22. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/21112 Karar No: 2019/16554 Karar Tarihi: 18.09.2019
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/21112 Esas 2019/16554 Karar Sayılı İlamı
22. Hukuk Dairesi 2017/21112 E. , 2019/16554 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, müvekkilinin 2015 yılı Ocak ayından itibaren davalı ... adına kayıtlı taşınmaz inşaatının yapım işinde kalıp ustası olarak çalışmaya başladığını, inşaatın devamı esnasında taşınmazın davalı ... Özel Eğitim Basın Yayın İnşaat Tekstil San. Tic. A.Ş.’ne devredildiğini, davalılar tarafından müvekkilinin ve diğer işçilerin ücretlerinin ödenmemesi üzerine 2015 yılı Ağustos ayı itibariyle zorunlu olarak iş bıraktıklarını belirterek ücret alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı ... Özel Eğitim A.Ş"nin söz konusu taşınmazı devralan kişi olduğu ve davacı ile aralarında kurulmuş bir iş sözleşmesinden bahsedilemeyeceği ve yine davacı ile davalı ... arasında da kurulmuş bir iş ilişkisinden değil ancak bir ortaklık ilişkisinden bahsedilebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Somut olayda, davacı ile davalı ... arasında işçi işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı uyuşmazlık konusudur. 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinde bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak tanımlanmıştır. İşçi ve işveren sıfatları aynı kişide birleşmez. 4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrası göre iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir. Bir kişinin işveren olması için hukuksal ve ekonomik bağımsızlık ile ayrı bir iş organizasyonuna sahip olması yanında, işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olması gerekir. İşveren konumunda olan bir işverene, kendi hizmeti yanında getirdiği işçilerle birlikte çalışması, onlar adına hareket etmesi, ücretlerini alıp dağıtması, işveren sıfatı kazandırmaz. Bunun tipik örneği 4857 sayılı Kanun’un takım sözleşmesi ile oluşturulan iş sözleşmeleridir. Bu tür sözleşmede, işçilerden biri, birden çok işçinin meydana getirdiği bir takımı temsilen, takım kılavuzu sıfatıyla işverenle sözleşme yapmaktadır. Takım kılavuzu ile sözleşme yapan kişinin işverenle aradaki ilişkisi iş ilişkisidir. Dosya içeriğine göre, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları ile davacı tanık beyanları dikkate alındığında davacının takım kılavuzu sıfatıyla bir grup işçi ile beraber davalıya ait işyerinde iş sözleşmesine bağlı olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Çalışan diğer işçiler adına davacının işveren ile muhatap olması aradaki ilişkinin eser sözleşmesi olduğunu göstermez. Davalı tarafça davacı ile davalı gerçek şahıs arasında ortaklık ilişkisi olduğuna dair iddia ispat edilmiş değildir. Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak davacı ile davalı ... arasında iş ilişkisi olduğu nazara alınarak davacının ücret alacağının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.