10. Hukuk Dairesi 2019/854 E. , 2020/2104 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, davacı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.3 maddesi gereğince kabulüne, Bartın 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 2016/535 E., 2017/426 K. sayılı kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı Kurum, 10.04.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanan kazalıya bağlanan gelirin rücuan tahsilini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı şirket vekili; talebin yerinde olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi tarafından, ‘davanın kabulü ile, 53.622,63 TL ilk peşin sermaye değerli kurum alacağının gelir bağlama kararının onay tarihi olan 26/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine," şeklinde karar verilmiştir.
Davacı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; karara esas alınan hesap raporunda %20 sigortalının kusurlu gözetildiğini, davalı işveren sorumluluklarını tam olarak yerine getirmediğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kurum zararının tamamı üzerinden hesap yapılması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf incelemesi talep edilen dosya ile kusur derecelerini gösterir rapor alınmamasının hukuka aykırı olduğunu, işverenin yurt çapında iş yapan kurumsal bir firma olduğunu, davalının meydana gelen kazada kast ve kusurunun olmadığını, sigortalının kusurlu olduğunu belirterek, mahkeme kararın kaldırılarak istemin reddine karar verilmesini istemiştir.
B-BAM KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi; davacı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.3 maddesi gereğince kabulüne, Bartın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)"nin 2016/535 E., 2017/426 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile; 53.357,50 TL gelirden kaynaklanan kurum alacağının gelir bağlama kararının onay tarihi olan 26/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili, aynı istinaf gerekçeleriyle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
506 sayılı Kanunun 26. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile davalının Kurumun rücu alacağından sorumluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasanın 26., 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd. maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenlepr, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Somut olayda, dava dışı ... Orman Ürünleri Akaryakıt San.Tic. Ltd.Şti ‘nde kamyon şoförü olarak çalışan kazalı ...’in, olay tarihinde, davalı şirketin Hendek’te bulunan işyerine kamyon ile kayın ağacı getirerek boşaltma yapılacak alana kamyonu bıraktığı, davalı şirkete ait vinç yardımıyla boşaltma işlemi yapılırken kazalıya ağaç kütüğün ya da vincin ataşmanının çarpması sonucu kazalının kafadan aldığı darbe ile yaralandığı anlaşılmaktadır. Aynı olayla ilgili olarak geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerinden oluşan Kurum zararının rücuan tazmini için, Bartın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/194 Esas 2015/262 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu, davalı şirkete % 80, kazalıya ise % 20 oranında yüklenen kusur doğrultusunda kesin şekilde karar verildiği ve anılan dosyanın, eldeki dava dosyası için alındığı ve kusur raporu alınmadan mevcut bu haliyle % 80 kusur üzerinden yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır. Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın müfettiş raporu ve Kurum’un inceleme raporunda mevcut beyanlardan ve yapılan tespitlerden, kazalının, operatörün göremeyeceği bir noktada bulunduğunun belirtildiği açıktır. Bu açıklamalar ışığında, kazalı Kazım Dönmez’in ağaç boşaltma işlemi yapılırken nerde durması gerektiği, şoförlerin ayrı bir bekleme alanı bulunup bulunmadığı, gerçekten kazalının bulunduğu noktanın bir kör nokta daha açık ifadeyle operatörün göremeyeceği bir alan olup olmadığı ceza dosyasıda getirtilmek suretiyle maddi olgu açıkça belirlenmeli, bu tespitler sonucu kazalının bulunmaması gereken bir alanda bulunduğunun tespiti halinde kazalının daha fazla kusurlu olacağı gözetilmelidir.
Mahkemece, olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden tarafların kusur oran ve aidiyetleri hususunda yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda bir kusur raporu alınmalı, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10 Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereği kaldırılarak hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, 09.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.