19. Hukuk Dairesi 2015/5936 E. , 2016/1131 K.
"İçtihat Metni"ESAS NO :...
KARAR NO : ...
T.C.
....
.... Hukuk Dairesi
ESAS NO :...
KARAR NO : ...
... İ L A M I
MAHKEMESİ :....
NUMARASI : 2013/224-2014/97
DAVACI ...vek. Av. ....
DAVALILAR :....
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı şirket vekilince duruşmalı olarak, davacı vekilince de duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili.... ile davalılar vekili .... gelmiş, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, davalı şirkete ait taşınmaz kaydına davacı lehine 30.07.2014 tarihinde, 10 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, bu taşınmazın davacı markası altında akaryakıt istasyonu olarak kullanılıp, işletilmesine yönelik olarak, diğer davalıların garanti ve taahhüt eden sıfatıyla yer aldıkları bayilik ve işleticilik sözleşmesinin davalı şirket ile 27.01.2004 tarihinde, imzalandığı,....kararları gereğince sözleşmelerin ve intifa süresinin 5 yıl ile sınırlanması nedeniyle sözleşmelerle birlikte intifa hakkının 18.09.2010 tarihi itibariyle sona erdiğini, intifa hakkının öngörülen süreden önce sona ermesi nedeniyle, süre sonuna kadar devam edeceği inancı ile istasyon yapımı (inşa ve yatırım) için davalıya 30.09.2004 tarihli fatura gereğince.... TL ile KDV"sinin ödendiğini, inşa ve yatırım bedellerinin sözleşmelerin uygulanamayacak dönemine ilişkin kısmına isabet eden... TL ve KDV"sinin 18.09.2010 tarihi itibarıyla güncellenmiş değerinin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacıya ödenmesi gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalarak....TL ve KDV"sinin 18.09.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 06.08.2010 tarihinde keşide edilen ihtarname ile feshedildiğini, davanın ise zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, sözleşmenin feshinden sonra 01.10.2010 tarihinde davacının istasyondaki tüm ekipmanı iade aldığını, davalı elinde kalanın bedelinin de ödendiğini, davacının istasyon yapımı için hiçbir bedel ödemediğini yatırım yapmadığını, davalı şirket dışındaki davalıların sorumluluklarının dava konusu alacağın kapsamında bulunmadığını bildirerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, taraflar arasındaki sözleşmenin 18.09.2010 tarihinde sona erdiği, davanın ise 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde 16.09.2011 tarihinde açıldığından davalıların zamanaşımı itirazlarının yerinde olmadığı, 27.01.2004 tarihli bayilik ve işletmecilik sözleşmesinin 15. maddesinde, davalı şirket dışındaki davalıların kefaletlerinin sınırlarının belirlendiği, davacı talebinin bu kapsamda kalmadığından davalı şirket dışındaki davalılara husumet yöneltilemeyeceği, davalı yanın davacıya iade ettiği, elinde kalan malzeme bedelini de ödediğini beyan ettiği malzeme ile ilgili bir talepte bulunulmadığı, taraflar arasındaki 27.01.2004 imza tarihli, 10 yıl süreli sözleşmenin Rekabet Kurulu kararı gereğince 18.09.2010 tarihi itibarıyla sonlandırıldığı, davalının 30.09.2004 tarihli faturasına konu ....TL"nin davacı tarafından davalıya ödendiği, ödenen bu yatırım bedelinden kalan sözleşme süresine isabet eden tutarı davalıdan isteyebileceği, bu tutarın ise bilirkişi raporunda hesaplandığı gibi kalan 1227 günlük süre için 13.052,28 TL asıl alacak ile bu tutara 30.09.2004 tarihinden dava tarihine kadar işleyen 22.730,19 TL temerrüt faizinden ibaret olduğu gerekçeleriyle, davalı şirket dışında kalan davalılar yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davanın davalı şirket yönünden kısmen kabulüne, 35.782,47 TL"nin asıl alacak tutarı olan 13.052,28 TL"ye takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun"un 2/2. maddesi uyarınca %16 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanarak davalı şirketten tahsiline, davacıya ödenmesine karar verilmiş, karar davacı vekili ile davalılardan şirket vekilince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı şirket vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Taraflar arasındaki bayilik ve işletmecilik sözleşmesi ile davacı lehine tesis edilen intifa hakkının belirlenen süreden önce sonlanıp, intifa hakkının terkin edildiği dosya içeriği ile sabittir. Davacı, kullanılmayan intifa hakkı süresi için davalı şirkete 30.09.2004 tarihinde ödemiş olduğu yatırım bedelinden karşılıksız kalan süreye isabet eden tutarı intifa hakkının terkin tarihi itibarıyla denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama ile bulunacak tutarı talep etmektedir.
