10. Hukuk Dairesi 2019/329 E. , 2020/2123 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince davacının istinaf isteminin esastan reddine, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı ... ve Su İşleri Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, sigortalı ..."nun 24.08.2005 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası sonucu vefat etmesi üzerine, hak sahiplerine bağlanan gelirler yönünden oluşan Kurum zararından, şimdilik 20.705,65 TL"nin tahsis onay tarihinden işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalından tahsiline karar verilmesi talep edilmiş, aşamada ıslahen talebe konu miktar, 184.437,70 TL olarak belirlenmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kazanın mesai saati dışında gerçekleştiğini, işverenin sorumlu tutulamayacağını, tazminat dosyasının derdest olduğunu, makinalarını kullanacak elemanların hiçbirinin operatör belgesi bulunmadığını, işin aksamaması için yetiştirilerek görevlendirildiklerini belirterek davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince "Davanın kabülü ile, Davacının fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile davacı kurum zararı olan 184.437,70 TL"nin tahsis onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine..." karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince;
"1-Davacı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine,
2-Davalı ... ve Su İşleri Bakanlığı vekilinin istinaf isteminin 353 1-b.2 uyarınca kabulü ile, Çekerek Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 16/10/2017 gün ve 2012/209-2017/202 karar sayılı kararının kaldırılmasına, yerine
3- Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 45.060,18 TL" nin gelirler yönünden onay, fiili ödemeye dönüşmüş gelir yönünden ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ve Su İşleri Bakanlığı"ndan alınarak davacı Kuruma verilmesine," şeklinde karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; zamanaşımı süresinin geçtiğinin dikkate alınmadığını, kazalı çalışanın ağaçlandırma ve erozyon kontrol başmühendisliği çalışanı olduğunu, Çevre ve Orman Bakanlığının ayrılmasıyla 645 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2"nci maddesi gereği kazalı çalışanın çalıştığı birimin istihdam edilen personel, hak ve borçları ile Orman Genel Müdürlüğüne devredildiğini, Genel Müdürlüğün tüzelkişiliğinin olduğu , Bakanlığın taraf sıfatı olmadığı belirtilerek kararın bozulması talep edilmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
Bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu usul hukuku değil, dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk meselesidir. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme dava konusu hakkın esasına girip karar veremez. Davayı sıfat yokluğundan reddetmesi gerekir. Davacı olma sıfatı dava konusu hakkın sahibine, davalı sıfatı ise sübjektif hak kendisinden istenebilecek kişiye aittir. Kuşkusuz bu hak sözleşmeden, haksız fiilden, sebepsiz iktisaptan veya kanundan doğabilir.
Bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın gerçek borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın gerçek borçlusundan başka bir kişiye karşı açılırsa, dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil, davalının davalı sıfatına sahip olmadığından dolayı reddedilir. ( Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, I. Cilt, s. 1159)
HMK. 119. maddesi, dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Bildirim esnasında yapılan kimi yanlışlıklar, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi bazı durumlarda mümkün olabilmektedir.
Davanın, hasımda değil temsilcide yanılma sonucu hatalı açılması halinde husumetten reddedilmeyip gerçek temsilciye davanın yöneltilmesi gerektiği Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 124. maddesi ile, “ Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.
Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.
Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir.
Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Buna göre, taraf değişikliği karşı tarafın muvafakati ile gerçekleştirilebilirken maddi hata bulunması, dürüstlük kuralına aykırı olmaması veya yanlışlığın kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ise karşı tarafın muvafakati aranmaksızın hakim tarafından kabul edilmek suretiyle yapılabilmektedir.
Somut olayda; davacının Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrol Başmühendisliği adına işlem gören işyerinden işe giriş bildirgesinin verildiği anlaşılmaktadır.
645 Sayılı Kanunun Hükmünde Kararnamenin geçici 2"nci maddesi "Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte Çevre ve Orman Bakanlığı bünyesinde bulunup bu Kanun Hükmünde Kararname ile Orman Genel Müdürlüğüne devredilen Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün mesire yerleri ile Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü ve Orman-Köy İlişkileri Genel Müdürlüğüne ait her türlü taşınır, taşıt, araç, gereç ve malzeme, borç ve alacaklar, hak ve yükümlülükler, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıtlar ve dokümanlar ile bu birimlere ait kadro ve pozisyonlarda istihdam edilen personel hiçbir işleme gerek kalmaksızın Orman Genel Müdürlüğüne devredilmiş sayılır. Mülkiyeti Hazineye ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan Orman Genel Müdürlüğüne devredilen birimlere tahsis edilmiş olanlar hiçbir işleme gerek kalmaksızın tahsis amacında kullanılmak üzere anılan Genel Müdürlüğe tahsis edilmiş sayılır. Ormancılık Araştırma Enstitüsü ve Ormancılık Araştırma müdürlükleri aynı şartlar dahilinde doğrudan merkeze bağlı taşra birimleri olarak Orman Genel Müdürlüğüne devredilir. "hükmünden, kazalı çalışanın çalıştığı birimin istihdam edilen personeli, hak ve borçlarıyla birlikte Orman Genel Müdürlüğüne devir edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece; yargılama aşamasında HMK 124. madde uyarınca husumetin Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi sağlanıp, savunma ve delilleri toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin; davacı Kurum vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ilişkin kararı sair husular incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09/03/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.