Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/10228
Karar No: 2012/2792

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2010/10228 Esas 2012/2792 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2010/10228 E.  ,  2012/2792 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
    Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan masrafların 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
    Mahkeme, davalı ... hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın ise yazılı biçimde kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davacı Kurum avukatı ile davalılar asıl işveren Anonim şirket avukatı ve alt işveren limitet şirket ile ...’in ortak avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dava, iş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, 506 sayılı Kanunun 26/1.inci maddesindeki “....sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün, Anayasa Mahkemesince 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas 2006/106 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağının, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunmasına, öte yandan, kesinleşen önceki rücu davalarında hükmolunan miktarın mahsubu yapılırken, sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin esas alınması gerektiğine; şayet ilk peşin sermaye değerli gelirle birlikte artışlara da hükmedilmişse, artışların hükmolunacak rücu tazminatından mahsup edilmesine olanak bulunmamasına, bu çevrede meseleye fiili ödemeler açısından bakıldığında ise fiili ödemenin mevcudiyeti halinde, kurumun talep edebileceği miktarın hesabının da aynı şekilde gerçekleştirilmesi gerekmekte olup; şayet ilk peşin sermaye değerli gelirin kusur karşılığı, fiili ödeme miktarından düşük ise o takdirde ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesi; aksine fiili ödeme miktarı ilk peşin değerden düşük ise o takdirde de fiili ödeme miktarının esas alınması gerektiğine göre, mahkemece, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının derdest davalara uygulanması gerektiği gerekçe gösterilerek yargılama yapılıp, hüküm tesis edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Somut olayda, davalı limitet şirketin diğer davalı ... şirketten... elektrik şebekesi yenileme işini ihale ettiği, limitet şirket sigortalısı olan kazalının, üzerinde çalıştığı 10 metrelik elektrik direğindeki cereyanın hatalı kesilmesi ve emniyet kemerinin de henüz tespitlenmemesi nedeniyle elektrik akımına kapılıp düşerek zararlandırıcı sigorta olayına maruz kaldığı anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, temyize konu iş bu ilk rücu davasına ilişkin olarak kusur raporu alınmamış, hak sahipleri tarafından ... dışında diğer davalılara karşı açılan tazminat davasına dayanılmıştır. Söz konusu tazminat davasında alınan 14.11.2005 tarihli kusur raporunda; davalı işveren limitet şirkete %60, davalı ...’e %7,5, davalı ...’ye %7,5, Tedaş’a %5, sigortalıya %20 oranında kusur izafe edilmiştir. Dosya içeriğinden, .... esasında gerçek kişi üç davalı ile dava dışı...hakkında kamu davası açıldığı, ancak mahkemece akıbetinin araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
    Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi hükmüne göre; hukuk hâkimi kusur olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi kusurun takdiri ve zararının miktarını tayin hususunda da ceza mahkemesi kararı ile bağlı değildir. Ancak, kesinleşen ceza mahkemesi ilamında saptanmış olan maddi olguların hukuk hâkimini de bağlayacağı tartışmasızdır. Dava dışı ... ile hak sahipliği dosyasında taraf olmayan ...’in ceza mahkemesince kusurlu bulunup mahkum olması ve maddi olguya ilişkin hükmün kesinleşmesi halinde, adı geçenlerin kusursuzluğundan söz edilemeyeceği gibi münasip oranda bir miktar kusurlu sayılmasında da zorunluluk bulunmaktadır. Hükme dayanak kılınan kusur raporunda; bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı ve bu nedenle de hükme elverişli bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Kaldı ki, Anayasa Mahkemesi iptal kararı kapsamında, Kurumun rücu hakkının, halefiyet ilkesine dayanmayıp, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, tazminat davasında alınan kusur raporunun iş bu rücu davasında bağlayıcılığından söz edilemez. Mahkemece, ceza davasının sonucunun kesinleşmesi beklenmeli, daha sonra da tazminat davası da dikkate alınarak, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişi heyetinden ceza davasında kesinleşen maddi olgular da değerlendirilerek tarafların kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınıp sonucuna göre hüküm tesis edilmelidir. Diğer taraftan, %50 isteme göre 6013,06 TL ilk peşin değerli gelire ve 1888,02 TL masrafa hükmedilmesi gerekirken, yazılı biçimde %80 kusur karşılığı ilk peşin değerli gelir ve masrafa hükmedilmesi ayrıca isabetsiz bulunmuştur.
    O halde, davacı Kurum avukatı ile davalılar asıl işveren ... şirket avukatı ve alt işveren limitet şirket ile ...’in ortak avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan... iadesine, 21.02.2012 gününde oy birliğiyle karar verildi



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi