22. Hukuk Dairesi 2012/16394 E. , 2013/10022 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma, yıllık izin, nöbet ücreti ve ücret alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatınca istenilmesi ve davalı avukatınca talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 07.05.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ... ve ..... geldi. Karşı taraf adına ise Avukat Süleyman Beysülen geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalıya ait işyerinde 04.02.2003-15.02.2010 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin, haklı bir sebebe dayanmaksızın davacı işçi tarafından işyerini terk etmek sureti ile sonlandığını, dava konusu alacakların zaman aşımına uğradığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davacı ve davalı taraf temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalının temyiz itirazları yönünden :
a-)Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, işyerinde kalfa sıfatı ile çalışmakta olan davacı son olarak aylık net 1.250,00 TL ücret aldığını ileri sürmektedir. Davalı işveren ise davacının asgari ücret ile çalıştığını savunmuştur. Davacı tanıkları davacının aylık net 1.250,00 TL ücret aldığını belirtmişlerdir. Dosyada mevcut imzalı ücret bordrolarının asgari ücret esas alınarak düzenlendiği görülmektedir.
Mahkemece yukarıdaki ilkeler doğrultusunda davacı işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücret miktarına ilişkin araştırma yapılmaksızın sadece davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilerek hesaplamalara esas aylık ücret miktarının davacının iddiası doğrultusunda belirlenmesi hatalıdır.
B-)Davalı işveren, davacının 18.07.2009-24.07.2009 tarihleri arasında yıllık izin kullandığını ve bu dönemde Antalya" da bir otelde tatil yaptığını ileri sürmektedir. Anılan döneme ilişkin davacının imzasını taşıyan izin belgesi ibraz edilmemiş ise de, ilgili otelden yapılan araştırılma sonucunda işveren tarafından belirtilen tarihlerde davacının Antalya "da bulunan bu otelde konakladığı belirlenmiştir. 2009 yılı Temmuz ayı bordrosunda davacıya otuz günlük ücretinin eksiksiz ödendiği görülmektedir. Davacının fiilen çalışmadığı ve Antalya "da tatil yaptığı 18.07.2009-24.07.2009 tarihleri arasındaki döneme ilişkin ücretinin işverence ödendiği dikkate alındığında belirtilen bu sürenini davacının hak kazandığı yıllık izin süresinden mahsubu gerekir. Bu hususun dikkate alınmaması isabetsiz olduğundan kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
c-)Ayrıca, kabulüne karar verilen kıdem tazminatı için faiz başlangıç tarihinin fesih tarihi olarak belirlenmesi gerekir. Taraflar arasındaki iş sözleşmesi 15.02.2010 tarihinde sona ermiştir. Hüküm altına alınan kıdem tazminatına 15.01.2010 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de hatalı olup bu husus ayrı bir bozma sebebi olarak kabul edilmiştir.
3-Davacının temyiz itirazları yönünden ise; davacının ücret alacağı talebine ilişkin olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Ayrıca posta havalesi yolu ile davacının adresine gönderilen 2010 yılı Şubat ayı ücretinin davacı tarafından alınıp alınmadığı yönünde bir araştırma yapılmamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarında taleplerden her biri hakkında hüküm verilmesi, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu hususun dikkate alınmaması ve davacının ödenmemiş ücret alacağı bulunup bulunmadığına ilişkin araştırma yapılmaması da kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 990,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıya, davacı yararına takdir edilen 990,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.05.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.