![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2013/6144
Karar No: 2013/10039
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2013/6144 Esas 2013/10039 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, 07.11.2012 tarih, 592/12776 sayılı olumlu yetki tespit işleminin iptalini, birleşen dosyada ise 07.11.2012 tarih, 592/12275 sayılı olumsuz yetki tespit işleminin iptalini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
I-Asıl Dava:
Davacı vekili; davalı sendikanın 10.09.2012 tarihinde diğer davalı bakanlığa başvurarak ... San. ve Tic. A.Ş. işyerlerinde çoğunluğu sağladığının tespitini istediğini, bunun üzerine davalı bakanlık tarafından başvuru tarihi itibariyle 5485 işçiden 2870 tanesinin davalı sendika üyesi olduğu ifade edilerek davalı sendika lehine 07.11.2012 tarihinde olumlu yetki tespit işlemi yapıldığını, söz konusu şirketin otomobiller için parça üretimi yaptığını, işçilerin önceki toplu iş sözleşmesinin de tarafı olan davalı sendikadan memnun olmadıklarını, bunun kendilerine iletilmesi üzerine şirketin işyerlerinde örgütlenme çalışmalarına başlandığını, davalı sendika tarafından bu örgütlenmenin engellenmek istendiğini, bu kapsamda davacı sendikanın Bursa şubesinin davalı sendika yöneticilerinin de aralarında bulunduğu kişiler tarafından 20.02.2012 tarihinde basıldığını, bu kişiler hakkında kanuni işlemlerin başlatıldığını ve haklarında Bursa 4. Asliye Ceza Mahkemesinde 2012/652 esas numarası ile kamu davası açıldığını, davacı sendika tarafından üye olmak isteyen işçilerin can güvenliğinin sağlanması bakımından Bursa Emniyet Müdürlüğüne başvuruda bulunulduğunu, 14.03.2012-16.03.2012 tarihleri arasında toplam 3056 işçinin Türk Metal Sendikasından istifa ederek sendikalarına üye olduğunu, bu sırada sendikal örgütlenmede öncülük yapan ve işçiler tarafından en çok saygı duyulan kişilerden Mustafa Şen’in iş sözleşmesinin haksız ve geçersiz olarak feshedildiğini, Mustafa Şen’in işe iade davasının
hala devam ettiğini, davalı sendikanın yine Mart 2012’de dağıttığı bildirilerde davacı sendikayı piyon olmakla ve kaos ortamı oluşturmakla suçladığını, işçileri çalışma barışının bozulması halinde ...’un üretimi yurtdışına taşıyacağı konusunda tehdit ettiğini, davalı sendikanın müvekkili sendikanın yöneticileri hakkında sahte üyelik ve istifa dilekçeleri düzenlemekten dolayı savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, bu süreç devam ederken işveren ile sendikanın işçileri müvekkili sendikadan istifa ettirerek tekrar Türk Metal Sendikasına üye yapmak için yoğun bir çaba içine girdiğini, işverenin işçilerin grup başlarını tek tek çağırarak şirketin Türk Metal’i istediğini, Birleşik Metal’den istifa etmemeleri halinde büyük yaptırımları olacağını ve Birleşik Metal’e geçilmesi halinde fabrikanın kapanacağı tehditlerinde bulunduklarını, şirket müdürünün de 200 kadar grup başına kendilerinin tarafsız olduklarını beyan edip ancak değişikliği destekledikleri anlamına gelmeyeceğini söylediğini, bu sözün net biçimde Türk Metal’i desteklemek olduğunu, işverenin de yardımıyla Türk Metal’in işçilerle sürekli toplantılar yaptığını, bu toplantılar neticesinde işveren vekilleri ile Türk Metal yöneticilerinin işçi hatlarını tek tek dolaşarak işçilerin nüfus cüzdanlarını topladığını, işçileri istifa ettirerek Türk Metal üyelik belgelerini imzalattırdığını, bu belgelerinin sonradan doldurularak noterliklerde tasdik ettirildiğini, tarihin de önceki tarih olan 13.04.2012 olarak gösterildiğini, bu şekilde noterlik kanunun emredici hükümlerine aykırı davranıldığını, dahası noterlerin işlemleri hızlandırmak amacıyla işyerlerine çağrılarak işlemler yaptıklarını, buna ilişkin Bursa 4. İş Mahkemesinden tespit talep ettiklerini noter katibinin üyelik ve istifa işlemlerini işyerine girişte cadde üzerinde kaldırımda yaptığının tespit edildiğini, noterler hakkında noterler birliğine başvurulduğunu, ayrıca suç duyurusunda da