1. Hukuk Dairesi 2016/6961 E. , 2019/5204 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma isteği masraf yokluğundan reddedilip, incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesi ...’ün 127, 2489, 5895, 7125, 11185, 13563, 11294, 13767, 9752 ve 12085 parsel sayılı taşınmazlardaki hissesini davalı oğlu ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, murisin taşınmazlarını satmasını gerektirir bir durumu olmadığını, ayrıca akit tarihinde 78 yaşında olan murisin akli melekeleri yerinde değilken devirlerin yapıldığını temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında davalı ve kendi adına tescilini istemiş, aşamada ehliyetsizlik iddiasından vazgeçmiş, dava konusu 12085 parsel sayılı taşınmaz yönünden de davadan feragat etmiştir.
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, taşınmazları bedeli karşılığında satın aldığını, ayrıca muris annesinin tüm bakım ve ihtiyaçlarının kendisi tarafından karşılandığını, ölene kadar hizmet ettiğini, davacının ise mirasbırakanla görüşmediğini, küs olduğunu, mal kaçırma amacının ve muvazaanın bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu 12085 parsel sayılı taşınmaz yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, diğer taşınmazlar olan 127, 2489, 5895, 7125, 11185, 13563, 11294, 13767 ve 9752 nolu parseller yönünden ise muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1933 doğumlu mirasbırakan ...’ün 12.11.2012 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak davacı kızı ... ile davalı oğlu ...’in kaldıkları, çekişme konusu 127, 2489, 5895, 7125, 11185, 13563, 11294, 13767, 9752 ve 12085 parsel sayılı taşınmazlar davacı, davalı ve muris adlarına elbirliği halinde kayıtlı iken mirasbırakanın taşınmazlardaki paylarının tamamını 16.03.2011 tarihinde davalı oğlu ...’e satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle mirasbırakan tarafından çekişme konusu 127, 2489, 5895, 7125, 11185, 13563, 11294, 13767 ve 9752 parsel sayılı taşınmazların mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlik edildiği saptanmak suretiyle anılan taşınmazlar bakımından davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalının işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden Reddine.
Diğer taraftan, dava konusu 12085 parsel sayılı taşınmaz yönünden de feragat nedeniyle davanın reddedilmesi doğrudur.
Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nun 26/1. maddesi; "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmünü içermektedir. Aynı Kanunun 297/2. maddesinde ise; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Öte yandan; bilindiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda dava değeri, dava konusu edilen taşınmazın toplam değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların payına isabet eden değer olup, bu değer üzerinden harç alınması ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekir.
Somut olaya gelince, çekişme konusu taşınmazlarda mirasbırakan tarafından davalıya temliken geçen paylar yönünden davacının miras payı oranında tapu kaydının iptali ile iptal edilen payın davacı adına tesciline, kalan payın davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, iptal edilen payların elbirliği mülkiyeti halinde davacı ve davalı adına tesciline karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi kabul kapsamına alınan dava konusu taşınmazlarda temlike konu payların dava tarihi itibariyle keşfen saptanan değeri üzerinden davacının miras payına isabet eden değer üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, taşınmazların tümünün değeri üzerinden fazla harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi, ayrıca dava konusu 12085 parsel sayılı taşınmaz yönünden dava reddedildiği halde kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemiş olması ve dava kısmen kabul kısmen reddedildiğine göre, yargılama giderlerinden kabul ve red oranına göre tarafların sorumlu tutulması gerekirken, giderlerin tamamının davalı üzerinde bırakılması da isabetsizdir.
Davalının değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.