16. Hukuk Dairesi 2016/16003 E. , 2019/7752 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 26.11.2019 gün ve saatte temyiz eden ... mirasçıları vekili Avukat ... ile aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ... mirasçıları ... ve arkadaşları, tapu kaydı, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, mevki ve yönlerini dava dilekçesinde bildirdikleri, 1979 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın adlarına tescili istemiyle dava açmışlar, yargılama sırasında ... mirasçıları aynı nedenle davaya katılmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve müdahil davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümlerine komşu 429 ve 434 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin 28.05.1979 tarihinde kesinleştiği ve bu tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davacıların tescilini talep ettikleri taşınmaz, 429 ve 434 parsel sayılı taşınmazların bitişiğinde bulunan, fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleriyle gösterilen ve kadastro sırasında tescil harici bırakılan çekişmeli taşınmaz bölümleri olup, tescil harici bırakılan taşınmazın komşu parselleri hakkında kadastro tespit tutanaklarının düzenlenmesi, usulüne uygun olarak sürdürülen zilyetliği kesintiye uğratmaz. Dolayısıyla davacıların, kadastro tespiti öncesinden beri sürdürdükleri zilyetliğe veya başka hukuki nedenlere dayanarak adlarına tescil talebinde bulunabilmeleri hukuken mümkündür. 3402 sayılı Yasa"nın 12/3. maddesinde, yalnızca hakkında tutanak düzenlenen taşınmazlarla ilgili olarak on yıllık hak düşürücü süre belirlenmiş olup, gerek 3402 sayılı Yasa"da, gerekse de 4721 sayılı Yasa"nın tescil hükümlerini düzenleyen maddelerinde, hakkında tutanak düzenlenmeyen ya da tescil harici bırakılan yerler hakkında, kadastro öncesi veya sonrası nedenlere dayanılarak dava açılmasını engelleyen ya da hak düşürücü süre belirleyen herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre, tescil harici bırakılan bu tip yerler hakkında süreye bağlı olmaksızın her zaman tescil davası açılabilmesi mümkündür. Öte yandan kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında 4721 sayılı TMK"nın 713/3. maddesi uyarınca davanın yasal hasım konumunda olan Hazine ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine birlikte yöneltilmesi zorunludur. Yasal hasım konumundaki tüzel kişiler davaya dahil edilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması mümkün değildir. Karar tarihinden sonra 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu Muğla İli Büyükşehir Belediyesi statüsüne kavuşturulmuş, aynı zamanda büyükşehir belediyesinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiş, büyükşehir belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. 6360 sayılı Yasa"nın yürürlüğünden sonra büyükşehir belediyesi statüsünde olan illerin sınırları içindeki tescil harici taşınmazlar için açılacak tescil davalarında ilçe Belediyeleri ile büyükşehir belediyeleri yasal hasım konumundadırlar. Somut olayda; yasal hasım konumunda olan Hazine davada yer almakta ise de; Bodrum Belediye Başkanlığı ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilmeden yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Bu nedenle davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez. Taraf teşkili dava şartlarından olup, bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilemez.
Hal böyle olunca, Mahkemece öncelikle, ... ve ... mirasçıları adına tescil talep edildiğinden davacıların kök murisleri ... ve ..."ya ait güncel veraset ilamları getirtilerek tüm mirasçıların davada yer alıp almadığı saptanmalı, davada yer almayan mirasçıların bulunduğunun anlaşılması halinde, davacı yana bu mirasçıların davaya muvafakatini sağlamaları ya da terekeye temsilci tayin ettirmeleri ve ayrıca Bodrum Belediye Başkanlığı ile Muğla Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı"nı davaya dahil etmeleri için süre verilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 2.037,00 TL vekalet ücretinin aleyhine temyiz olunan taraftan alınarak, duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı tarafa verilmesine, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.