Esas No: 2019/16218
Karar No: 2022/2513
Karar Tarihi: 02.03.2022
Danıştay 6. Daire 2019/16218 Esas 2022/2513 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2019/16218 E. , 2022/2513 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/16218
Karar No : 2022/2513
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVACI) …
VEKİLİ : Av. …
II- (DAVALILAR) 1- … Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
2-…Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1- …
2- … Belediye Başkanlığı
3- … Başkanlığı
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İzmir İli, Buca İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı, Gecekondu Önleme Bölgesinde bulunan taşınmazın, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 775 sayılı Kanun hükümleri uyarınca kamulaştırılıp, Buca Belediye Başkanlığına devrinden sonra, bedeli mukabilinde davacıya yapılan arsa tahsisine rağmen idareler arasında oluştuğu ileri sürülen anlaşmazlıktan dolayı davacıya, taşınmazın tapusunun verilememesi ve davacı tarafından tapuda halen malik görünen üçüncü kişilerden taşınmazın satış yoluyla alınmak zorunda bırakılması nedeniyle oluşan zararın tazmini için idarelere yaptığı başvurunun idareler tarafından reddedildiği iddiaları ile; ödemek zorunda kaldığı 110.000,00 TL satış bedeli, 3.526,25 TL tapu harcı, 100,00 TL defterdarlık kira bedeli ile 50.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 163.626,25-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı tarafından ödenen 110,000,00 TL tutarındaki satış bedeliyle davacının ödemekle yükümlü olduğu tapu harcının 1.650,00 TL'lik kısmının davacının zarar kalemlerinden olduğu, kira bedeli talebinin gerçekleşmiş zarar olmadığı, tapu harcının bir kısmının ise satıcı tarafından ödendiği sonucuna ulaşıldığından, davacının maddi tazminat talebinin; 111.650,00 TL'lik kısmının, manevi tazminat talebinin ise 25.000,00 TL'ye ilişkin kısmının dava tarihi olan 13.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareler tarafından davacıya ödenmesine, tazminat taleplerinin fazlaya ilişkin kısımları yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurularına konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1- Davacı tarafından, tapuda harç ve kayyımlık bedeli ödendiği, Mahkemece bunlara ilişkin eksik değerlendirme yapıldığı, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği halde kısmen kabulü yönünden verilen kararın redde ilişkin kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
2- Davalı …Belediye Başkanlığı tarafından, Kamulaştırma Kanununun 38.maddesi uyarınca davanın zaman aşımına uğradığı, kusur ve sorumluluklarının bulunmadığı, arsa tahsisinin Bakanlık yazısı gereği yapıldığı, tahsis bedellerine ilişkin tasarruf yetkilerinin bulunmadığı, davacıdan ecrimisil alınmadığı, kusur oranlaması yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu ileri sürülmektedir.
3- Davalı … Başkanlığı tarafından, kusur ver sorumluluklarının bulunmadığı, kamulaştırılan taşınmaz hisselerini satıp bedellerini tahsil eden kurumun belediye olduğu, İzmir Büyükşehir Belediyesinin de kusur ve sorumluluğunun olduğu, kusuru bulunanların Mahkemece araştırılmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
1- Davacı tarafından, davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur.
2- Davalılardan … Belediye Başkanlığı tarafından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
3- Davalılardan … Başkanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
İzmir ili, Buca ilçesi, … mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazında aralarında bulunduğu Belediye, Hazine ve şahıs mülkiyetindeki bir kısım taşınmazların Gecekondu Önleme Bölgesinde kaldığından Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından kamulaştırmasına karar verildiği, bu taşınmazlardan 63 adedinin kamulaştırılıp bedeli karşılığında 8 adedinin ise kamulaştırma işlemi tamamlanmadan Buca Belediyesine devredildiği, Buca Belediyesi tarafından toplam 71 taşınmaz için İzmir Büyükşehir Belediyesi ile 1991 yılında ıslah imar planı ve sonrasında parselasyon yapıldığı, sonrasında davacıya 144 m2 alanlı … ada, … parsel (ilk tapu kaydında … ada, … parselin- son kayıt …ada, … sayılı parsel 138 m2 alanlı) tahsis edilerek 432,00 TL olarak belirlenen bedelin davacıdan taksitler halinde Buca Belediyesi tarafından tahsil edildiği, 775 sayılı Yasanın 27/2 madesi uyarınca mecburi şart olması nedeniyle davacı tarafından inşaatın 3 yıl içinde tamamlandığı, yapı kullanım izni ve numarataj belgesi verildiği görülmektedir.
