,
d) (Ek: 13/2/2011-6111/36 md.) 60 ıncı maddenin yedinci fıkrasına göre genel sağlık sigortalısı sayılanlar, (c) bendinde sayılan şartlarla birlikte, bir öğretim dönemine ilişkin genel sağlık sigortası primlerinin tamamını öğrenim gördükleri üniversitenin öğrenim dönemi başından itibaren bir ay içinde ödemeleri,
şarttır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Görüldüğü üzere Kanun sağlık hizmetlerinden yararlanma koşullarını düzenlerken ilk olarak prim koşulunu öngörmüştür. Kanun prim koşulu aranmayanlar, son bir yıl içinde 30 gün prim ödemiş olması gerekenler, hiçbir prim borcu olmaması gerekenler, 60 günden fazla prim borcu olmaması gerekenler olarak ayrıma gitmiştir (Güzel/Okur/Caniklioğlu, s.757). Bu durumda bir kişi 60. madde kapsamında sigortalı olsa, 61. maddede belirtildiği üzere genel sağlık sigortasına tescili yapılmış olsa dahi 67. maddenin birinci fıkrasında belirtilen hâller hariç olmak üzere maddede yer alan koşulları sağlayamadığı takdirde sağlık hizmetlerinden yararlanamayacaktır.
Ayrıca ilgili maddenin üçüncü fıkrasına göre genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanabilmeleri için sağlık hizmet sunucularına başvurduklarında acil hâller hariç olmak üzere (acil hâllerde ise acil halin sona ermesinden sonra); biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulamasının yapılması ve/veya nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya Kurum tarafından verilen resimli sağlık kartı belgelerinden birinin gösterilmesi zorunludur. Aksi hâlde yine sağlık hizmetlerinden yararlanılabilmesi mümkün olmayacaktır.
Genel sağlık sigortası ile ilgili açıklama yaptıktan sonra 5510 sayılı Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında kalan kişilerin sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları üzerinde de ayrıca durmakta yarar vardır.
5510 sayılı Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde düşük gelir düzeyinde olmayan ve ayrıca belirtilen başka bir nedenle sağlık güvencesine hak kazanamayan kişiler GSS kapsamına alınmışlardır. İlgili bentte belirtilen kişiler zorunlu sigortalı (işçi, bağımsız çalışan veya kamu görevlisi) olmayan, sosyal sigortadan gelir veya aylık almayan, işsizlik sigortası edimlerinden yararlanmayan, isteğe bağlı sigortalı olmamış, sosyal korumaya (sosyal yardım, sosyal hizmet, sosyal teşvik) alınmamış, korunma kapsamına alınan öğrenci/stajyer olmayan, yabancı statüsünde bulunmayan, hakkında koruyucu tedbir kararı verilmiş kişi olmayan, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu kapsamına göre hizmet öncesi eğitime alınmamış ve açıkça GSS’nin kapsamı dışında bırakılmamış olan kişilerdir (Sözer, A. N.: Türk Genel Sağlık Sigortası, 2. Bası, İstanbul 2018, s.179).
5510 sayılı Kanun’un 60. maddesinin “g” bendi kapsamında kalanların ise genel sağlık sigortası başlangıcı ve tescili 61. maddenin birinci fıkrasının “f” bendinde düzenlenmiştir. İlgili bent 13.02.2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değiştirilmeden önce “(g) bendinde sayılanlar; diğer bentlere göre genel sağlık sigortalısı olmadıkları tarihten itibaren genel sağlık sigortalısı sayılır ve bu tarihten itibaren bir ay içinde verecekleri genel sağlık sigortası giriş bildirgesi ile tescil edilirler.” şeklinde düzenlenmişken; daha sonra 6111 sayılı Kanun ile 61. maddenin birinci fıkrasının “f” bendi değişikliğe uğramış ve “(g) bendinde sayılanlar; diğer bentlere göre genel sağlık sigortalısı olmadıkları veya diğer bentlere göre genel sağlık sigortasından yararlanma haklarının sona erdiği tarihten itibaren bu bent kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılırlar ve Kurumca resen tescil edilirler.” olarak yeniden düzenlenmiştir.
Diğer taraftan ilgili maddenin üçüncü fıkrasına göre 5510 sayılı Kanun’un 60. maddesi gereği genel sağlık sigortalısı iken durumunda değişiklik olan kişilerden, aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendine veya (g) bendi kapsamına giren kişiler durumlarında değişiklik olduğu tarihten itibaren en geç bir ay içinde Kuruma başvurmak zorundadır. Bu kişilerin 60. maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamına girmediğinin tespit edilmesi hâlinde, durumlarında değişiklik olduğu tarihten başlamak üzere (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılırlar.
Bu durumda 01.01.2012 tarihinden önce herhangi bir sosyal güvencesi olmayan kişiler (yani Genel Sağlık Sigortalısı ya da Genel Sağlık Sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi statüsünde olmayanlar ile bu statüleri sona ermiş kişiler) 01.01.2012 tarihinde 5510 sayılı Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında Kurum tarafından resen genel sağlık sigortalısı olarak tescil edilmişlerdir (Tuncay/Ekmekçi, s.582).
Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında kalan kişiler gelir testi yaptırarak ödeyecekleri primleri tespit ettireceklerdir. Herhangi bir kapsamda genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi kapsamında sağlık yardımlarından yararlanma hakkı bulunmayan kişiler 5510 sayılı Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı olarak tescil edilmekte olup anılan kapsamda tescil edilen bu kişilerin tescil tarihinden itibaren yerleşim yerlerinin bulunduğu yerdeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına müracaat ederek gelir testi yaptırmaları gerekmektedir. Gelir tespitinde aynı hanedeki aile esas alınmaktadır. 60. maddenin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında tescil edilen kişilerin gelir testi müracaat bildiriminin kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına başvurmaları gerekmektedir. Söz konusu bir aylık süre içerisinde gelir testine başvurmayanların tescil başlangıç tarihinden itibaren aile içindeki gelirinin kişi başına düşen aylık tutarı olarak, Kanun’un 82. maddesine göre belirlenen aylık prime esas kazancın (asgari ücretin) iki katı esas alınarak primlerin tahakkuk ettirilmesi öngörülmüştür.
Öte yandan 5510 sayılı Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında kalan kişilerin Genel Sağlık Sigortası kapsamında sağlık hizmetlerinden yararlanabilmeleri için ise Kanun’un 67. maddesinde belirtildiği üzere sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası prim ödeme gün sayısının olması ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48. maddesine göre tecil ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç 60 günden fazla prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması gerekmektedir.
Sonuç itibariyle 01.01.2012 tarihine kadar (g) bendi kapsamında kalan ancak Genel Sağlık Sigortasına tescil için başvurmayan bir kişi 01.01.2012 tarihinden itibaren resen (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortası kapsamına alınacak, gelir testi müracaat bildiriminin kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına başvuracaktır. Ancak resen tescil edilmesi ve gelir testine tabi tutulması yeterli olmayıp Kanun’un 67. maddesine göre sağlık hizmeti sunucusuna başvurulduğu tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası prim ödeme gün sayısı bulunması veya 60 günden fazla prim ve prime ilişkin borcunun bulunmaması gerekmektedir.
Yeri gelmişken 19.01.2013 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6385 sayılı Kanun’un 12. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 45. madde üzerinde de durulmalıdır.
Yersiz yapılan sağlık giderlerinin terkini başlıklı 5510 sayılı Kanun’un 45. maddesinde;
“Bu Kanuna göre genel sağlık sigortalısı ya da bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına girmekle birlikte, asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alanlara 31/1/2012 tarihine kadar verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Kurumca tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek borçlar, varsa ilgililerin bu nedenle açtıkları davadan vazgeçmeleri halinde tahsil edilmez. Bu borçlara ilişkin açılmış olan dava ve icra takiplerinden Kurumca vazgeçilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Maddenin gerekçesinde ise “Geçici 45 inci madde ile; 5510 sayılı Kanuna göre ülkemizde yaşayan vatandaşların genel sağlık sigortası kapsamına alınmasına ilişkin işlemler 2012 yılı Ocak ayı itibariyle tamamlandığından, bu tarihe kadar yaşanan geçiş sürecinde, tabi olduğu genel sağlık sigortası statüsünün aradığı şartlarla sağlık yardımı alması gerekirken, Kanunun diğer statülerine göre ya da bakmakla yükümlü olunan kişi statüsünde hak etmediği halde sağlık yardımı yapılanlara ilişkin sağlık giderlerinden tahsil edilmemesi ve bu suretle oluşacak mağduriyetlerin önlenmesi amaçlanmıştır.” denilmiştir.
5510 sayılı Kanun’un Geçici 45. maddesi Türkiye’de ikametgâhı olan herkesin genel sağlık sigortası kapsamına alınması çalışmalarında yaşanan aksaklıkları, hata ile yapılan sağlık yardımları sonucu doğan mağduriyetleri gidermek amacıyla çıkartılmıştır
Yukarıda belirtilen açıklamalar dikkate alındığında;
Davacı için yapılan sağlık giderleri 5510 sayılı Kanunun 60"ncı maddesi (f) bendindeki"gelir ve aylık alan kişiler kapsamında genel sağlık sigortalısı statüsünde karşılanmış ise de malullük aylığının iptali neticesi; davacının, 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılığının olduğu 01.06.2002-09.09.2004, 01.03.2007-12.10.2009, 04.08.2011-15.11.2012 tarihleri arası 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılığının olduğu 20.09.2004-03.06.2005 tarihlerinde, 5510 Sayılı Kanunun 60"ncı maddesi (a) bendindeki " 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;
1) (a) ve (c) bentleri gereğince sigortalı sayılan kişiler, 2) (b) bendi gereğince sigortalı sayılan kişiler, "statüsüne bağlı olarak 5510 sayılı Kanunun geçici 45"nci maddesi "Bu Kanuna göre genel sağlık sigortalısı ya da bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına girmekle birlikte, asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alanlara 31/1/2012 tarihine kadar verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Kurumca tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek borçlar, varsa ilgililerin bu nedenle açtıkları davadan vazgeçmeleri halinde tahsil edilmez. Bu borçlara ilişkin açılmış olan dava ve icra takiplerinden Kurumca vazgeçilir."hükmü gereği genel sağlık sigortasından yararlanma hakkı olduğunun kabulü gerekir.
Bu kapsamda davacının malullük aylığı iptal edilmiş olsa da ;5510 Sayılı Kanunun 4"ncü maddesi birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi gereğince sigortalı olduğu dönemlerde genel sağlık sigortasından yararlanma hakkı olduğu kabul edilerek, sigortalı olduğu bu dönemler dışındaki tarihlerde tahakkuk eden borçlar için davanın reddine karar verilmesi gerekirken mevcut şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 09.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.