bulunulduğunu, yine işverene sendika özgürlüğüne müdahalede bulunmaması konusunda uyarı da bulunulduğunu, buna rağmen işçiler üzerindeki sendikal baskıların arttığını, hatta teknik müdür Andreas Wolf’un işçilerle toplantı yaparak davacı sendikanın şirkete zarar verdiğini, buna karşı tavır alacaklarını ve işçilerden de bunu beklediklerini ifade ettiğini, bu konuşmalardan sonra müvekkil sendikadan ayrılış ve Türk Metal’e geçişlerin hızlandığını, işveren tarafından istifa baskısının özellikle belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçiler üzerinde yoğunlaştığını, istifa etmemeleri halinde sözleşmelerinin yenilenmeyeceği tehdidinde bulunulduğunu, müvekkili sendikanın belirli süreli işçilerin esasen belirsiz süreli çalıştıklarının belirlenmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvurduğunu, bakanlık tarafından işverenin kanuna aykırı olarak belirli süreli iş sözleşmesi ile işçi çalıştırdığının, bunların belirsiz süreli işçiler olduğunun belirlendiğini, müvekkili sendikadan istifaların mevzuat hükümlerine aykırı olacak şekilde ve işçilerin iradelerinin sakatlanması sonucunda gerçekleştirildiğini, sendikal özgürlüklere müdahalede bulunulduğunu, müvekkil sendika tarafından istifaların ve buna bağlı olarak Türk Metal Sendikasına yapılan üyeliklerin geçersizliğinin tespiti için Bursa 4. İş Mahkemesinin 2012/102 esas sırasında kayıtlı davanın açıldığını, bu davada da söz konusu istifa ve üyeliklerin geçersiz kabul edilerek çoğunluk incelemesinde dikkate alınmamasını talep ettiklerini, işçilerin sendikal baskılara maruz kaldıklarına dair şikayetlerinin olduğunu, bu şikayetler neticesinde ... Avrupa İş Konseyi Başkanının Türkiye’ye gelerek incelemelerde bulunduğunu ve hazırladığı raporda işverenin Türk Metal Sendikasını desteklediğini, işçilerin sendikal tercihleri konusunda baskılara maruz kaldığını belirttiğini, 04.05.2012 tarihindeki kendi başvuruları sonuçlandırılmadan ivedi biçimde Türk Metal Sendikasının başvurusunun neticelendirildiğini, müvekkil sendikanın olumsuz yetki tespiti işlemine karşı da dava açtığını, işyeri kayıtları, SGK kayıtları ve üye kayıt fişleri, istifa bildirimleri ve bilirkişi incelemesi neticesinde davalı sendikanın ... işyerlerinde çoğunluğu sağlayamadığının anlaşılacağını iddia ederek 07.11.2012 tarih, 592/12776 sayılı olumlu yetki tespit işleminin iptalini istemiştir.
II-Birleşen Dava:
Davacı vekili asıl davada ileri sürdüğü iddiaları tekrar ederek davalı bakanlığına 04.05.2012 tarihinde ... işyerleri için yetki başvurusunda bulunduklarını, davalı bakanlıkça başvuru tarihi itibariyle 5457 işçiden 2462 tanesinin üye kaydedildiği ve çoğunluğun sağlanamadığı gerekçesi olumsuz yetki tespit işlemi yapıldığını, ancak işyerlerinde çoğunluğun sağlandığını, bununda üye kayıt fişleri, istifa bildirimleri ve SGK ile işyeri kayıtları ile kanıtlanacağını belirtip 07.11.2012 tarih 592/12275 sayılı olumsuz yetki tespit işleminin iptalini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı sendika vekili; davacının mahkemeye açtığı iki davanın birlikte görülmesi gerektiğini ve birleştirilmesini talep ettiklerini, davacının üye sayısının işçi sayısının ¼’ü kadarı olduğunu, davacının ileri sürdüğü hususların yetki tespitine itiraz davasında ileri sürülecek hususlar olmadığını, itirazların herhangi bir dayanağı ve gerçekliği bulunmadığını, davacının amacının yetki uyuşmazlığını sürüncemede bırakarak toplu iş sözleşmesi yapılmasını mümkün olduğunca geciktirmek olduğunu, davanın 6356 sayılı Kanun"un geçici 6. maddesi gereğince 2822, 2821 ve 1512 sayılı Kanun hükümlerine göre çözülmesi gerektiğini, noterler tarafından düzenlenen belgelerin resmi belge niteliğinde olduğunu, bu belgelerin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceğini, sahteliğinin ileri sürülebileceğini, bu davanın ise sahteliği ileri süren kişi ile noter arasında görülebileceğini, davacının bu iddialarını ayrı bir davada ileri