Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/15236 Esas 2016/1232 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/15236
Karar No: 2016/1232
Karar Tarihi: 01.02.2016

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/15236 Esas 2016/1232 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Dava, kefil olan davacının bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Davacı, kefil sıfatıyla davalı bankanın kullandırdığı kredi sözleşmesine imza atmış ve bono da bu sözleşmenin teminatı olarak verilmiştir. Davalı banka, kredinin tamamını tahsil ettiğini ve bu nedenle bononun teminat fonksiyonunu yitirdiğini iddia etmiştir. Bozma ilamında, eksik inceleme yapıldığı belirtilerek konusunda uzman bir bilirkişiye banka kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yaptırılması ve delillerin değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Mahkeme, bozmaya uyarak yaptığı değerlendirme sonucunda, dava konusu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermiştir. Ancak, davacının kefaleti devam ettiği için bononun teminat fonksiyonu devam ettiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kanun Maddeleri: Borçlar Kanunu m. 488-493.
19. Hukuk Dairesi         2015/15236 E.  ,  2016/1232 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Mahkemece davanın kabulüne dair hüküm davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 19.03.2014 tarihli 2014/2863-5388 E.K sayılı ilamıyla bozulmuştur. Yerel mahkemece uyulan bozma ilamında; “ Dava, bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu bononun, davacının 20.000 TL kefalet limiti ile kefil olarak imzaladığı banka kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiği ihtilafsızdır. Uyuşmazlık, teminat altına alınan kredi borcunun tamamen ödenip ödenmediği, kefilin kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumluluğu ilkesi uyarınca ödeme yapıp yapmadığı, dolayısıyla dava konusu senedin teminat fonksiyonunu devam ettirip ettirmediği noktalarında toplanmaktadır. Kredi borcuna karşılık bir kısım ödeme yapılmış ise de bu ödemelerin kimin tarafından yapıldığı ve davacının kefaletinin teminatı olarak verilen bononun akibeti konusunda araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, konusunda uzman bir bilirkişiye banka kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde yapılacak değerlendirme sonucunda ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibaret olmalıdır.” denilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama ve toplanan deliller doğrultusunda, davacı kefilin kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğu, kefaletine konu davalı banka tarafından 24.12.2010 tarihinde kullandırılan kredinin 01/08/2012 tarihi itibariyle tahsil edilerek kefalete konu borcun sona erdiği, dolayısıyla ek teminata konu bononun bedelsiz kaldığı, teminat fonksiyonunu yitirdiği gerekçesiyle davanın kabulünedava konusu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, bonodan dolayı menfi tespit istemine ilişkindir.
    Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; somut olayda uyuşmazlık davacının kefaleti bulunan genel kredi sözleşmesine göre kullandırılan kredi borcunun kapanıp kapanmadığı noktasında toplanmaktadır. Hükme dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda, dava konusu kredi sözleşmesinden dolayı 24.12.2010 tarihinde kullandırılan kredinin kapatıldığı belirlenmiş ise de, aynı sözleşmeden dolayı 02.02.2012 tarihinde kullandırılan 100.000 TL krediden dolayı davalı bankanın alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davacının imzası bulunan genel kredi sözleşmesi, çerçeve sözleşme niteliğinde, cari hesap şeklinde işleyen, süresiz bir sözleşme olup, bu sözleşme uyarınca kullandırılan krediden kaynaklanan borcun bir tarihte sıfırlanmış olması kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu durumda mahkemece, davacının kefaleti davalı bankaya olan borç miktarı dahilinde kaldığından dava konusu bononun teminat fonksiyonu devam ettiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 01/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.