3. Hukuk Dairesi 2017/9909 E. , 2019/5980 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, mahkemenin yetkisizliği nedeni ile usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... köyünde bulunan 12000 m2"lik ormanlık sahanın kamping tesisleri yapım için verilen izin ve Orman Bakanlığı"nın oluru ile davalı şirkete devredildiğini, ilgili alanda 49 yıllığına ormanlık arazide turistik tesis yapımı için taahhüt senedi alındığını, ormanlık alanda çok amaçlı spor tesisleri yapımı için 49 yıl süreli kesin izin verildiğini, şirketin 1995-2004 yılları %2 GSH bedeli ödeme yapmadığını ileri sürerek şimdilik toplam 314.500,00 TL"nin temerrüt tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek gecikme zammı ile kendilerine ödenmesini talep etmiştir. Davacının, davalıya açtığı farklı dönemlere ilişkin benzer talepli olan altı alacak davası da bağlantı nedeni ile birleştirilmiş, yargılama birlikte yürütülmüştür .
Davalı, yetkili mahkemenin ...olduğunu, davanın esastan da reddinin gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir .
Mahkemece, davalı tarafın açık adresinin ...ilinde bulunduğu gerekçesi ile mahkemenin YETKİSİZLİĞİNE, yetki yönünden DAVANIN USULDEN REDDİNE, ...Asliye Hukuk Mahkemesinin YETKİLİ BULUNDUĞUNA karar verilmiş ,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
1–)01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6.maddesi “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir ”, “Sözleşmeden doğan davalarda yetki “ başlıklı 10. maddesi "Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir" hükmünü içermektedir.
Somut olayda, sözleşmenin ifa edileceği yerin Marmaris olduğu bir diğer anlatımla mahkemenin eldeki davada yargılama yapmaya yetkili olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin bu ilkelere uygun düşmeyen gerekçesinde isabet görülmemiştir Bu durumda mahkemece işin esasına girilip varılacak sonuca göre uygun bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-) Kabule göre de, HMK’nun 297 ve devamı maddeleri gereğince bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup, davaların birleştirilmesi durumunda da, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, hüküm kısmında her bir dava hakkında o davaya ilişkin ayrı ayrı hüküm kurulması zorunludur. Somut olayda mahkemece asıl ve birleştirilen davalar yönünden HMK’nun 297 ve devamı maddelerinde belirtildiği şekilde ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/07/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.