sürmesinin de hukuka uygun bir davranış olmadığını, davacının bu iddiaları Sendikalar Kanunu’nun 32/3. maddesi gereğince ileri de süremeyeceğini, davacının geçersiz olduğunu iddia ettiği üyeliklerin kimlere ait olduğunu da belirtmediğini, davanın duruşma yapılmaksızın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 320/1 maddesi gereğince reddedilmesi gerektiğini, davacı sendikadan istifa eden işçilerin hiçbirinin davalı sendikaya karşı dava açmadığını, davacının iddialarının ceza davasının konusunu oluşturacak özellikte olduğunu, bunun için ise mağdurlarının suç duyurusunda ya da şikayette bulunmaları gerektiğini, yüzlerce kişiye baskı uygulanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı sendikanın yıllardır ... işyerlerinde örgütlü olduğunu ve MESS ile 01.09.2010-31.08.2012 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesi yaptığını, davacı sendika yöneticileri hakkında usulsüz noterlik belgeleri nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, sendika yöneticileri hakkında takipsizlik kararı verilmiş ise de usulsüz işlemleri yapan kişiler hakkındaki soruşturmanın devam ettiğini, 302 işçi bakımından bu soruşturmanın yapıldığını, davacı sendika yöneticilerinin her platformda düşmanca tavır ve davranışlarını sürdürdüklerini, bunlarla ilgili hakaret suçlarından dolayı ceza davaları ve soruşturmalar olduğunu, davalı sendika yöneticilerinin işçilerle görüşmesinde hukuka aykırılık olmadığını, bizzat TİS’den kaynaklanan görevleri bulunduğunu, noterlerin işlemlerini noterlik dairesinde yapmasının zorunluluk arz etmediğini, Mustafa Şen isimli işçinin iş sözleşmesinin sendikal sebeple feshedilmediğini, işyeri güvenlik amirine karşı görevini yapmasını engelleme ve hakaret eylemlerinden dolayı iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, fesih tarihinde ise henüz işyerinde sendika üyeliklerinden istifaların da olmadığını, davalı sendikanın işyerlerinde çoğunluğu sağladığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı MESS vekili; davacı sendikanın olumsuz yetki tespitine karşı MESS’e husumet yöneltmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, davanın davacı sendika ile davalı bakanlık arasında görülmesi gerekli bir dava olduğunu, 6356 sayılı Kanun"un 43/4 hükmündeki mahkemenin bildirimi davanın ihbar niteliğinde olduğunu, davacı sendikanın davalı şirketle ilgili sendikal özgürlüklere müdahale edildiğine dair iddialarının yerinde olmadığını, MESS açısından davanın reddi gerektiğini, davacı ... davalı sendikalar arasındaki uyuşmazlığın ise mahkemece çözümleneceğini ifade etmiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, her iki yetki tespitine karşı açılan iş bu davalarda "huzurdaki davada da işçilerin gerçek iradelerini yansıtmayan müvekkil sendikadan istifa ve Türk Metale yeniden üyelikleri geçersiz kabul ederek çoğunluk incelemesi de dikkate alınmamasını talep etmekteyiz" hususuna vurgu yapılarak davanın özünün açıklandığı, başka bir anlatımla dava, yetki tespitine konu işyerlerinde çalışmakta olan işçilerden Birleşik Metal-İş Sendikası üyeliğinden istifa eden işçilerin istifalarının, bunun yanında Türk Metal Sendikasına üye olan işçilerin de üyeliklerinin irade fesadı sebebiyle geçersizliği temeline dayandığı, yetki tespitine itiraz davalarında soyut ve davanın şekli niteliğini bertaraf edici iddiaların dikkate alınmasının mümkün olmadığı, zira yetki tespit işlemlerinin yasal düzenlemelerde de açıkça belirtildiği üzere ivedi işlemlerden olduğu, kanun koyucunun mülga 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu"nun 15. maddesindeki düzenlemelerle neyi amaçladığını açıkça ortaya koyduğunu, benzer düzenlemelere 07.11.