17. Hukuk Dairesi 2016/8149 E. , 2019/3985 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinden temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü;
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ..."in kusuru ile meydana gelen kazada İbrahim"in yaralandığını belirterek, ibrahim için 5.000,00 TL geçici, 10.000,00 TL sürekli iş göremezlik, 1.000,00 TL araç hasar bedeli, 2.000,00 TL tedavi gideri ve 100.000,00 TL manevi tazminat, ... için 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiş, yargılama esnasında talebini ıslahla 29.344,28 TL olarak arttırmıştır.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ..."nın manevi tazminat talebi ile SGK aleyhine açılan davanın reddi,...maddi tazminat talebinini kabulü ile 29.344,28 TL, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 12.500,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline, yargılama esnasında ödenen 10.000,00 TL geçici ödemenin infaz aşamasında dikkate alınmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesinde düzenlenen “Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir” hükmünden de anlaşılacağı üzere cismani zarara uğrayan kimseye manevi tazminat verilebilecektir. BK"nın 47. maddesinin anlatım ve amacı itibariyle zarar görenin ancak ölümü halinde yakınlarına manevi tazminat ödenmesi öngörülmektedir.
Bununla birlikte genel bir nitelik taşıyan BK"nın 49. maddesi kişilik haklarına saldırı halinde manevi tazminat hükmedilmesini hüküm altına almıştır. BK 49. maddesinde “Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir”. Maddede belirtilen kişilik haklarına, kişinin yaşamı, sağlığı, beden ve ruhsal bütünlüğü gibi varlıkların tümü girmektedir. Kişilik hakları, kişinin yaşamı, sağlığı, vücut ve ruh bütünlüğü ile toplum içindeki yerini koruyan haklar olduğu ve bunların fiziki, duygusal ve sosyal kişilik değerleri içerdiği gözetildiğinde, yakınların yaralanmasının, duygusal değerlere saldırı kapsamı içine girip girmediği konusu üzerinde durulmak gerekir. Duygusal kişilik değerler, kişinin toplum içindeki yeri, birlikte yaşadığı ailesi ve yakınlarının değer alanı içine giren haklardır. Bu haklar, kişinin bizzat şahsına bağlı olmayıp özellikle aile hukuku içinde yer alan değerlerdir. Bu bağlamda BK"nın 49. maddesindeki düzenleme itibariyle, kişinin bizzat değilde, yakınlarının (karı-koca, ana-baba ve çocukları) ağır yaralanması gibi somut olayın kendisine özgü ağırlığının ve özelliğinin zorunlu kıldığı olguların ortaya çıkıp kanıtlanması halinde duygusal değerlerin ihlal edildiği ve bozulduğu böylece Aile Birliği içinde korunması gereken gönül bağlılığının zarar gördüğünün kabulü gerekir.
Doktrinde ve yerleşik içtihatlarda da belirtildiği gibi cismani zarar kavramına ruhi bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin de girdiği, bir kimsenin cismani zarara maruz kalması sonucunda onun eşi, ana-babası veya çocukları gibi çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhi ve asabi sağlık bütünlüğü ağır bir şekilde haleldar olmuşsa bu durumda yansıma yolu ile değil doğrudan doğruya zarara maruz kalmasının söz konusu olduğu ve manevi tazminat isteyebileceği kabul edilmiştir (YHGK., 2010/4-77 Esas, 2010/82 Karar; YHGK., 26.04.1995 tarih, 1995/11-122 Esas, 1995/430 Karar).
Somut olaya gelince, davacı ..., geçirdiği trafik kazası sonucu dosya kapsamında yer alan Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan maluliyet raporuna göre sürekli çalışma gücü kaybına neden olacak nitelikte yaralandığı anlaşılmaktadır. Yine dosya içerisinde yer alan kusur raporuna göre davalı ..."in %75 kusurlu olarak belirlediği, anlaşıldığından davacı ... lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bilinen gelir üzerinden %10 arttırım ve %10 iskonto yapılmak suretiyle hesaplama yapılmaksızın, davacının bilinen geliri ile ay olarak belirlenen bakiye yaşam süresinin çarpılması Suretiyle hesaplama yapılmıştır.
Tazminat hesaplanırken rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zarar da bilinen son gelir nazara alınıp 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanmalıdır (YHGK., 28.06.1995 tarih, 1994/9-628 Esas, 1995/694 Karar).Hesap bilirkişisi tarafından tanzim edilen raporlar hüküm kurmaya elverişli bulunmamakta olup, eksik inceleme ile karar verilemez. Mahkemece açıklanan hususlar doğrultusunda hesap bilirkişisinden ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.
4-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davacılar vekilinin, vekalet ücretine ilişkin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 02/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.