4. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/12005 Karar No: 2017/1622 Karar Tarihi: 13.03.2017
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/12005 Esas 2017/1622 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2016/12005 E. , 2017/1622 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 14/09/2015 gününde adli yardım talepli olarak verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine adli yardım talebi kabul edilerek mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımından reddine dair verilen 11/01/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, öğrenim sırasındaki staj eğitimi nedeniyle ödenmesi gereken ücretin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, ... Kız Teknik ve Meslek Lisesinde öğrenim görürken, mevzuat gereği davalı kurumun gönderdiği kurumda staj yaptığını ancak davalı kurumun 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu"nun 25. maddesi uyarınca ödenmesi gereken staj ücretini ödemediğini beyanla, alacak isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının staj yaptığı süre içerisinde TBK 147/1. maddesinde düzenlenen zamanaşımı sürelerinin aşıldığı gerekçesi ile davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir. Zamanaşımı, bir talep veya dava hakkının, kanunda tayin edilen süre içinde kullanılmaması halinde, usul hukukunca öngörülen şekilde ileri sürülmek koşuluyla, borçluya borcunu ödememe imkanı veren bir hukuki müessesedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu eksik bir borç haline dönüştürür ve alacağın dava edilebilme niteliğini ortadan kaldırır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan TBK 161. maddesinde düzenlenen; "Zamanaşımı ileri sürülmedikçe, hakim bunu kendiliğinden göz önüne alamaz" kuralında da vurgulandığı üzere, zamanaşımı kişisel bir savunma nedeni (def"i) olup, bütün öteki savunmalarda olduğu gibi ve özellikle itiraz nedenlerinden farklı olarak, savunulmadığı takdirde mahkemece re"sen gözetilemez ve uygulanamaz. Diğer bir deyişle; zamanaşımının davayı etkisiz bırakması, kendiliğinden gerçekleşmemekte ve ancak davalının iradesine bağlı bulunmaktadır. Zamanaşımı, bir hakkın varlığını ortadan kaldıran bir olgu olmayıp ancak istenebilirliğine engel oluşturan bir defidir. Def"i, davalının borçlu olduğu bir borcu özel bir nedenle yerine getirmekten kaçınmasına imkan veren bir haktır. Davalının bu haktan yararlanabilmesi için def"iyi açıkça süresinde ileri sürmesi gerekir. Davalı bir def""i olan zamanaşımını açıkça ileri sürmemişse, hakim zamanaşımı def"inin varlığını öğrense bile bunu kendiliğinden gözetemez. Dosyanın tetkikinde; davalı vekilinin duruşma sırasında 02/11/2015 havale tarihli cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunulduğunun bildirilmiş olmasına rağmen, cevap dilekçesinde davalının zamanaşımı definde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şu durumda, mahkemece davalı tarafından usulüne uygun zamanaşımı defi ileri sürülmemesine karşın davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş olması isabetli olmamış, kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA 13/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.