15. Ceza Dairesi 2020/1201 E. , 2020/7188 K.
"İçtihat Metni"
Muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 289/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis ve 80 yeni Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair ...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2009 tarihli ve 2008/320 esas, 2009/181 sayılı kararının sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 25/03/2014 tarihli ve... karar sayılı ilâmı ile bozulmasını müteakip yapılan yargılama neticesinde sanığın 5237 sayılı Kanun"un 155/2, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 10 ay hapis ve 500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/06/2014 tarihli ve ... sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 20/01/2020 gün ve 94660652-105-58-13619-2019 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.02.2020 gün ve 2020/14386 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan sanığın, 5237 sayılı Kanun"un 289/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis ve 80,00 yeni Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin yerel mahkeme hükmünün, Yargıtay 15.Ceza Dairesi tarafından eylemin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gerekçesiyle bozulması üzerine, Mahkemesince, güveni kötüye kullanmak eyleminden hüküm kurularak, sanığın 10 ay hapis ve 500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04/06/2013 tarihli ve 2012/1-1564 esas, 2013/281 sayılı kararında; "5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 307/4. maddesinde de; "Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 262. maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz" düzenlemesine yer verilmek suretiyle, aleyhe bozmama ilkesi korunmuştur. Kanunun açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere; yaptırım ve sonuçlarını aleyhe değiştirme yasağının kapsamı yalnızca ceza ve yaptırım miktarı ile sınırlıdır. Kanun koyucu suçun niteliği veya adı yönünden sanık yararına kazanılmış bir hak tanımamıştır. Temyiz davasının yalnızca sanık veya varsa müdafii ya da sanığın yararına olarak Cumhuriyet savcısı ya da 1412 sayılı Kanunun 291. maddesinde belirtilen kişiler tarafından açılması veya hükmün kendiliğinden temyize tâbi olması halinde, Yargıtayca suç vasfında hataya düşüldüğü belirlendiğinde aleyhe temyiz bulunmasa bile, cezanın tür ve miktarı yönünden kazanılmış hak saklı kalmak şartıyla hükmün bozulmasına karar verilecektir. Aksinin kabulü hukuk kuralları ile kanuni düzenlemelerin ülke genelinde farklı uygulanmasına yol açar ki, bu durum eşitlik, adalet ve hakkaniyet ilkelerine aykırılık oluşturacaktır. Zira aynı eylem nedeniyle farklı mahkemelerde yargılanan sanıklardan, suçunun hukuki niteliği doğru olarak belirlenen sanığın mahkûmiyeti ile zamanaşımı, süreli veya süresiz olarak bir kamu görevini üstlenmekten yoksun bırakılma, seçme ve seçilme hakkının kaybı gibi hak yoksunluklarının yanında, muhtemel bir genel veya özellikle de özel af karşısında değişik sonuçlarla karşılaşmasına rağmen, suç vasfı hatalı olarak belirlenen sanığın, açıklanan sonuçlarla karşılaşmaması söz konusu olabilir ki, bu durum eşitlik ilkesi ile hak ve adalet duygusuna da uygun değildir. O halde, lehe temyiz davası üzerine suç vasfının tespitinde hataya düşüldüğünün belirlenmesi halinde, cezanın tür ve miktarı yönünden kazanılmış hak saklı tutularak hükmün bozulmasına karar verilmelidir." şeklinde belirtildiği üzere, somut olayda; muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan kurulan yerel mahkeme hükmünün, Yargıtay 15. Ceza Dairesince, suç vasfında yanılgıya düşüldüğü, eylemin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gerekçesiyle bozulması üzerine, Mahkemesince, önceki hükmün yalnızca sanık tarafından temyiz edildiği nazara alınarak sadece suçun vasfının düzeltilmesi ile yetinilip sanığın kazanılmış hakkı göz önünde bulundurularak ceza miktarında her hangi bir değişiklik yapılmaması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde fazla ceza tayininde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden ...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/06/2014 tarihli ve ... sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre ve aynı maddenin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında "" B) "" bölümünde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan verilen hükmün "" 2- "" numaralı maddesinden sonra gelecek şekilde "1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesi uyarınca sanığın sonuç olarak 2 ay 15 gün hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve infazın bu miktar üzerinden yapılmasına," ibarelerinin eklenmesine, hükümlerin diğer bölümlerinin aynen korunmasına, 29/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.