10. Hukuk Dairesi 2010/14117 E. , 2012/3065 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, 1996 ile 2004 yılı arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı, sigortalı olarak çalıştığı sürelerin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, davacı vekilinin, dava dilekçesinde bildirdiği deliller ve gerekirse re’sen takdir edilecek deliller toplanmalıdır.
Kaldı ki Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 163. maddesinde belirtildiği üzere, hakim tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu sürenin tereddüte yer vermeyecek derecede açık olması ve kesin süreye uymamanın müeyyidesinin gösterilmiş olması gereklidir. Bu durumda diğer taraf için bir kazanılmış hak da doğmaktadır. Yine, aynı Yasanın 414. maddesi gereğince, taraflardan her biri dinlenmesini talep ettiği tanık ya da bilirkişi veya keşif masrafını yatırmaya mecbur olup, hakim tarafından belirlenen süre içinde masrafı vermeyen taraf talebinden sarfınazar etmiş sayılır.
Mahkemece gerekli araştırmalar yapılmaksızın, açıklanan ilkeler gözetilmeden, dosyanın bilirkişiye tevdii hususunda davacı tarafa kesin süre verilerek,aşamada kesin sürenin şartlarının yerine getirilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur.
Davacının, davalı işverene ait işyerinde yaptığını iddia ettiği işler, işyerinin kapsam ve kapasitesi, çalışma iddiasının gerçekliği ve süresinin her tür kanıtla belirlenebilme olanağı gözetilerek, işverenin Kurum nezdinde bulunan işyeri dosyaları ile varsa dava konusu yapılan dönemi içerir, işyerlerine ait dört aylık prim bordrolarının tümü incelenerek, re’sen belirlenecek bordro tanıklarının bilgilerine başvurulmalı, aynı çevrede iş yapan başka işverenler veya bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler re’sen araştırılıp saptanarak bilgi ve görgülerine ve işverenleri veya farklı nedenle iddia konusunda bilgi sahibi olan kişilerin tanıklığına başvurulup, bilgilerinin dayanakları araştırılıp,davacının farklı işyerlerinden bildirimlerinin olduğu gözetilerek işverenlere ait ticaret sicil kayıtları getirtilerek aralarında fiili ve hukuki bağlantının bulunup bulunmadığı, dosya içeriğine yansıtıldıktan sonra; dosyadaki tüm kanıtlar değerlendirilerek, hangi kanıtlara üstünlük tanınıp sonuca varıldığı konusunun, yargısal denetime elverişli gerekçelerle ortaya konulması suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir.
Böylece bu konuda yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu dönemin, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; delillerin bütünüyle değerlendirilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, Mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.