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6356 sayılı Kanun"un 42. maddesinde de yer verildiği, davacı tarafın beyan ettiği üzere sayıları 2000-3000"i bulan bir işçi topluluğunun baskı ile davacı sendikadan istifa ederek davalı ... Sendikasına üye olduğu yönündeki iddiaların yetki tespitine itiraz davalarında dikkate alınmasının mümkün olmadığı, bu hususta dava dilekçesinde belirtildiği üzere istifaların ve Türk Metal Sendikasına üyeliklerinin iptaline ilişkin Bursa 4. İş mahkemesinde açılan 2012/102 esas sayılı dava dosyasının sonuçlanmasının beklenmesinin de mülga 2822 sayılı Kanun"u 15. maddesine ve 6356 sayılı Kanun"un 42. maddesi hükümlerine aykırılık teşkil edeceğini, hal böyle olunca sahteliği ispatlanıncaya kadar geçerli kabul edilen resmi belgelere itibar edilmesi gerektiği kanaatine varıldığı, söz konusu belgelere göre 10.09.2012 başvuru tarihi itibariyle ... San. ve Tic. A.Ş. işyerinde davalı ... Sendikasının çoğunluğu sağladığı, 04.05.2012 başvuru tarihi itibariyle de davacı ...-İş Sendikasının çoğunluğu sağlayamadığı yönündeki bakanlık işlemlerinin usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davaların reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Öncelikle davalı MESS bir işveren sendikası olup yetki tespit davasının tarafı değildir. Nitekim bu doğrultuda olmak üzere yeni 6356 sayılı Kanun"da yetki tespit davasının mahkemece işveren sendikasına veya sendika üyesi olmayan işverene ihbar edileceği düzenlenerek işveren sendikasının yetki tespit davasının yasal tarafı olmadığı da vurgulanmıştır. Bu sebeple mahkemece davalı MESS hakkında davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp davacının bu yöne ilişkin temyizleri yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı ... davacı sendikanın ... şirketinin işyerlerinde çoğunluğu sağlayıp sağlayamadığı noktasındadır.
6356 sayılı Kanun’un geçici 6. maddesinin 3. fıkrası uyarınca “Ocak 2013 istatistiklerinin yayımlandığı tarihe kadar, Bakanlığa yapılmış olan yetki tespit başvuruları ile taraf oldukları bu Kanunun yürürlüğünden önce imzalanmış toplu iş sözleşmesi Ocak 2013 istatistiklerinin yayımı tarihinden sonra sona erecek olan sendikaların, bir sonraki toplu iş sözleşmesiyle sınırlı olmak üzere yapacakları yetki tespit başvuruları mülga 2822 sayılı Kanunun 12 nci maddesine göre Bakanlıkça yayımlanmış Temmuz 2009 istatistiklerine ve mülga 2822 sayılı Kanunda belirtilen hükümlere göre sonuçlandırılır.” denilmiştir. Dava tarihinden sonra 10.01.2013 tarihinde hükme yeni bir cümle eklenmiştir. Söz konusu cümle “Ancak, en son yayımlanan 2009 istatistiğinde toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi için başvuru hakkına sahip işçi sendikalarının 7/11/2012 tarihinde ve sonraki bu fıkraya göre yapacakları yetki tespit talepleri, 41 inci maddede yer alan işyeri veya işletme çoğunluğu şartlarına göre sonuçlandırılır.” şeklindedir.
Belirtilen hükümler uyarınca somut olaya uygulanma kabiliyetine sahip 2822 sayılı Kanun’un 12. maddesinin 1. fıkrasında, “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde onunun (tarım ve ormancılık, avcılık ve balıkçılık işkolu hariç) üyesi bulunduğu işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyeri veya işyerlerinin her birinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının kendi üyesi bulunması halinde bu işyeri veya işyerleri için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir. İşletme sözleşmeleri için işyerleri bir bütün olarak nazara alınır ve yarıdan fazla çoğunluk buna göre hesaplanır…” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun"un 13. maddesinde, “Bir toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yazıyla başvurarak kurulu bulunduğu işkolunda üye sayısı itibariyle yüzde on (tarım ve ormancılık, avcılık ve balıkçılık işkolu hariç) oranını sağladığının belirlenmesini ve sözleşmenin kapsamına girecek işyeri veya işyerlerinde başvuru tarihinde çalışan işçiler ile üyelerinin sayısının tespitini ister. İşçi sendikası kendisinde bulunan üyelik fişlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yetki için başvurduğu tarihten itibaren üç işgünü içinde işverene vermek zorundadır.
