1. Hukuk Dairesi 2020/2670 E. , 2021/3326 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
...
Taraflar arasında görülen gaiplik ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiş, asıl davada davacı vekili ve birleştirilen davada davalı vekilinin istinaf başvurusu da İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle kesin olarak esastan reddedilmiş, asıl davada davacı vekili ve birleştirilen davada davalı vekilinin temyizi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince 09.06.2020 ve 17.06.2020 tarihli ek kararları ile kararın miktar yönünden kesin olarak verildiği gerekçesiyle temyiz talebinin reddine ilişkin olarak verilen ek karar asıl davada davacı vekili ve birleştirilen davada davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl davada davacı Hazine, ...,... 8 Parsel sayılı taşınmazın 20/32 hissesi ..."ye, 3/32"şer hissesi ..., ...,... adına kayıtlı olduğunu, taşınmaz maliklerinin gaip olması nedeniyle Kapatılan Üsküdar 1. Sulh Hukuk Mahkemesi(İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesi)"nin 2003/181 Esas, 2003/418 Karar sayılı kararı ile İstanbul Defterdarının kayyım olarak tayin edildiğini, taşınmazın 10 yıllık kayyımla idare süresinin dolduğunu ileri sürerek, paydaşların gaipliğini ve tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Birleştirilen davada davacı İdare,davaya konu 443 ada 8 parsel sayılı 22.00 m2 yüzölçümlü ... Efendinin Kurne Karyesinde Bina Eylediği Çeşmesi Vakfından şerhi bulunan taşınmazın 20/32 hissesinin ..., 3/32 hissesinin ... , 3/32 hissesinin ... , 3/32 hissesinin ... ve 3/32 hissesinin ... adlarına 19 Temmuz 1926 tarih, 218 muamele no"lu kayda istinaden 10/10/1952 tarihli kadastro tespitinin yapıldığını, adı geçen mutasarrıfların gaip kişilerden olması nedeniyle kayyım tayin edildiğini, taşınmazın vakfı adına tescili gerektiğini ileri sürerek, gaiplik ve tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Asıl davada kayyım, davaya cevap vermemiş, birleştirilen davada ise davanın reddini savunmuştur.
./..
İlk Derece Mahkemesince, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiş, asıl davada davacı vekili ve birleştirilen davada davalı vekilinin istinaf başvurusu da İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle kesin olarak esastan reddedilmiş, asıl davada davacı vekili ve birleştirilen davada davalı vekilinin temyizi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince 09.06.2020 ve 17.06.2020 tarihli ek kararları ile kararın miktar yönünden kesin olarak verildiği gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar vermiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; asıl davanın değer gösterilmeksizin birleştirilen davanın ise 20.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açıldığı ve yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın değeri keşfen saptanmadan sonuca gidildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.
Aynı Yasanın 30. maddesi ise “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” şeklinde, 32. maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Harçlar Kanunu’nun uygulanması, kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun(HMK) 362/1-a maddesine göre 2020 yılı itibariyle dava değeri 72.070,00-TL"den az olması nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine karar verildiği, oysa yargılama sırasında dava konusu taşınmazın başında keşif yapılmadığı, bilirkişi raporu alınmadığı ve değeri belirlenmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından dava konusu taşınmaz başında keşif yapılarak Harçlar Kanun 16. madde uyarınca dava değerinin belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dava dilekçesinde gösterilen değer esas alınarak temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi hatalıdır.
Asıl davada davacı vekili ve birleştirilen davada davalı vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 09.06.2020 ve 17.06.2020 tarihli temyiz dilekçesinin reddine ilişkin EK KARARIN KALDIRILMASINA, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.