22. Hukuk Dairesi 2012/14056 E. , 2013/10029 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin ile ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı ... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin .... Hava Limanında 03.04.1994 tarihinde temizlikçi olarak çalışmaya başladığını ve iş sözleşmesinin son alt işveren olan davalı ... Şirketi tarafından 31.10.2001 tarihinde hiçbir gerekçe gösterilmeden feshedildiğini, davalılar arasında iş asıl işveren-alt işveren ilişkisinin olduğunu iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı DHMİ vekili davalı idarenin ihale makamı olduğunu, işveren sıfatına sahip olmadığını, davacının diğer davalının işçisi olduğunu, davacının iş sözleşmesinin davalı idarece feshedilmediğini ve davanın tarafı olmasının mümkün olmadığını, hizmet alım sözleşmesinde de işçilerin alacaklarından yüklenici firmaya ait olduğunun yazılı olduğunu, davayı esas yönünden de kabul etmediklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket ise davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesinin haklı bir sebep yokken davalı işverence feshedildiği, davacının talep ettiği alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkemece davacının aldığı ücretin asgari ücret olduğu kabul edilmesine rağmen hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplamaların Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirine ücret üzerinden yapılarak ücret konusunda çelişkiye sebep olunduğu görülmektedir.
Özellikle Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilen ücret miktarı içinde davacının talepleri hesaplanırken dikkate alınamayacak olan fazla çalışma ücreti gibi ödemelerin de yer aldığı gözönünde bulundurulduğunda bilirkişice davacının ücretinin prime esas olarak Kuruma bildirilen ücret olarak kabulü hatalıdır. Şu halde mahkeme tarafından öncelikle davacının ücreti konusundaki çelişki giderilerek davacının talepleri hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, mahkemece re"sen dikkate alınabilen bir husus olmayıp borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, kanunda öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur.
Somut olayda, davalı DHMİ vekilinin ıslah dilekçesine karşı cevaplarında zamanaşımı def"inde bulunduğu görülmektedir. Mahkemece davalının ıslaha karşı zamanaşımı savunması değerlendirilmeksizin davacının talepleri hakkında karar verilmiştir. Mahkeme tarafından davacının taleplerinin tabi oldukları zamanaşımı süreleri dikkate alınıp ıslah edilen tutarların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı tartışılmalı ve sonucuna göre davacının talepleri hüküm altına alınmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
4-6100 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26. Maddesinin 1. fıkrası uyarınca “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
Somut olayda, mahkemece ıslah dilekçesinde faiz talep edilmeyen alacaklar yönünden ıslahtan itibaren faize hükmedilerek yukarıda değinilen taleple bağlılık kuralına aykırı davranılması ayrıca bozma sebebi yapılmıştır.
Sonuç:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.