11. Ceza Dairesi 2019/1245 E. , 2019/6803 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mühür bozma, Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama
HÜKÜM : Mahkumiyet
A) Sanık hakkında kumar oynanması için yer ve imkan sağlama suçundan kurulan hükme yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 02.12.2015 tarihli iddianamesi ile mühür bozma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılaması sonucunda mahkûmiyet kararı verildiği, hükmün temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 26.03.2018 tarihli, 2016/11300 Esas ve 2018/2620 Karar sayılı ilamı “sanık hakkında mühür bozma suçundan derdest olan kamu dava dosyaları ve kesinleşmiş mahkûmiyet kararlarının bulunduğunun anlaşılması karşısında; belirtilen dava dosyalarının celbi ile zincirleme suç hükümlerinin uygulanma olanağının bulunup bulunmadığının tartışılması gerektiği” gerekçesi ile mühür bozma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verildiği, Dairemizin kararı sonrasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 12.10.2015 tarihli iddianamesi ile mühür bozma ve kumar oynanması için yer ve imkan sağlama suçlarından açılan kamu davalarının birleştirilerek yapılan yargılaması sonucunda verilen mahkûmiyet hükümlerinin katılan vekili ve sanık tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 8/1. maddesinin, "Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2’nci maddesi uyarınca Resmi
Gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305. ve 326. maddeleri uygulanır. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/33 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez." şeklinde düzenlendiği, somut olayda sanık hakkında incelemeye konu kumar oynanması için yer ve imkan sağlama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün daha önce Yargıtay incelemesinden geçmemiş, bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20/07/2016 tarihinden sonra ilk kez verilmiş hüküm olması nedeniyle kanun yolu incelemesinin istinaf olduğu anlaşılmakla, istinaf talebinin merciince incelenmesi için dosyanın incelenmeksizin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesinin temini için İADESİNE,
B) Sanık hakkında mühür bozma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
1- Bozmaya uyularak yapılan yargılamada, sanık hakkında 05/09/2015 suç tarihli mühür bozma suçundan açılan kamu davasında; bozma sonrası İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesine 12/10/2015 tarihli iddianame ile 04/09/2015 suç tarihli mühür bozma ve kumar oynanması için yer ve imkan sağlama suçlarından açılan kamu davalarının birleştirilmesine karar verildiği, yapılan yargılama sonucu ise sanık hakkında verilen cezadan İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/721 Esas, 2017/432 Karar no’lu ilamı ile 03/09/2015 suç tarihli mühür bozma suçundan verilen ve kesinleşen 5 ay hapis cezasının mahsup edilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Sanığın adli sicil kaydında yer alan İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.04.2017 tarih ve 2015/502 Esas, 2017/187 Karar sayılı ilamının UYAP sistemi üzerinden çıkartılan karar örneğinin içeriğinden, suç tarihlerinin 03.09.2015 ve 04.09.2015 olduğunun anlaşılması karşısında; mühür bozma suçlarında sanık hakkında düzenlenen aynı mühür bozma tutanağından dolayı birden çok dava açılmış ise davanın mükerrer açıldığının kabulünün gerekeceği, ancak aynı sanık hakkında aynı yere ilişkin birden çok mühür bozma tutanağı düzenlenmiş ise, hukuki kesinti iddianame tarihi itibariyle oluşacağından, bu tarihten önce düzenlenen birden fazla mühür bozma eylemi varsa zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının gerekeceği, zincirleme suç ilişkisi içindeki eylemlerden bazılarının kesinleşmiş mahkumiyet hükmüne konu olmasının diğer eylemlerin dava konusu yapılmasına engel olmayacağı, bu kapsamda sonradan sübutu kabul edilen eylemler nedeniyle zincirleme suç hükümleri uygulanacağından; sanığın adli sicil kaydında yer alan İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.02.2016 tarih ve 2015/547 Esas, 2016/127 Karar sayılı ilamının UYAP sistemi üzerinden çıkartılan karar örneğinin içeriğinden, suç tarihlerinin 31.08.2015 olduğu, iddianame tarihinin 09.10.2015 olduğunun anlaşılması karşısında; mükerrer yargılamanın önlenmesi ve zincirleme suç koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenebilmesi bakımından, sanığın adli sicil kaydındaki kararlara konu dosyalar ile aynı yere ilişkin açılan başkaca davalar var ise bu dosyaların da getirtilerek incelenmesi ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanma olanağının bulunup bulunmadığı tartışılarak, kesinleşmiş hükmün zincirleme suç kapsamında kaldığının anlaşılması halinde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15/03/2016 tarih, 2014/847 Esas ve 2016/128 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, daha evvel zincirleme suça dâhil olan bir suçtan mahkûmiyet kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise, zincirleme suça konu ikinci suçla ilgili olarak kesinleşen hükme konu eylemler de göz önüne alınarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle hüküm kurulması ve belirlenen ceza kesinleşen hükümdeki sonuç cezadan fazla ise kesinleen hükümdeki cezanın mahsubuna, aksi halde ek ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre ise;
a) Kendisini vekille temsil ettiren katılan idare lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş; sanığın ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi gereğince BOZULMASINA,
30.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.