9. Hukuk Dairesi 2019/4778 E. , 2021/2621 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ: ... 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin narenciye ürünleri paketleme fabrikasında 01.10.2004 tarihinden itibaren kesintisiz çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız şekilde 10.08.2013 tarihinde feshedildiğini, 1 Eylül-15 Mayıs arası yoğun dönem 08.00-22.00 saatleri arası cumartesi- pazar, ulusal bayram genel tatil günleri dahil çalıştığını karşılığının ödenmediğini, 2.400,00 TL ücret almasına karşın Sosyal Güvenlik Kurumu prime esas kazancının asgari ücret gösterildiğini, ücretinin banka aracılığı ile değil elden ödendiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili davacının aralıklı şekilde muhasebe elemanı olarak çalıştığını 12/13/14 Ağustos 2013 tarihlerinde 3 gün üst üste işe gelmemesi üzerine iş sözleşmesinin devamsızlık sebebi ile haklı nedenle feshedildiğini, işin niteliği ve işin hacmi sebebi ile asgari ücret ödendiğini, küçük ölçekli işletme olması sebebi ile mesai saatini aşacak çalışma yapılmadığını, hafta tatillerini, ulusal bayram genel tatil günlerini ve izinlerini kullandığını hiçbir alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:Mahkemece, davalı işverence davacı işe gitmediği için tutanak tutulduğu, ancak davacıya mazeretini sunması için herhangi bir evrak gönderilmediği ve süre verilmediği, iş ilişkisinin işçilik alacaklarına hak kazanılmayacak şekilde sona erdiğinin ispatlanamadığı yazılı gerekçesiyle toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin 28/08/2018 tarihli süre tutum dilekçesi verdiği ancak, 28/08/2018 tarihinde tebliğ edilen gerekçeli karardan sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 345. madde delaletiyle karar tarihinde yürürlükte bulunan 7036 sayılı yasanın 9. Maddesi yollamasıyla uygulanması gereken, 6100 sayılı yasanın 345. maddesinde düzenlenen sürede (2 haftada) içerisinde gerekçeli istinaf dilekçesini vermediği kamu düzenine aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun madde 353/1-b.1 hükmü gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, ilk derece mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2- Mahkemelerce hüküm kurulurken hem gerekçe/hüküm arasında, hemde gerekçe yada hüküm içerisinde çelişki yaratılmamalıdır.Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.Kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genci Kurulunun 1991/7 esas: ve 1992/4 karar sayılı ve 10.04.1992 günlü kararı) Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.Somut olayda; mahkemece gerekçeli kararda, tanık anlatımı ile ispat edilen fazla çalışma ücret alacağının yüzde 30 oranında indirim yapılarak hüküm altına alındığı belirtilmesine rağmen, bilirkişi raporunda hesaplanan fazla çalışma ücret alacağının herhangi bir indirim yapılmadan hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Mahkemece 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297 ve 298. maddelerinin açık hükmü gereği gerekçe ve hüküm arasında çelişki oluşturacak şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Kamu düzenine ilişkin yön gözetilmeksizin verilen karar bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf talebini esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.01.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.