Daha sonra davacıya ait parsel için belirlenen kamulaştırma bedelinin taşınmazın maliki olan 5 şahıs adına hisseleri oranında … Bankası A.O. … Şubesinde bloke edildiği, 1995 yılında İzmir Defterdarlığı Milli Emlak Dairesi Bakanlığı Milli Emlak Denetim Bürosu Başkanlığı tarafından bir denetmen tarafından düzenlenen 01.12.1995 tarihli raporda; "… ada, … parselin 1/5'er hisse malikleri … ve …'nin kamulaştırma işleminden önce öldüğü, bu malikler adına düzenlenen kamulaştırma ve tebliğ işlemlerinin geçersiz olduğu, bu nedenle usulsüz yapılan kamulaştırma işleminden dolayı cebri tescil davası açılamayacağından bu taşınmazların ilgili idarece yapılan kamulaştırma işlemlerinin mirasçılar adına yeniden düzenlemesi gerektiği," yönünde görüş ve kanaatin bildirildiği, öte yandan, davacıya tahsisi yapılan taşınmaza ilişkin taşınmaz sahiplerine tebligatların yapılamaması, hissedarlara ulaşılamaması gibi nedenlerle tebligatların tamamlanamadığı, bu nedenle 5 hissedardan ikisinin hissesinin kamulaştırılmasına rağmen 3 hissedarın hissesinin kamulaştırılamadığı, açılan tescil davasının ise dosyanın müracaata kalması nedeniyle takip edilemeyerek işlemden kaldırıldığı, İzmir Valiliği Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünün Bayındırlık ve İskan Bakanlığına gönderdiği … tarih ve … sayılı yazısında özetle;"… ada, … no'lu parselin kamulaştırılmasına 1967 yılında 6830 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre başlanıldığı, kamulaştırma işlemlerinin tekamül ettirilip cebri tescil davası açılması gerekirken, bu işlemlerin yapılmadığı, işlemlerin halen yürürlükte olan 2942, 4650 sayılı Kamulaştırma Yasası kapsamında yapılması gerekeceği, ayrıca bölgenin 1971-1975 yılları arasında Buca Belediyesine devir edildiği ve sınırlarının İzmir Büyükşehir Meclisi kararı ile kaldırıldığı, parseller üzerinde (… no'lu parsel hariç) bina bulunması ve Buca Belediyesinin yazısında parsellerin kamulaştırılmasının düşünülmediği, ve kamulaştırma şerhlerinin kaldırılmasında belediyece bir sakıncanın bulunmadığının belirtildiği, ayrıca günün rayiçlerine göre yapılacak kamulaştırma maliyetlerinin yüksek olacağı gibi faktörler dikkate alındığında … ada …ve … no'lu parsellerin kamulaştırılmasında herhangi bir fayda mütalaa olunmamaktadır" denildiği, sonrasında ise kamulaştırma işleminden vazgeçildiği, daha sonra davacıya tahsisi yapılan parselin tapudaki malikleri tarafından arsa payı bedelinin kendilerine ödenmesinin istenmesi üzerine, davacının istenilen bedeli ödediği, böylece kendisine tahsisli olduğu anılan taşınmazın mülkiyetini devretmeyerek zarara uğratıldığından bahisle kusuru bulunan davalı idarelere uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin 1. fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş, son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdarenin hukuki sorumluluğunun kabulü için, kusursuz sorumluluğa ilişkin istisna halleri dışında, idarenin yürüttüğü kamu hizmetinin, kötü işlemesi, geç işlemesi ya da hiç işlememesi sebeplerinden birisiyle kusurlandırılmış olması gerekmektedir. Hizmet kusuru, iradi bir işlem ya da eylemden kaynaklanabileceği gibi, idarenin dikkatsizliğinden, tedbirsizliğinden ve ihmalinden de kaynaklanabilir. Yine zarar ile idari eylem veya işlem arasında uygun illiyet bağının da bulunması gerektiği açıktır.
Öte yandan; zarara birden fazla idarenin eylem ve işlemleriyle sebebiyet verilmiş olması durumunda kusur oranlaması yapılmak suretiyle, zararın tazmininin kusurlu olunan oran nispetinde olmak üzere, sorumlu idarelerden ayrı ayrı tahsil edilmesi, sorumluluk ve tazminat hukukunun en temel prensiplerindendir.
Uyuşmazlıkta; davacının iddiaları, davalıların savunmaları, dosyadaki bilgi ve belgeler, üçüncü şahıslara yapılan ödeme ve taşınmazın mevcut durumu dikkate alındığında, öncelikle, oluştuğu iddia edilen zarara yol açan eylemin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Zarara sebebiyet veren eylemin davalı idareye yapılan ödemeye rağmen taşınmazın mülkiyetini devralamamaktan mı yoksa üçüncü şahıslara yapılan ödeme nedeniyle davacının malvarlığında oluşan eksiklikten mi kaynaklandığının Mahkemece açıkça ortaya konulması gerekmektedir. Böylece zararın hangi tarihte ortaya çıktığı da tespit edilebilecek, bu tespit doğrultusunda zararın hesaplanmasında daha doğru sonuca ulaşılacaktır.
Bu durumda; taşınmazın bulunduğu yerde keşif ve bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle uzman bilirkişilerden oluşturulacak heyetle, tazminat istemine neden olan eylemin ve bu eylem sonucunda tazminata konu zararın doğru bir şekilde tespit edilmesi, dava konusu olayda kusuru bulunanların araştırılarak, kusur oranlarının belirlenmesi ve tazminat miktarının kusur oranları nispetinde davalı idarelere ayrı ayrı yükletilmesi gerekirken bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın, hesaplanan maddi zararlar ile takdir edilen manevi zararların tazmini yükümlülüğünün davalı idarelere eşit oranda yüklenerek karar verilmesinde, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurularının reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 02/03/2022 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X):
Temyize konu davanın kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki İdari Dava Dairesi kararının aynen onanması gerektiği görüşüyle kararın bozulması yönündeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.