16. Hukuk Dairesi 2016/13271 E. , 2019/7767 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... Köyü çalışma alanında bulunan 120 ada 11 parsel sayılı 9556,19 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ... adına; 120 ada 14 ve 16 parsel sayılı 6.520,23 ve 370.39 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ... adına ve 120 ada 15 parsel sayılı 5774,48 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ... adına ve 120 ada 32 parsel sayılı 995 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hisseli olarak ..., ... ve ... adlarına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak, tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 120 ada 11, 14, 15, 16 ve 32 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının davacının miras hissesi olan 1/7 oranında iptali ile iptal edilen payların davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kadastrodan önceki haklara dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece çekişmeli taşınmazın davacının murisinden intikal ettiği ve mirasçılar arasında usulünce taksim edilmediği gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma yetersiz olduğu gibi, yapılan değerlendirme ve varılan sonuçta dosya kapsamına uygun değildir. Dava konusu taşınmazların davacı ve davalıların ortak murisinden kaldığı hususunda taraflar mutabık oldukları gibi, dosya kapsamına göre de çekişmeli taşınmazların ortak muristen geldiği tartışmasızdır. Davalılar, 20.11.1999 tarihli 2 adet gayrimenkul satış ve zilyetliğin devri senet suretleri ibraz ederek, dava konusu taşınmazların kendilerine murisin sağlığında devredildiğini belirtmişlerdir. Ne var ki, mahallinde yapılan keşifte davalıların dayandıkları senetler uygulanıp kapsamı üzerinde durulmamış, çekişmeli taşınmazların zilyetliğinin muris tarafından sağlığında davalılara devredilip edilmediği kesin olarak belirlenmemiş, zilyetliğin hangi tarihten beri davalılarda olduğu hususunda yeterli araştırma yapılmamış, her bir taşınmazla ilgili olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı beyan alınmadığı gibi, taşınmazlara kimin hangi sebeple zilyet olduğu kesin olarak belirlenmemiştir. Dosya kapsamında dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıklar beyanlarında, murisin sağlığında bazı taşınmazları erkek evlatlarına verdiğini, ancak kız evlatlarına yer verilmediğini beyan ettikleri halde, bu beyanlar değerlendirmeye alınmadan murisin ölümünden sonra mirasçıları arasında taksim yapılmadığı kabul edilerek karar verilmesi cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için mahkemece mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, davaya konu taşınmazların zilyetliğinin muris tarafından davalılara devredilip devredilmediği, murisin ölümüne kadar taşınmazda kimin, hangi sebeple zilyet olduğu, muris sağlığında taşınmazları çocukları arasında paylaştırmamış ise murisin ölümünden sonra terekesinin taksim edilip edilmediği, taksim edildiyse taşınmazların kime düştüğü hususlarında somut olaylara dayalı olarak bilgi alınmalı, beyanları arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; davalı tarafın dayandığı senetler hudutları tek tek okunarak zemine uygulanmalı, yerel bilirkişilerce gösterilen sınırlar teknik bilirkişiye işaretlettirilmeli, bilinmeyen sınırların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı tanınmalı, senet tanıkları da dinlenilmek suretiyle senetlerin içeriği ve nizalı taşınmazları kapsayıp kapsamadığı belirlenmeye çalışılmalı, bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.