Çalışma Bakanlığı, kayıtlarına göre sendikanın çoğunluğu haiz olması halinde, toplu iş sözleşmesi yapma başvurusunu işyerindeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikalarıyla taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene başvurunun alındığı tarihten itibaren altı işgünü içinde başvuru tarihindeki kayıtlara göre bildirir. Çoğunluğu haiz olmadığının tespiti halinde bu bilgiler sadece başvuran sendikaya aynı süre içinde bildirilir.” denilmiştir.
Söz konusu Kanun"un 15. maddesinde ise, “Kendilerine 13 ve 14 üncü maddeler uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren, taraflardan birinin veya her ikisinin gerekli yetkiyi haiz olmadıkları veya kendisinin çoğunluğu bulunduğu yolundaki itirazını sebeplerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altı iş günü içinde işyerinin bağlı olduğu bölge müdürlüğünün bulunduğu yerdeki iş davalarına bakmakla görevli mahkemeye yapabilir. Toplu iş sözleşmesi birden fazla bölge müdürlüğünün yetki alanına giren işyerlerini kapsadığı hallerde itiraz Ankara"daki iş mahkemesine yapılır. İşletme toplu iş sözleşmesi için itiraz, işletme merkezinin bulunduğu yerdeki iş mahkemesine yapılır. İtiraz dilekçesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına veya ilgili Bölge Müdürlüğüne kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde onunu temsil edemeyen sendika yetki itirazında bulunamaz.
İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata iddiasıyla süreye ilişkin itirazları mahkeme altı işgünü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme duruşma yaparak karar verir. Duruşma sonunda verilecek karar temyiz edildiği takdirde Yargıtay’ca on beş gün içinde kesin karara bağlanır. Mahkemeye itirazın yapılması, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; davacı sendikanın 04.05.2012 tarihinde ... işyerlerinde (4 tane, Org. San. Böl. ... Cad. No: 11 ..../ Bursa, Org. San. Böl. .... Nilüfer /..., Org. San. Böl.... Cad..../ Bursa, ... Mah..... Cad. No: 1...r İş Merkezi Şişli / İstanbul işyerlerinde ) yetki tespit talebinde bulunduğu, 07.11.2012 tarihli olumsuz yetki tespiti ile işyerinde çalışan işçi sayısının 5457 olduğu, bunlardan 2462 tanesinin davacı sendika üyesi olduğunun ifade edildiği, diğer taraftan davalı sendikanın 10.09.2012 tarihli yetki tespit talebi üzerine ise başvuru tarihinde ... işyerlerinde 5485 işçinin çalıştığı, bunlardan 2870 işçinin davalı sendika üyesi olması nedeniyle davalı sendikanın çoğunluğu sağladığının yine aynı tarihte tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı özetle kendilerinden istifaların sendikal baskılar ve tehditler neticesinde olduğunu, bunlarda işçilerin iradelerinin sakatlandığı ifade edip ayrıca 04.05.2012 tarihinde kendilerinin çoğunluğu sağladığını iddia ederken davalının 10.09.2012 tarihinde çoğunluğu sağlayamadığını belirtmektedir.
Davacı sendika ve davalı sendika arasında ... Şirketi işyerlerinde yetkili sendika olmak için sıkı bir rekabet olduğu ve söz konusu işyerlerinde sendikaların örgütlenme süreci içinde üye sayılarında da karşılıklı olarak yoğun dalgalanmalar yaşandığı görülmektedir. Bilindiği üzere, yetki tespit davalarının kamu düzeni ile yakın ilişkisi bulunmaktadır. Davacı sendikanın hem diğer iddialarıyla beraber ve hem de onlardan bağımsız olarak tespit konusu işyerlerinde çoğunluğu sağladığını ileri sürdüğü dikkate alındığında mahkemece tüm deliller toplandıktan ve özellikle dosyada bulunmayan tespit konusu işyerlerinde başvuru tarihlerinde çalışan işçileri gösterir kayıtlar Sosyal Güvenlik Kurumundan getirtildikten sonra bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Bozma sebebine göre de sair temyizlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.