Denkleştirici adalet ilkesi, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme ve eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder. Haksız iktisap kuralları uyarınca geçersiz kalan intifa süresi için denkleştirici adalet kuralı ve hakkaniyet gözetilerek ödeme tarihindeki paranın intifa hakkının terkini tarihi itibarıyla enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamalarının alınmak suretiyle uyarlama sonucu ulaşacağı alım gücünü belirler.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında davalıya 30.04.2004 tarihinde ödenen yatırım bedelinin (taleple bağlı kalınarak), bu bedelin intifanın terkini tarihi itibarıyla geçersiz kalan süreye isabet eden miktarının yukarıda yazılı denkleştirici adalet ilkesi ve hakkaniyet uyarınca belirlenmesi için bu konuda konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekmektedir. Hal böyle olduğu halde, ödenen tutarın geçersiz kalan süreye oranlanması ile yetinilerek asıl alacağın belirlenip temerrüt oluşmadan asıl alacağa faiz yürütülerek güncellenmiş değerin belirlenmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen... TL duruşma vekalet ücretinin davalı yandan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 29/01/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Aslı gibidir.
Karşılaştırıldı.
.... YAZISI
Davacının davalı şirkete sözleşme gereğince istasyon yapımı için ödediği inşa ve yatırım bedelinin, sözleşmenin ....tebliği gereğince öngörülen süreden önce 18.09.2010 tarihinde sona ermesi nedeniyle sözleşmenin uygulanamayan süresine ilişkin iade talebi, sebepsiz zenginleşme hukuki sebebine dayanmaktadır.
6098 sayılı TBK 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği için olayın çözümünde 818 sayılı BK hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
Davalı şirketin davacı şirkete sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre 818 sayılı BK"nun 61. ve 63. maddeleri gereğince geri vermesi gereken şeyin kapsamı ( iadenin şumulü) kendisine istasyon yapımı için ödenen inşa ve yatırım bedelinin sözleşme süresinin uygulanamayan kısmına karşılık gelen bölümü olup bu miktar bilirkişi tarafından .... TL olarak hesaplanmıştır.
Davacının davalıyı sebepsiz zenginleşme nedeniyle iadenin gerektiği 18.09.2010 tarihinde veya dava tarihine kadar 818 sayılı BK"nun 101. maddesi gereğince temerrüde düşürmesi söz konusu değildir. Davacının hakkının doğduğu tarih itibariyle olaya uygulanması mümkün olmayan 6098 sayılı TBK"nun 117. maddesinde sebepsiz zenginleşenin zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte temerrüte düşmüş olacağı düzenlenmiş ise de bu husus sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olmadığı durumlara özgü kılınmıştır. Somut olayda ise davalının iyiniyetli olduğu açıktır.
Hal böyle olunca yerel mahkemece davalının sebepsiz zenginleştiği ...TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken, temerrüt olmadığı halde işlemiş faize de hükmedilmesi yerinde olmamıştır.
Saygıdeğer çoğunluk tarafından da temerrüt olmadan işlemiş faize hükmedilmesinin yanlışlığına işaret edilmiş ise de; davalının sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade etmesi gereken miktarın denkleştirici adalet ilkesi gereğince bir kısım ekonomik verilerden yararlanılarak güncellenmesi gerektiği şeklindeki görüşüne iştirak etme imkanı bulunmamaktadır.
Zira, sebepsiz zenginleşme halinde iadenin şumulü 818 sayılı BK"nun 63. maddesinde düzenlenmiştir.
Denkleştirici adalet ilkesi; 4721 sayılı TMK"nun 1. maddesi gereğince, kanunda uygulanabilir bir hüküm veya örf ve adet yok ise hakim kendisi kanunkoyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir, hükmüne dayanılarak ortaya çıkmış bir ilkedir.
Oysa sebepsiz zenginleşme halinde iadenin şumulü kanunen bellidir.
Bu itibarla yerel mahkeme kararının davalı şirket lehine bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan, saygıdeğer çoğunluğun yazılı gerekçeyle hükmün davacı lehine bozulması görüşüne muhalifiz. 20.01.2016