Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi


Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dairemizin 20.06.2019 tarih ve 2019/1007 Esas - 2019/5341 Karar sayılı ilâmı ile davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir. Davacı Kurum vekili tarafından maddi hata nedeniyle kararın düzeltilmesi istenilmesi üzerine, Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
1-İş Mahkemeleri Kanun’unun 8/3’üncü madde hükmü uyarınca İş Mahkemelerince verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ne var ki, Yargıtay onama ve bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunması hallerinde dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayanılarak verilmiş olan onama ve bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır.
Dairemizin 20.06.2019 tarih ve 2019/1007 Esas - 2019/5341 Karar sayılı ilamının maddi hataya dayalı olduğu anlaşıldığından ortadan kaldırılmasına,
2-Davacı Kurum vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dava ile 12.10.2005 tarihinde Kurum sigortalısı ... " ın müteveffa ... tarafından kasten öldürülmesi nedeniyle hak sahiplerine bağlanan peşin değerli aylıktan oluşan Kurum zararının talep edildiği, mahkemece olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunun davanın yasal dayanağı kabulü ile anılan kanun uyarınca Kurumun rücu hakkı bulunmadığı belirtilerek davanın reddedildiği, oysa Kurum tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan (Ek:9-a) belgesinde hak sahiplerine bağlanan ölüm aylıkları peşin değer hesabı yapılarak, 1479 sayılı Kanunun 63. maddesine göre gerekli işlemlerin ifasının istenildiği, hak sahiplerine gelir bağlanmadığı aylık bağlandığı sabit olmakla, olay tarihi itibari ile Kurum sigortalısının 1479 sayılı Kanuna tabi olduğu hususları gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 1479 sayılı Kanunun 63. maddesine göre, üçüncü bir kimsenin suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir halin doğmasında, Kurum, sigortalı veya hak sahiplerine gerekli bütün yardımları yapar. Ancak, Kurum, yapılan bu yardımların ilk peşin değeri için üçüncü kişilere, istihdam edenlere ve diğer sorumlulara rücu eder. Diğer bir ifade ile anılan madde; üçüncü kişilerin, suç sayılır taksirli veya kasıtlı bir hareketi sonucunda Bağ-Kur sigortalısına veya hak sahiplerine sağlık yardımı yapılmasına, malullük, yaşlılık veya ölüm aylığı bağlanmasına neden olursa, Kuruma, bu yardımları rücuan geri isteme hakkı veren bir yasal düzenlemedir.
Dosya kapsamından Ceza Mahkemesi kararı ile davacı Kurum sigortalısının üçüncü kişi ... tarafından kasten öldürüldüğü ve hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanmasına neden olduğu anlaşıldığından 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi uyarınca Kurumun rücu hakkı bulunduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmektedir.
Açıklanan, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.