14. Hukuk Dairesi 2018/964 E. , 2019/5674 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.11.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.07.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 30.10.2014 tarihinde vefat eden muris ...’in terekesinin borca batık olduğunu belirterek mirası kayıtsız şartsız reddettiklerinin tespit ve tescilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, murisin 20.03.2014 ödeme tarihli 25.000TL’lik resmi senetten dolayı borçlu olduğunu, bu borç sebebiyle Malatya 8. İcra Dairesinin 2015/35145 sayılı dosyasından mirasçılar aleyhine takip başlatıldığını, murisin ölüm tarihinde ödemeden aciz halde olduğuna dair resmi bir belgenin bulunmadığını, mirasçıların terekeyi sahiplendiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Dava, TMK"nin 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu"nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin murisin ölüm tarihinde borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi, mirasçının mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir.
Somut olayda, mahkemece murisin ölüm tarihi itibariyle üzerine kayıtlı gayrimenkul, menkul ve araç olup olmadığının, davalılara olan borcun ölüm tarihi itibariyle miktarının araştırılmadığı görülmektedir. O halde mahkemece yapılması gereken iş, murisin 30.10.2014 tarihi itibariyle gayrimenkul, banka ve araç kaydının bulunup bulunmadığının araştırılması için ilgili tapu, banka ve emniyet müdürlüklerine yazı yazılması, terekenin pasifinin belirlenmesi amacıyla da murisin davalılara olan borcunun 30.10.2014 tarihi itibariyle tespitinin sağlanmasıdır. Ayrıca, TMK’nin 610/2. maddesine göre terekeyi sahiplenen mirasçının mirası reddetme hakkı bulunmadığından davacı mirasçıların mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır. Terekenin ve davacının durumu net olarak tespit edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca, davacılardan ...’in Av. ...’a verdiği vekaletnamede mirasın reddini içeren özel yetki bulunmadığından davacı vekiline özel yetkiyi içeren vekaletname sunması için süre verilmesi ve bu eksikliğin tamamlattırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Üstelik, mirasın hükmen reddi davasının niteliği gereği davalı-alacaklıların, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama gideri ve harçtan davalıların değil davacıların sorumlu tutulması, davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, davalı ...’ın, “... Mahallesi, ... Sokak, No: 7D/1 ...” adresinde dava dilekçesinin daimi çalışanına tebliğ edildiği, gerekçeli kararın aynı adrese gönderildiğinde taşındığından bahisle iade edildiği, sonrasında Tebligat Kanunu’nun 35. Maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davalı ...’ın UYAP üzerinden alınan nüfus kaydında yerleşim yeri olarak “... Mah., ... Sokak, No: 4G-39, ...” yazdığı adrese dayalı kayıt sistemi de ilgilinin bir adresinin bulunması halinde anılan Kanunun 21/2 maddesine göre bu adrese tebligat çıkarılması gerektiğinden adı geçen davalıya gerekçeli kararın Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliği de yerinde değildir.
Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.